GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
9 Kasım 2019 Cumartesi

Adının her harfinde ‘tiyatro’ olan bir ‘insanlık’ ustasıydı

İzmir çok önemli bir değerini…

Aslında…

“İzmir Baba” Sancar Maruflu’nun tanımıyla...

Bir “insanlık usta”sını kaybetti…

Tiyatro kuramcısı…

Gerçek bir kültür - sanat duayeniydi…

Prof. Dr. Özdemir Nutku…

88 yaşında çok sevdiği İzmir’de aramızdan ayrıldı…

***

Kader bu işte…

Belki de müzisyen olacaktı…

Yedi yaşında piyanoya başladı…

18 yaşında ilk ve son klasik piyano konserini verdi…

50’li yıllarda bir caz kuarteti kurdu…

Caz piyanisti olarak alkışlandı…

Ah, o Robert Kolej yıllarında yuttuğu sahne tozu yok mu?

Tiyatro aşkı, işte o günlerde başladı…

İlk profesyonel rolünü…

Franz Lehar’ın “Tarla Kuşu” operetinde kaptı…

***

Sonrasını, O’nu tanıyanlar ezbere bilir…

Bi’ara hukuk okumaya niyetlendi; ısınamadı bıraktı…

Dil Tarih’te İngiliz Dili ve Edebiyatı’na yazıldı…

İlk şiir kitabı “Elleri” yayınladı…

Burs kazandı; Almanya yolcusu oldu…

Georg-August Üniversitesi Tiyatro Bölümü’nü tamamladı…

Memleket hasreti ağır bastı; mezun olduğu okula asistan olarak girdi…

Ülkenin belki de ilk tiyatro kitabı…

“Tiyatro ve Yazar”ı yayınladı…

1961’de doktor, 1967’de doçent ve 1974’te de profesör oldu…

Bi’baktı…

İzmir’de Güzel Sanatlar Fakültesi kuruluyordu…

Geliş o geliş bu güzel kente…

“Tiyatro Bölümü”nü kurdu…

Bugüne kadar “tiyatro aşkı” ile yanan…

Yüzlerce öğrenci yetiştirdi…

Şimdi hepsi sahnede ve dizilerde alkışlanıyor…

88 yıllık ömrünün bir dakikasını boş geçirmedi…

37'si tiyatro, 22'si çeviri, dördü şiir, 12'si oyun ve uyarlama, ikisi senaryo ve biri çocuk olmak üzere 78 kitap yazdı…

Bin 800’ün üstünde araştırma, inceleme, eleştiri ve deneme kaleme aldı…

100’e yakın oyun sahneledi…

Bu bir rekordur…

***

Bitmedi…

29 yıl önce İzmir Şehir Tiyatrosu’nu kurdu…

Ertesi yıl, Türkiye’nin ilk “Kamyon Tiyatro”sunu yarattı…

Gezici çocuk tiyatrosunu kurdu...

Tiyatroyu…

Hiç tiyatroya gitmemiş çocukların ayağına götürdü…

Dönemin Kültür Bakanı…

Özdemir Hoca’yı…

“Tiyatro Araştırmaları Büyük Ödülü” ile onurlandırdı…

21 yıl önce yaş haddinden emekli oldu…

Ama yazmayı hiç bırakmadı…

***

Öğrencilerinden Gürol Tonbul…

Hiç olmayacak bi’şi yaptı…

Tiyatro’nun İzmir’deki Anıt Adamı Özdemir Nutku’nun…

Adını oluşturan her “harf”in ne anlama geldiğini…

Öyle güzel anlattı ki…

Paylaşmazsam, çatlarım…

***

İsmindeki ilk harf olan “Ö” harfi “özgürlüğü” simgeliyor… Özdemir Hoca özgürlüğüne çok düşkündür; oyuncuyu da çok özgür bırakır…

