GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
18 Eylül 2012 Salı

Sosyolog önerisi ve revizyon söylentisi!

Bir süredir hakkında ‘İstanbul adayı olmak istiyor’ yorumları yapılan ve ‘İzmir’den uzaklaştığı’ düşünülen kentin ‘siyasi ağabeyi’ Bakan Yıldırım, milletvekilleri ve İzmir il teşkilatının üst düzey yöneticilerini ‘seçim 2013’ başlıklı bir toplantıda bir araya getirdi.
 
‘Basına kapalı’ yapılmasına karşın neredeyse tüm detayları kısa sürede medyaya özellikle de egedesonsoz.com’un başarılı muhabiri Fatih Yapar’ın önüne düşen toplantıda Yıldırım’ın teşkilatına ve İzmir’deki gidişata ilişkin tespitleri dikkat çekici…

Sadece Milletvekili İlhan İşbilen’in katılmadığı Bakan Günay’la birlikte 10 vekilin hazır bulunduğu, İl Başkanı Akay ve yardımcılarının da ‘tam kadro’ katıldığı toplantıda sadece Yıldırım’ın değil konuşan vekillerin tespitleri de oldukça dikkat çekici…
Mesela ‘İzmir’in kilidini çözmek için siyasal bilimcilere, sosyologlara ihtiyacımız var ve bazı ilçelerde acilen teşkilat revizyonuna gitmeliyiz’ diyen Aydın Şengül ya da ‘İzmir’deki Rumeli Göçmeni olgusunu doğru analiz etmeliyiz’ diyen Ali Aşlık gibi…

Bakan Yıldırım’ın teşkilata ilişkin tespit ve uyarılarından başlamak gerekirse…
İlk olarak kentin en sıcak ve en hararetli tartışma konusu olan 9 Eylül krizini ele alan Yıldırım’ın “Bakanımız yuhlanırken bizim teşkilat neredeydi?” sorusu önemli.
Bakan Günay’ı CHP’lilerin yuhladığını ya da yuhlattığını ileri süren AK Parti’ye ‘Peki, siz neden İzmir’in kurtuluş töreninde meydanı CHP’ye bıraktınız?’ diye soran Yıldırım devam ediyor.
İlçelerden bize bilgi gelmiyor, bizim meclis üyelerimiz ne yapıyor?
İzmir’de biz iş yapıyoruz ama CHP hamasi nukutlarla, kara düzen siyasetle kentteki algıyı yönetiyor. Bu nasıl iştir? Buna izin vermeyin… Sanki biz metro yapmıyormuşuz, sanki biz sadece CHP’lilere engel oluyormuşuz gibi bir algı yaratılıyor.
Tüm ilçelerin ilk beş sorusunu bana yazın... Rapor hazırlayın.
Ve en kısa sürede il danışma meclisi düzenleyip iki günlük bir kamp programı yapalım. Artık tek ses olalım, tek bir dil kullanalım…

İzmir’e dışarıdan gelmiş olmasına rağmen kentin ve teşkilatın fotoğrafını çekme noktasında Bakan Yıldırım oldukça başarılı. Tabi ki basına kapalı bir teşkilat toplantısında bu eksiklerin altını çizmesi doğal…
Üzerinde durduğu en önemli konu da ‘algı’ yönetimi Yıldırım’ın…
Milletvekili İlknur Denizli’nin seçildiği günden bu yana üzerinde durduğu, altını çizdiği algı yönetimi…
Örneğin; genel seçimin ardından oluşan tabloya bakalım…
CHP bir önceki seçime oranla ciddi bir düşüş kaydederken AK Parti yüzde 37’leri görerek müthiş bir yükseliş trendi yakaladı.
Sancılı bir değişim sürecinden geçen CHP’de işler iyi gitmiyordu. Bir yandan Kılıçdaroğlu’na karşı imza toplayan muhalifler öte yandan Kocaoğlu’na karşı bayrak açan ilçe belediye başkanları…
Ortalık toz, duman…
35 İzmir 35 proje çıkışıyla dikkatleri üzerine çeken ve 13 Haziran sabahından itibaren ‘temel atmaya ve kurdele kesmeye’ başlayan AK Parti’de ise her şey yolundaydı.
Rüzgar AK Parti’nin yelkenini şişiriyordu bir bakıma…
CHP’deki toz duman hali gören İzmirli, kente karşı siyaset dilini değiştiren AK Parti’ye karşı daha önyargısız bakmaya başlamış hatta sokakta ‘Bu kez AK Parti İzmir’i de alır. Hatta almasında yarar vardır’ yorumları ağır basıyordu.

