GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
11 Kasım 2019 Pazartesi

Arapça tabelalar neden apar topar kaldırıldı?

Suriyeli sığınmacıların…

Türkiye’ye ilk ayak bastıkları tarih; 29 Nisan 2011’dir…

Demek ki, sekiz yılı devirmişler…

Yazın; bunu bi’kenara…

Bir yıl içinde İzmir’e akın ettiler…

Hava güzel, iklim müsaitti…

Yatacak yer bulamayanlar Kültürpark’ta sabahlıyordu…

Her ağaç dibi, “umumi tuvalet” oldu…

Sonra işe yerleşmeye başladılar…

Ruhsatsız filan dükkan açtılar…

“Nerede senin ruhsatın?” diyen bile olmadı…

En iyi bildikleri iş, ne hikmetse…

Lokantacılık, ayakkabıcılık ve berber kalfalığıydı…

Biz O’nlara acırken…

Bi’baktık…

Bu kentin medyası…

“İzmirliler, mülteci esnafın yemeklerini sevdi…”

Haberleri yapmaya başladı…

Altı yıl önce Basmane’deki mülteci nüfusu…

Yerli Türk nüfusunu katladı…

Konak Belediyesi’ne 100-200 metre mesafede…

Altı Suriyeli lokantası birden açıldı…

Yalnız, bi’farkları vardı, diğer lokantalardan…

Fiyat, lezzet… filan değil…

Hepsi adam boyu “Arapça Tabela” asmaya başladı…

Kapılarının üstüne…

Bazı “acıma hissi yüksek” hemşehrilerimiz…

“N’apsın garip, memleketlisine ancak böyle sesleniyor!” diyerek…

Olayı Türk Filmi’ne çevirmeye kalktı…

Bu yozlaşmaya…

Bu görüntü çirkinliğine…

Ne mülki amir, ne belediyeler gıkını bile çıkarmadı…

Gerisi çorap söküğü gibi geldi…

Türkiye’nin Batı’ya açılan kapısı İzmir’in göbeği…

Kargacık, burgacık yazılmış “Arapça Tabelalar” ile renklendi!

 

***

 

Şimdi, burada duralım ve 90 yıl öncesine gidelim…

 

***

 

Atatürk, neden 1 Kasım 1928’de Harf Devrimi’ni yaptı?

Çünkü...

Osmanlı yüzyıllardır Arap Alfabesi’ni kullandı…

Arap alfabesi sessiz harflerden oluşuyordu…

Türkçe’de ise sekiz tane sesli harf vardı…

Türkçeyi, bu Arap harfleriyle okuyup yazmanın…

Kolay olmadığını biliyordu Ulu Önder…

Sonunda kararını verdi…

Türkçe’nin en kolay okunup / yazılması…

Ancak Lâtin harfleriyle mümkün olacaktı…

Yeni alfabeyi ilk öğrenen Gazi oldu ve…

Müthiş bir sürpriz yaptı…

4 Ağustos 1928 gecesi, Başbakan İnönü’ye…

Yeni harflerle mektup yazdı…

Üç gün sonra yakın dostlarına yemekte şöyle dedi:

“Arkadaşlar, güzel dilimizi ifade etmek için yeni Türk harflerini kabul ediyoruz... Bizim güzel, ahenkli, zengin dilimiz yeni Türk harfleriyle kendini gösterecektir… Yüzyıllardan bu yana kafalarımızı demir çerçeve içinde bulundurarak anlaşılmayan ve anlayamadığımız işaretlerden kendimizi kurtarmak, bunu anlamak zorundasınız…”

 

***

 

Sihirli komut şudur:

“Anlamak zorundasınız…”