“Z” harfi, “zeka” demek… Zeki oyuncuları sever…

“D” harfi, “deneyim”in karşılığı… Deneyimli oyuncu yaratmayı sever…

“E” harfi, “eylem” demektir… Hoca tiyatronun eylem adamıydı…

“M” tabii ki “müzik” anlamına geliyor. Yıllarca caz piyanistliği yaptı, her oyuncunun mutlaka bir enstrüman çalması gerektiğine inanır…

“İ” harfi, “imgelem” demek… Bütün tiyatro adamlarından içlerindeki çocuğu korumalarını ister…

“R” harfi “rol” anlamına geliyor. Bütün oyuncuların rollerine iyi hazırlanması için çok çalışmalarını ister…

“N” ise, “nedenselliği” tanımlıyor... Her oyuncunun prova sonrası oyunu tartışmasını, kendine neden ve niçin sorularını sormasını ister…

“U” demek “ustalık” demek… Oyuncuların ustalaşması için her türlü desteği verir…

“T” harfi, doğal olarak “tiyatro” anlamına geliyor… Hayatı yani…

“K” ise, “kalite” demektir... Her oyuncunun tiyatro sanatının niteliğinden ödün vermeden kaliteli işler üretmesini ister…

“U” harfi, “uğuru” simgeler. Özdemir Hoca çok uğurlu bir insandır. Yetiştirdiği bütün oyunculara tiyatro, sinema ve televizyon dünyasında uğur getirmiştir…

***

Bi’de İzmirli sanatçı Vahide Gördüm’ün…

Ha’ni, “Bir İstanbul Masalı”ndan… “Muhteşem Yüzyıl”dan… “Bir Zamanlar Çukurova”dan… “Devrim Arabaları”ndan tanıdığınız…

Vahide Gördüm’ün…

Özdemir Hocası ile ilgili bir anısı var…

Aynen şöyle:

Fakülteye başladığım ilk yıllarda maddi sıkıntı içindeydim... Alınması gereken çok sayıda kitap vardı… Kitapların ilk bir kaçını aldım ama hepsini almaya bir türlü yetişemiyorum... Ne yapacağımı bilemez hale gelince yakın bir arkadaşıma maddi imkansızlıklar nedeniyle okulu bırakacağımı söyledim... Sonra, ertesi gün bana Özdemir Hoca'nın odasından bir koli almam gerektiğini söylediler... Baktım; almam gereken yayınların hepsi kolinin içinde… Öylesine duygulandım ki; konuşamıyorum... Konuşmaya, teşekkür etmeye fırsat bırakmadan Özdemir Hoca bana dönerek, “Hadi çabuk derse, doğru sınıfa…” dedi… Onun sayesinde okula devam ettim ve mezun oldum…”

***

Bi’kaç not da benden…

“Dünya Tiyatrosu Tarihi” adlı iki ciltlik eseri var…

Tiyatro’ya başlayanlar için tam bir baş eser…

Arayın; birinci cildini bulmanız mümkün değil…

Sahafları dolaşın…

Tiyatro ile ilgili Türkçe kitaplar arandığında…

Bulunabilen azıcık kitaptan çoğunun yazarıydı Özdemir Hoca…

O’nu hep, elinden bırakmadığı piposu ve…

Dilinden hiç düşürmediği “Şey…” kelimesi ile hatırlayacağız…

***

Tiyatro insanlık tarihi kadar eskidir…

Özdemir Hoca da…

Bir “insanlık ustası” idi…

Öğrencilerini sahneye “hamur” gibi yoğurarak hazırlardı…

Böyle insanlar az geliyor…

Nokta…

Sonsöz: “Tiyatro yalnız hoş vakit geçirme, bir eğlence aracı değildir… Bir ulusun fikri seviyesini, yaşayışını ve zevkini yansıtan büyük bir sanat dalıdır… / Gazi Mustafa Kemal Atatürk – Ankara Halkevi / 1932”