GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
13 Eylül 2012 Perşembe

30 Eylül senaryoları!

Bugünkü siyasal atmosfer ‘demokrasi’ penceresinden ne yazık ki iç acıcı görünmüyor.
2,5 partili bir sistem…
3. dönemini yaşayan iktidar büyüyerek 4. dönemine koşuyor. İktidara alternatif olmak şöyle dursun iktidarın sigortası/garantörü olmuş bir muhalefet!
Ufukta bir alternatif umudu da görünmüyor.
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay bile rahatsız bu tablodan. Ve açıkça şöyle diyor:
“Üç dönem iktidar olan partimiz dördüncü döneme de aynı güçte giriyorsa bu sadece bizim başarımız olamaz. Aynı zamanda muhalefetin yetersizliğidir”
Doğru söze ne denirse onu diyerek meselenin özüne doğru bir yolculuğa çıkalım birlikte.
Başbakan Erdoğan tablodan da muhalefetten de memnun. Zaten memnuniyetini de grup toplantılarında açıkça ifade ediyor.
 
CHP’nin iktidara yürümesi ya da en azından alternatif bir pozisyona ulaşması yakın bir tarihte mümkün görünmüyor. Kılıçdaroğlu, bayrağı devraldığı ilk günlerin çok gerisinde… Parti ise zaten az olan iktidar alanlarını korumanın derdinde. Başka İzmir olmak üzere… Zaten az olan iktidar alanlarındaki iç rekabet de CHP’nin dışa dönük mücadele vermesini önlüyor.
Zaman zaman kıran kırana geçen iç rekabet nedeniyle dışa açılmakta zorlanan ana muhalefet partisinin önünde başta eksen kayması olmak üzere mezhepsel/bölgesel sorunlar da var.
Özellikle Baykallı yıllarda ülkenin batısında egemen olan CHP, iç sorunsalları nedeniyle Batı’daki kırmızı hatta ciddi yara alabilir.

AK Parti’ye alternatif olma noktasında şu ana kadar umut vermeyen MHP’deki değişim beklentisinin önümüzdeki aylarda yapılacak kurultaya yansıyıp yansımayacağı merak konusu. Özellikle merkez sağa açılması beklenen ama beklenen hamleyi Bahçeli ile yapamadığı da ortaya çıkan MHP’deki bir diğer tehdit de taban ve tavan olarak yakınlaştığı AK Parti’nin ilk seçimde kendilerine ağır bir darbe vuracağı beklentisi…
Başbakan Erdoğan ise iyice yalnızlaştığı hatta rakipsizleştiği AK Parti’nin tepesinde son dönemini yaşıyor. Bir taraftan irili/ufaklı partileri/liderleri bünyesine katarak büyümeye devam eden Erdoğan, siyaset mühendisi gibi memnuniyetini açıkça ifade ettiği muhalefeti de dizayn etmeyi sürdürüyor.
Hakim olduğu medya üzerinden toplumun geniş bir kesimine ulaşan Erdoğan, son süreçte MHP’yi yanına çekip CHP’yi BDP’nin yanına itiyor. BDP’nin PKK’nın uzantısı olduğu algısını/gerçeğini kabinesindeki bakanlar üzerinden de sürdüren Başbakan, yolundaki dikenleri tek tek temizlemeyi başarmış görünüyor.
Nevi şahsına münhasır bir ülkeyiz.
Dünyanın aksine yoksul kesim iktidar için bir tehdit değil.
Aksine sigorta…
Aynen muhalefet partileri gibi…
Partisini ülke dengelerindeki tüm renklerle donatan/güçlendiren Erdoğan’ı siyaseten bekleyen tek tehdit itina ile birleştirdiği parçaların dağılma ihtimali.
Yani adeta bir eğilimler koalisyonu olan kendi partisi…
Her ne kadar taraflarca yalanlansa da Erdoğan ile Gül arasındaki soğuk savaş sağır sultanın bile duyduğu bir boyut kazandı.
Gül’ün görev süresine dönük yasal düzenleme ile ayyuka çıkan bu savaşın süreç içinde nasıl sonuçlanacağı bilinmiyor.
Rusya’daki Medvedev-Putin modeline sıcak bakmadığı ve ‘seçilmiş cumhurbaşkanı’ olduktan sonra AK Parti’yi Gül’e bırakmayacağı konuşulan Erdoğan’ı bekleyen en büyük tehdit Gül de değil aslında…
70’in üzerinde ağır topun partinin tüzüğü gereğince siyaseten nadasa bırakılacak olması Gül’ün de ötesinden bir tehdit bana sorarsanız.
Diyelim ki bu isimlerin bir bölümüne yerel seçimde koltuk bulundu.
Diğerleri ne yapacak dersiniz?
Cemil Çiçek, Bülent Arınç gibi hayatı siyaset olan isimlerin ‘evlerine dönüp’ çekirdek çitletmeyi düşünmeyeceklerinden eminim.
Ve de siyasetteki Okyanus Ötesi dengeler…
Tüm bunlar birlikte düşünüldüğünde AK Parti’nin alternatifinin muhalefetten değil böğründen çıkacağını düşünmek hayalcilik sayılmaz.
Özellikle Milli Görüş kökenlilerin hırsları ve enerjileri siyaseten nadasa bırakılmalarını anlamalarını zorlaştıracaktır.
Ama harekete geçmek için bir süre bekleyeceklerdir.
Gül-Erdoğan krizi çözülmezse bu yapı hem harekete geçmek için sebep hem lider hem de Okyanus Ötesi bir destek bulabilir.
Giderek tırmanan terör ve başta Suriye olmak üzere komşularla yaşanan ‘sıcak’ gelişmelerin de bu süreci beslemesi beklenebilir.