Nitekim…

1 Kasım 1928’de Yeni Türk harfleri kabul edildi; yasalaştı…

Bu olay…

Genç Cumhuriyet’in en büyük devrimlerinden biri oldu…

Atatürk, harf devrimini anlatmak için…

Hemen yurt gezilerine başladı…

Her yerde bizzat kara tahtanın başına geçiyor…

Yeni harfleri yazıyor, yazdırıyordu…

Türkçenin üzerinden kalın bir perde kalkmıştı sanki…

Güzel Türkçemiz’i, biz işte böyle kazandık…

 

***

 

İki yıl önceydi…

Bu köşede…

Mecbur muyuz İzmir’de Arapça tabelalar görmeye?” demiştim…

Yüzünü asırlar boyu Batı’ya çeviren İzmir’i “Arapça tabelalar”la doldurmak ne kadar doğru, diye sordum…

Hatta…

İlle de “Türkçe” bir ad bulması önemli değil…

Önemli olan…

“Türkçe Yazılması” dedim…

Hatta Almanya’daki gurbetçilerden örnek verdim:

Bizimkilerin astığı tabelada…

Türkçe “Döner” kelimesi var ama, tabelanın bütünü şöyle:

“Türkisch Döner Haus”… Yani; “Türk Döner Evi”

 

***

 

Kabul…

İzmir’deki bazı mağaza ve kafelerin adı İngilizce…

Ama en azından “Türkçe” karakterlerle bu işi yürütüyorlar…

Kaldı ki…

Yönetmeliklere göre…

Tabelaların “Türkçe harfler” ile yazılması gerekiyor…

 

***

 

Bi’de şu var…

Çakal Suriyeli mülteciler…

Ruhsatsız işyerleri kapanmasın diye…

Tanıdıkları Türk esnafın üzerine ruhsat çıkarıyorlar…

Hani, tabelalara Türkçe “Şambaba Tatlısı” yazsa…

Kenarına da ufacık, “Arapça” o iki kelimeyi koysa…

Belki de kimseler bi’şi demeyecek…

Ama yapmıyorlar, direniyorlar…

Belki de…

Kaybetmekten korktukları “milliyetçilik ruhu” ağır basıyor; kimbilir?

 

***

 

Tam bunları tartışırken ne oldu?

İzmir’in kalbi Konak Belediyesi’ne bağlı zabıta ekipleri…

Hem de…

“Harf Devrimi”nin tam 91’inci yılına denk gelen günde…

Suriyeliler’in başkenti konumundaki Basmane’de…

“Arapça Tabela” operasyonu yaptı…

Yıllarca “Arapça Tabela Rezaleti”ne göz yuman Devlet Baba…

İçişleri Bakanlığı aracılığıyla…

Belediyeleri uyarmıştı…

Geçici koruma altındaki Suriyeli esnafa ait işyerlerinin…

Tepesini “süsleyen” Arapça Tabelalar…

Sıkı bir operasyonla indirildi…

Konak Belediyesi’ne de…

“Arapça tabelalar hemen Türkçeleştirilsin!” dendi…

Suriyeliler’in bir kısmı tabelaları indirdi…

Kaşerlenmiş olanlar ise sadece üstünü örttü…

Yarın, bi’bakın…

O örtüler yerinde duruyor mu durmuyor mu?

 

***

 

Bitiriyoruz…

Bir bilmece ile…

Suriyeliler yıllardır Basmane’de bu tabelaları…

Göstere göstere asıyorlar…

O dükkanların önünden geçerken…

Kendinizi Şam’da filan zannediyorsunuz…

Soru şu:

Göstermelik bir-iki atraksiyon dışında…

Sizce…

Neden şimdi?

O Arapça tabelalar bir “yıldırım harekat” ile indiriliyor?

Gerçekten yasak ise…

Neden yedi yıldır o tabelaların asılı kalmasına izin verildi?

Nokta…

 

Sonsöz: “Merhamette güneş gibi ol; cömertlikte akarsu gibi ol; tevazuda toprak gibi ol; ayıpları, kusurları örtmekte gece gibi ol… / Hz. Mevlana…”