İddia ediyorum… Yerel seçim 2011’in Eylül’ünde yapılsaydı İzmir’de Büyükşehir dahil pek çok ilçede AK Parti bayrağı dalgalanıyor olabilirdi.
Ne olduysa 22 Kasım 2011’de oldu.
Genel seçimden önce 2 Mayıs’ta düğmesine basılan Büyükşehir’e yönelik ‘çete/örgüt’ operasyonunun 2. dalgası yapıldı o tarihte…
Onlarca bürokrat gözaltına alındı…
Ve 2. operasyon sürecini CHP çok iyi yönetti.
Mitingler, gösteriler... Mağdur olan/edilen bürokratların hazin hikayeleri kitleleri etkiledi. 
**
Kocaoğlu’na bayrak açan belediye başkanları yelkenleri indirmekle kalmadı, hemen tamamı Başkan’ın arkasında saf tuttu. Muhalif hareketin imza hamlesini boşa çıkaran CHP Genel Merkezi de İzmir’in imdadına bu kez erken koşacaktı.
Hizmet diliyle İzmir’deki kilitleri tek tek açmaya başlayan AK Parti, ‘siyasi bulunan’ operasyon nedeniyle yeniden köşeye sıkışıyordu.
Hatta AK Parti içinde ‘Asıl operasyon bize yapıldı’ diyenlerin sasıyı artıyor, süreç içinde ‘özel yetkili mahkemelerin’ kapatılmasına kadar varacak gelişmelerin önü açılıyordu.
Gerek 22 Kasım’daki 2. operasyonun yarattığı mağduriyet gerekse ortaya çıkan ‘iddianamenin’ boşluğu kamuoyunda dikkatle takip edilirken, Nisan başında 10 gün süren mahkeme süreci, eften-püften nedenlerle aylarca tutuklu kalan bürokratlar nedeniyle zor bir dönemden geçen Aziz Başkan, İzmir’de ipleri yeniden ele almayı başarıyordu.

İşte Bakan Yıldırım’ın ‘Biz iş yapıyoruz adamlar hamasi nutuklarla İzmir’de kendilerini başarılı gösterebiliyorlar’ dediği nokta tam olarak bu olsa gerek.
Eğer Büyükşehir operasyonunun ikinci dalgası ve sonrasında yaşanan mağduriyetler olmasaydı İzmir’in siyasal algısı ya da kentteki siyasi rüzgar CHP’nin lehine bu kadar güçlü esmezdi.
Tabi ki sadece yerel ölçekte olanlar da değildi rüzgârın şiddetini arttıran. 19 Mayıs’ı okul bahçelerine hapseden, milli gün ve bayramların içini boşaltan ve İzmir’de 9 Eylül kriziyle noktalanan ‘yönetmelik’ değişikliğinden, 28 Şubat’ın rövanşı olarak görülen hatta sunulan eğitim sistemindeki köklü değişiklikler, ulusalcı-muhalif çizgideki isimlerin hapsedilmesi, artan terör ve bölücülük sorunları da kenti yeniden içine kapatan olgular arasında sayılabilirdi.
Çünkü İzmir'in hassas olduğu iki mesafeli durduğu iki konuda (şeriat korkusu ve bölücü terör) yaşanan gelişmelerin toplumsal kaygıyı arttırdığı, oluşan güven ortamını zedelediği söylenebilir.

Gelelim kentteki siyasal dengenin nasıl sağlanacağı meselesine. İşte tam da burada Milletvekili Aydın Şengül topa giriyor ve ortaya çok konuşulacak bir ‘çözüm önerisi’ atıyor. 
Kentteki algıyı doğru yönetmek için s
osyolog ve siyaset bilimcilerinden dahası 'uzman isimlerden' ‘yardım' alınması gerektiğini savunuyor Vekil Şengül. Tersten okunduğunda bu öneri daha çok tartışılabilir. Çünkü tersten ‘İzmir’in bağrından çıkan, uzun yıllar teşkilat yöneticiliği ve de il başkanlığı yapmış bir siyasetçinin seçim bölgesini tanımakta ne denli zorlandığının’ itirafı olarak da okunabilir bu öneri çünkü.
Ancak Şengül’ün önerisinin ‘doğru’ olduğunu düşünenlerdenim.
İzmir’de oldum olası zorlanan ve kentle başından beri doku uyuşmazlığı yaşayan AK Parti’nin başarıya ulaşmak için çok da seçeneği yok aslında.
Bir yandan AK Parti hükümetinin İzmir’de çokça tartışılan icraatları öte yandan kabinenin/partinin ileri gelenlerinin İzmir’de infial yaratan açıklamaları ve de CHP’nin 10 yıldır itinayla kentte yaygınlaştırdığı algıyla savaşıyor bugünün AK Partilileri.

Ayrıca toplumun beklentileri hangi konularda ne düşündüğü, iktidarın hangi icraatlarını sevip hangilerine karşı durduğu, İzmir’e yapılan ya da yapılması planlanan hizmetlerden halkın ne kadar farkında olduğu gibi konuların ölçülmesi/biçilmesi önemli…
Şengül’e göre İzmir’in kalbine giden yol sosyolojik çalışmalardan geçiyor.
Hatta siyaset bilimcilerden, reklâm ve halkla ilişkiler uzmanlarının çekeceği fotoğraftan…
Tabi ki bunlar da yetmiyor Şengül’e…
Bu fotoğrafı okuyacak bu analize uygun bir dil oluşturacak yeni il ve ilçe yönetimleri de şart!
Çünkü aynı toplantıda ‘teşkilatta da revizyon istiyor’ Şengül…
Aslına bakarsanız her iki bakanın gönlünde de teşkilat revizyonu yatıyor sanki.
Bakan Yıldırım ‘9 Eylül’de meydanı boş bıraktınız’ fırçası atarken protestoları yaşayan Bakan Günay da ‘onaylayarak’ kafasını sallıyormuş çünkü.
30 Eylül’deki büyük kongrenin ardından İzmir’de ‘revizyon’ ihtimali gündeme gelebilir hatta ciddi bir revizyon söz konusu olabilir.
Burada İzmir’deki olan bitenin tüm sorumluluğunu teşkilatlara yıkmak da çözüm değil. Eğer ortada bir sorun varsa bundan en az revize edilecekler kadar ‘revizyon isteyenler’ de sorumludur çünkü…