GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
13 Kasım 2019 Çarşamba

Hiç sahici yaş günü olmadı! Çünkü…

Yaşasaydı, iki gün önce…

75 yaşına basacaktı…

Ve emin olun, hala üçüncü kuşağı da güldürürdü!

***

Hayatı boyunca…

Hiç “gerçekten” doğduğu gün…

Yaş günü pastasındaki mumları üfleyemedi…

Daha doğrusu…

Bilerek ve isteyerek yaş gününü kutlamadı!

Hep ertesi güne bıraktı…

Çünkü…

Ulu Önder Atatürk’ü kaybettiğimiz günde…

10 Kasım’da dünyaya gelmişti…

Yakınlarına gururla hep şöyle derdi:

“Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün vefat ettiği günde doğum günü kutlayamam, sevinemem... 11 Kasım doğum günüm olsun…”

Bu nedenledir ki…

O “10 Kasım” prensibini hiç bozmamış…

***

“İnek Şaban” izleyerek büyüyenlerin…

Şimdi…

“Kemal Sunal Sevdalısı” torunları var…

***

Alın size harbi bi’örnek…

Günlerden bir gün…

Kemal Sunal' ın kızı Ezo Sunal’ı…

Yolda giderken gençten biri durdurmuş…

“Bana babanız baktı!” demiş…

Ezo Sunal da, “Nasıl yani?” diye sorumuş…

Genç adamın cevabı çok hüzünlü:

“Babamı kaybettikten sonra ablam çalışmak zorunda kaldı… Annem de çalışıyordu… Evdeki videoya iki Kemal Sunal filmini arka arkaya koyar, giderlerdi… Bilirlerdi ki; ben onları izlemeden oradan kalkmam…”

***

80’li yılların ortasında…

“Gurbetçi Şaban” filmini çekiyor…

Rol gereği, Alman patronun fabrikasını satın alacak…

Duvardaki Atatürk fotoğrafını gösteriyor Alman’a…

Tam 40 saniyelik bir sahne…

(Sanıyorum senaryoda yok, doğaçlama yani…)

Ve diyor ki Alman patrona:

“Tanıdınız mı? Atatürk… Dünyanın en büyük adamı… Selam verecekseniz, bana değil O’na vereceksiniz…”

O sahne…

Bugüne değin milyonlarca kez tıklandı…

Hala tıklanmaya devam ediyor…

***

“Atatürk’ün öldüğü gün dünyaya gelen adam”

İstanbul’daki tarihi Vefa Lisesi’ni…

11 yılda bitirerek Türkiye rekoru kırmış…

Marmara Üniversitesi Gazetecilik bölümünü kazanmış ama…

80 Darbesi nedeniyle yarım bırakmak zorunda kalmış…

Yılmamış…

95’te aynı üniversiteden mezun olmuş…

40’lı yaşların ortasına geldiğinde…

Yüksek lisans yapmaya karar vermiş…

Tez için konu ararken…

Bi’bakmış ki…

“Beni kimse araştırmayacak galiba, ben yapayım bari…” diyerek…

İşe koyulmuş…

Ortaya…

“Televizyon ve  Sinemada Kemal Sunal Güldürüsü…” çıkmış…

***

Tezin sadece son satırları bile yarınları anlatmaya yeterli:

“Sonuç olarak, Kemal Sunal filmlerini 3 yaşından 123 yaşına kadar Türkiye’de herkes izliyor… Türkiye’de her gün 3 yaşına kaç çocuk giriyorsa hepsi Kemal Sunal’ın yeni seyircisi oluyor… Bu da gösteriyor ki, Kemal Sunal daha uzun yıllar izlenme rekorları kırmaya devam edecek…”

***

Kanıtı basit…

Bugün, yoldan geçen ilkokul birinci sınıf öğrencisine sorun:

“İnek Şaban kim?”

Cevap bi’solukta gelir:

“Kemal Sunal…”

Oysa…

O’nu kaybedeli 19 yıl oldu…

Türkiye’ye vedasının öyküsü ise çok acıklı…

***

Yönetmen Ali Özgentürk “Balalayka” filmini…

Batum’da çekmeye karar veriyor…

Kemal Sunal’ın uçak korkusu var…

Özgentürk’e, “Uçakta yanımda oturursan gideriz” diyor…

Bi’yanında yönetmeni, diğer yanında oğlu Ali Sunal…

Takvimler, 3 Temmuz 2000’i gösteriyor… 

Gerisini Özgentürk anlatıyor:

“Uçak kalkmamıştı bile… Çok gırgır, tatlı şeyler konuşuyorduk… Uçak yavaştan yürümeye başladı, konuşmamız durdu… Kemal'in korktuğuna dair hiç bir belirti yoktu… Birden başı omzuma düştü… Ali de oturduğu yerden kalktı… Ben (Doktor yok mu?) diye çığlık attım... Bayılmışım... Sonrasını hatırlamıyorum…”

***

Kemal Sunal, büyük aktördü…

Düzgün insandı…

Ahlakı, saygısı çok güçlüydü…

Filmlerindeki mizahın yarısını kendisi üretirdi…

Bizim ulusal komiğimizdi…

Ama…

Aynı zamanda çok ciddi bir insandı…

O “Şaban” karakterini ciddi bir yoldan elde etti…

Milyonlarca sevdiğine veda ettiğinde 56 yaşındaydı…

Ne ilginçtir ki…

Türk Sineması, neredeyse 20 yıldır…

Bir Kemal Sunal daha yaratamadı…

Nokta…

Sonsöz: “İyi ki doğmuşsun Kemal Sunal… / Anonim…”