GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
23 Kasım 2012 Cuma

Suudi Arabistan, körfez ülkeleri, Katar, Türkiye el ele…

“Körfez ülkeleri, Katar, Suudi Arabistan elele vermek zorundayız. Bugün onlara yarın bize. Öleceksek adam gibi ölelim. Bunu başaralım.” Sayın Erdoğan böyle buyurmuş.
Tayyip Erdoğan’ın adam gibi ölmek için kimlerle elele vermek istediğini duyunca gülümsedim. Saydığı ülkelerde petrol varillerinin üstünde yaşayan Araplar, hayatları boyunca bir dakika bile çalışma ihtiyacı duymamış, varlık nedenini salt tüketmeye endekslemiş varsıllardır.
Mazlumlar için, yoksullar için değil ölmek, bir an olsun üzülmüşlüğü bile yoktur o insanların.
Başbakan’ın sahicilikten, inandırıcılıktan yoksun hamaset yüklü sözleri her ne kadar gülümsetiyorsa da, söylendiği zamanın koşulları itibarıyla son derece düşündürücüdür.
Ortadoğu kaynıyor. Suriye, Irak, İran, İsrail, Filistin ateş çemberinde. Şiiler, Sünniler, Kürtler, Museviler son derece karmaşık husumet ilişkileri içindeler. Kimin kime ne zaman düşman, ne zaman dost olduğunu anlamak mümkün değil. Barzani’nin söylediği gibi; “Kimin eli kimin cebinde belli değil.”
Ortadoğu’da hal böyle iken ve Türkiye, Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin izlediği politikalar sonucu bu ateş çemberinin içine adım adım çekilirken, Başbakan’ın medet umduğu ülkelerin Suudi Arabistan, Körfez ülkeleri, Katar olması son derece dramatiktir.
Erdoğan’ın petrol zengini Arap ülkelerine yaptığı çağrı, durumun ciddiyetiyle bağdaşmıyor. Yaptığı çağrıyla, ABD çıkarlarını, Türkiye’nin yararlarının önüne geçirdiğini eşe dosta ilan etmiş bulunan Başbakan, gözümüzün içine baka baka sanki hepimizle dalga geçiyor.
“Ortadoğu’nun mazlum halklarının yeminli düşmanlarıyla elele verip mazlumlar için adam gibi ölmek” fikri, “Absürd siyaset” şaheseri olarak muhtemelen siyaset tarihimize geçecektir. Geçmesine geçecektir de; asıl üzerinde durulması gereken, büyük bir ciddiyetle saçmalayan bu siyasetçilerle ülkenin ne yapacağı meselesidir.
Genelkurmay Başkanı, Suudi Arabistan ziyaretinde, “en büyük asker bizim asker” diye bağıran çocukların arasında moral topluyor.
Sayın Davutoğlu’nun Gazze ziyareti sırasında, “yeryüzündeki tek savaş mağduru mazlum”u görünce ona nasıl sımsıkı sarılıp salya sümük ağladığını televizyonlardan izleyen halkımızın belleğine fena halde kazındı bu görüntüler.
 
Türkiye’de neler oluyor? Daha kötüsü, Türkiye’ye neler oluyor?
Türkiye artık anbean bir oyunun içine çekiliyor; oyun masumiyetine aykırı bir oyunun aktörü olarak, Ortadoğu’da ateş hattına sürülüyor.
Uluslararası sistemin işaret ettiği hedeflere hiç de inandırıcı olmayan bir öfkeyle saldıran Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin tepkileri sahici değil, bu yüzden inandırıcı olamıyorlar.
O kadar inandırıcı değiller ki, kendileri bile söylediklerine inanmıyorlar. Şu hale bakın; biri, petrol zengini Araplarla elele adam gibi ölmeye kalkışıyor; diğeri, karşısına çıkan ilk savaş gazisine sarılıp bağıra çağıra ağlıyor. Müsamere gibi…
Ne demeli!
Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete…