GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
14 Aralık 2020 Pazartesi

Sistemin içinde olmak

Acı bilgi, sistemin dışı yok. Kendimizi avutuyoruz. Hepimiz sistemin tutsağıyız. Değil mi ki uygar dünyanın insanlarıyız… Çağdaş, modern, ileri, aydın falan…

Modern zamanlarda, iktidarların temel meselelerinden biri de insanı toplumsal alanda ve kamu düzeni içinde zapturapt altına alarak bilinebilirliğin sınırlarına kapatmak olmuştur.

Yöntem devirden devire değişmekle birlikte, devletin kişiyi kayıt altına alarak toplumsal alanı kontrol etmesi, esastır.

Modern zamanlarda, Efendiler ülkeleri yönetirken toplumu sağdan, soldan, merkezden kuşatmayı tercih ettiler. Siyasal partilere dayalı siyaset en etkili enstrüman oldu.

Gelin görün ki sistem içinde olan biten her şey yine sisteme dönüyor ve sistemi yeniden üretiyor.

Aksi iddia ediliyor olmakla birlikte,ideolojik tercihlerini solda yapanlar da sistemdenbeslenirken sistemi yeniden üretiyor.

Ve nihayetinde, “ideolojik mücadele” dediğimiz, sistemi güçlü kılıyor.İktidar olmak için mücadele etmek, sistemle hemhal olmayı zorunlu kılıyor.

Hal böyle iken, yüzyılın başında sistemde ortaya çıkan büyük bunalımın yol açtığı paradigma çökmesi sonucu, insanlık, yeni Dünya düzenini konuşmaya başladı. Dijital devrimin getirmekte olduğu yeni Dünya düzeni…

Yeni bir çağın şafağında, dijital Dünya, yeni toplum, yeni kamu düzeni, yeni normal, yeni iktisadi düzen, yeni devlet, yeni sınırlar…

Yapay zekâ, yeni efendilerimize öyle müthiş olanaklar sunuyor ki her insan, görüntüler evreninde sinyal olarak yeniden değer kazanacak.

Korkmak lazım, yeni düzende, kontrol manyağı efendiler, insanı aldığı nefese kadar kontrol edebilecek.

Kuşkusuz, yeni Dünya düzeni kendi muhalefetini de oluşturacak. Ancak bu muhalefet hareketi sistem içinde kaldığında, değişen bir şey olmayacak. Yapılan, söylenen her şey yeniden sistemi üretecek.

Yeni Dünya düzeninde, sistemin dışında olmak…

Bunun cevabını aramak lazım.