Sessiz-sedasız 4. yılı devirdik geçtiğimiz Temmuz’da…
İnternet gazeteciliğinde başarılarla dolu 4 koca yıl!
İzmir gibi garip bir çukurda hem de…
Fahrettin kardeşimle bu alana yatırım yapmaya dahası gazeteciliğin yeni mecrasında kendimizi kanıtlamaya karar verdiğimizde 2009’un Nisan-Mayıs aylarıydı.
‘Motor’ dediğimizde Temmuz’un yarısı olmuştu.
Yalnızca 4-5 kişiydik.
Gönül Ablamız ve halen sistemin en önemli gücü olan Fırat Başaran’la birlikte…
‘İnternet gazeteciliği mi? O da ne? Bunlar ne yapmaya çalışıyor?’ diyenler de oldu, ‘birkaç aya kalmaz kapatırlar’ diyenler de…
Sonra öyle diyenlerin büyük bölümü arkamıza takıldı.
İrili-ufaklı onlarca haber portalı doğru arkamızdan…
Onlarca meslektaşımıza ekmek yiyecekleri bir kapı açıldı.
Yerel ölçekte sektörün lokomotif gücü olmuştuk bir anda…
Sorumluluğumuz katlanmıştı.
Niyet hayırlı ise akıbet de hayırlıdır demişler ya…
Yola çıkarken tek amacımız gittikçe tartışılan mesleğin doğru bir örneğini ortaya koymaktı.
İşte o yüzden kimseyi tehdit etmedik, kimseye şantaj yapmadık.
‘Yazarım ha’ cümlesini kimseye kurmadık, bizimle olan kimseye de kurdurmadık.
Haber neyse doğru neyse o dedik, demeye de devam ediyoruz.
Haberi de yazıyı da vicdan süzgecinden süzmeden yayına koymadık.
Ve ne yapmaya çalıştığımız kısa sürede fark edildi.
İlk günlerde yüzlerle başlayan okur sayımız her geçen gün katlandı.
Şu anda 3,5 milyonu bulan gösterim günlük 50 binleri aşan ziyaretçinin yanında kent ve ülke gündemine aktardığımız gün yüzü görmemiş haberlerle büyümeye devam ediyoruz.
Bugüne kadar bize dostluk eden herkese dostluk ettik, lakin düşmanlık edene düşmanca davranmadık.
Ulusal gazetelerin ‘ulusal baskılarına’ ulusal televizyonların ana haber bültenlerine onlarca gündem aktardık. Yerel medyanın ilgiyle ve güvenerek izlediği bir misyonu temsil ettik. Yola çıkarken koyduğumuz hedefin 3’te 1’ini şimdiden yakaladık. Ama yolumuz uzun…
Ve yaşımız genç, enerjimiz, inancımız yüksek.
Bu kente ve bu ülkeye söyleyecek çok sözümüz/şarkımız var daha…
Kimsenin yoldaşı, yandaşı ya da candaşı değiliz, olmayacağız.
Hatta mesleğimizin bu hale gelmesine karşı isyanın İzmir’deki adıyız.
Hiçbir grup, kişi ya da siyasi partinin tetikçisi değiliz, olmayacağız.
Sizler dinledikçe bizler özgürce söylemeye devam edeceğiz şarkımızı.
Eğitimli ve genç arkadaşlardan kurulu 11 kişilik bir koroyuz şu anda…
Ümit, Fahrettin, Gönül, Ufuk, Fırat, Yusuf, Behiç, Oya ve Cemile içeride…
Fatih, Kutay dışarıda…
Birbirinden değerli, alanlarında uzman Yazar Cafe’deki 40 değerli dostla birlikte tam bir aile tam bir takımız şu anda. Gücümüzü buradan alıyoruz hatta.
İzmir’in doğrularının yanında İzmir’e yapılan yanlışların karşısındayız.
Doğruyu kim yaparsa onunlayız, yanlışı kim yaparsa karşısındayız.
*
Neden anlattım tüm bunları diye soranlarınız olacaktır.
Kariyerine büyük emeğim olan muhabirimiz Fatih Yapar’ın ödülü yazdırdı tüm bunları..
İzmir’de yapılan en saygın gazetecilik yarışmalarından biri olan erken kaybettiğimiz Barış Selçuk’un adını taşıyan yarışmada en büyük ödüle layık görüldü sevgili Yapar…
*
Türkiye’nin üç gün sonra öğrendiği Başbakan’ın ameliyatına giren Prof. Mehmet Füzün’ü konuşturan Yapar’ın haberi en az 1 ay konuşuldu bu ülkede…
Onlarca gazetenin birinci sayfasını, televizyonların haber bültenini, yüzlerce haber portalının manşetlerini süsledi.
Ve yarışmanın çoğu ulusal ölçekteki gazetecilerden oluşan Jürisi tereddüt bile etmeden Fatih kardeşime hakkını teslim etti.
Yanlış anlaşılmasın ilk ödülümüz değildi bu…
Son da olmayacak tabi ki…
Dört yılın sonunda hem kendimize hem de gazeteciliğin bu yeni versiyonuna haklı bir yer açmış olmanın gururunu yaşadım kendimce…
Ve bunu bir parça da olsa siz değerli okurlarımla paylaşmak istedim doğrusu…
Bu süreçte birlikte çalıştığımız ama süreç içinde başka kurum ve kuruluşlara daha iyi şartlarda transfer olan arkadaşlarıma da egedesonsoz.com’a katkı koyan yazar dostlara da selam olsun.
Ve bizleri bir gün olsun yalnız bırakmayan hatta eşine dostuna tavsiye eden herkese sonsuz teşekkürler. Güveninize layık olmaya devam edeceğiz.