GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
3 Kasım 2019 Pazar

Atam ‘tavana sık’ dedi, ben de 3 el ateş ettim!

Bugün Pazar...

Hiç bitmeyen sevgi ve saygıyla...

Atatürk’ü bu köşede anma ve hatırlama günü...

Bir kez daha...

Az bilinen yaşanmış bir öyküyü paylaşalım...

Bunu yaparken de...

Bu anıyı anlatarak bu günlere taşıyan herkesi…

Saygıyla analım...

***

Daha önce bu köşede yazmıştım…

Atatürk, sekiz “manevi evlat” büyüttü…

Abdürrahim…

Zehra…

Rukiye…

Sabiha…

Afet…

Nebile…

Sığırtmaç Mustafa ve…

Ülkü…

Hepsinin birbirinden özel hikayeleri var…

Birininki ise, hepsinden ilginç…

***

Sabiha Gökçen’i, Bursa’da buldu Atatürk…

Küçücük yaşta ailesini kaybetmişti…

Gazi, O’nu okuttu; büyüttü…

Çok hırslı bir kızdı Sabiha…

Pilot oldu…

Dünyanın “ilk kadın savaş pilotu” olarak tarihe geçti…

Sözünü dudaktan…

Gözünü budaktan esirgemeyen bir genç oldu…

Mesela…

Hırsıyla ilgili bir sözü unutulacak gibi değildir…

Tarihe geçmiştir…

Sabiha Gökçen…

1937 yılında Tunceli'de çıkan isyanı bastırmak için başlatılan…

Dersim Harekatı'nın hava saldırısında görev almıştı…

1956 yılında Halit Kıvanç'a verdiği bir röportajda…

Şöyle demişti:

“Canlı ne görürseniz ateş edin! emrini almıştık... Asilerin gıdası olan keçileri dahi ateşe tutuyorduk…”

***

Takvimler, yine 1937’yi gösteriyordu…

Hatay meselesi, Ata’nın başını ağrıtıyordu…

Fransa, Hatay'ı Suriye'ye devretmeye kararlıydı…

Bu haberler, Ankara'da sert tepkiyle karşılandı…

Fransa’ya bir ders vermek gerekiyordu…

Atatürk, hemen Sabiha Gökçen'i de bir parçası yapacağı…

Gözdağı planını uygulamaya koydu…

Öğleden sonra Sabiha’yı aradı:

“Üniformanı giy; tabancanı beline tak ve buraya gel… Bu akşam sana çok önemli bir görev vereceğim. Tarihi ilginç bir görev…”

Bu arada, pilot genç kızı yoklamayı unutmadı:

“Hatay konusundaki fikrin nedir?”

Gökçen de, “Eskiden Girit için söylenirdi… Annemden dinlemiştim… (Girit bizim canımız, feda olsun kanımız!) Aynı şeyi Hatay için düşünüyorum” cevabını verdi…

Atatürk, duyduklarına memnun olmuştu…

Planını hemen Gökçen’e anlattı…

***

Atatürk ve beraberindekiler, akşam olunca…

Ankara'nın ünlü restoranı Karpiç'e gitti…

Fransız Büyükelçisi M. Ponceau ile elçilik erkanı da oradaydı…

Fransızlar'a hitaben bir konuşma yapan General Kasım Sevüktekin…

Fransızlar'ın sonunda Hatay'ın Türkiye'nin olduğuna…

Karar vereceklerine inandığını ifade etti…

Fransa Büyükelçisi, Sevüktekin'i ayakta alkışladı…

İşte, tam o sırada…

Sabiha Gökçen, ortaya fırladı…

Ve ne dedi, biliyor musunuz?

“Generalim, Fransız dostlarımızın bu konuşmanızı değerlendirebileceklerini sanmıyorum… Fransa bir oyun içine girmiştir… Oyunun sonunda bizim olan toprakları Suriye'ye vermeyi planlamıştır… Fransa'nın oyununa gelerek Hatay topraklarını başkalarına bırakmayacağız… Biz gençler gerekirse bu işi silahlarımızla da halledebiliriz… Hatay bizim canımız feda olsun kanımız…”

***

Restorandakiler şaşkınlık içinde…

Pilot Gökçen’e bakıyorlardı…

Genç kız, sözlerini tamamlar tamamlamaz…

Silahını çekip, tavana doğru üç el ateş etti…

Bu olayın ardından Atatürk'ün emriyle Gökçen tutuklandı…

Hakim karşısına çıkan Gökçen…

Milli hislerinin galeyana geldiğini ve bunun için…

Kimseden emir almadığını söyledi…

Sorgu sırasında, Atatürk'ün kız kardeşi Makbule Hanım ile…

Semiha İnanç da silahlarını havaya boşalttıkları için…

Adliyeye gelmişlerdi…

Yasa gereğince, üç kadın 24 saat hapis cezasına çarptırıldı…

Mesaj yerine ulaşmış ve…

Fransa, Türkiye'nin Hatay konusundaki kararlılığını görmüştü…

***

Sabiha Gökçen, Atası’nın verdiği emri…

Gözü kapalı uyguladığını anılarında anlatırken…

“Tavana üç el kurşun sık… Bu onlara yeter…” demişti…

Zaten tabanca kullanmayı da…

O’na manevi babası öğretmişti…

Sabiha Gökçen…

Pilot kariyeri boyunca 8.000 saat uçuş gerçekleştirdi…

Bunlardan 32’si muharebe göreviydi…

Bir kez evlendi; üç yıl sonra eşini kaybetti…

Bi’daha hiç evlenmedi…

Anılarını, “Atatürk’le Bir Ömür” kitabında anlattı…

88 yaşında vefat etti…

Nokta…

Sonsöz: “Gözyaşlarının bile görevi varmış; ardından gelecek gülümseme için temizlik yaparmış… / Hz. Mevlana…”