Ama bizim buradan gördüğümüzü Erdoğan’ın görmemesi mümkün değil. Partisinin yanı sıra irili/ufaklı muhalefet partilerini de yönettiğini defalarca ortaya koyan Başbakan’ın ne yapmak istediği önümüzdeki günlerde netleşecek.
Yani 30 Eylül’deki AK Parti’nin Büyük Kongresi’nde…
İlk kez milletvekilleriyle yeni oluşacak MKYK üzerine toplantı yapan/görüş soran, il başkanlarını toplayıp ‘kimi alalım, kimi yazalım’ diyerek teşkilatına ‘liste yaptıran’ Başbakan, Ankara’daki kapalı toplantılarda ‘yeni bir parti’ ifadesinin altını çizdiği söyleniyor.
Yeni bir partiden kasıt ne olabilir?
İlk akla gelen 50 kişilik Merkez Karar Yürütme Kurulu’nda eskilerin tasfiyesi…
Anlaşılan ve konuşulan o ki, her seçimde milletvekillerinin yarısını değiştirerek başarısını biraz da yeni vitrinlerine borçlu olan Erdoğan, değişim kozunu bu kez parti yönetiminde oynayacak.
Ama nasıl bir vitrin çıkacak ortaya… Her ne kadar vekillere ve il başkanlarına sormuşsa da Erdoğan’ın son tahlilde bildiğini okuyacağı/yazacağı biliniyor.
Ortaya çıkacak 50 kişilik MKYK ve 13 kişilik MYK bizlere çok şey anlatacak.
Gül’e yakın isimler yazılacak mı çizilecek mi mesela…
Eskiler, 2015’te bir dönem dinlendirilecek olanlar…
Yeniler, transferler… MHP tabanlılar… Sosyal demokrat kökenliler…
Kürt kökenliler, Karadenizliler, Egeliler, İzmirliler…
Her bir ismin anlamı çok büyük…
Erdoğan’ın yeni kadrosundan önümüzdeki sürece ilişkin çok şey okunabilir.

İzmir’den, Ege’den çok sayıda isim çalışıyor yeni MKYK için…
Ege’nin en hızlısı Nihat Zeybekçi… Başbakan’ın arkadaşı, Denizli Eski Belediye Başkanı…
İzmir’de bakanların kaderini Başbakan tayin edecek.
Vekiller arasından üç isim öne çıkıyor.
En başta İlknur Denizli… İl başkanlığından vekilliğe yürüyen Ali Aşlık ve Aydın Şengül…
Denizli’nin kişisel gayreti yok! Ama teşkilat fena bastırıyor. Nükhet Hotar’ın yerini almasının bile an meselesi olduğuna dair çok sayıda yorum dinledim son günlerde. Denizli de davet edildiği danışma meclislerinde kürsü şovu yaparak kendisinden habersiz kulis yapanların iştahını kabartıyor. Aşlık ve Şengül’ün de güvencesi teşkilat… Aynı zamanda ‘Karadeniz kökenli’ olmak da ya da parti içindeki Erdoğan ekibinden olmak da avantajları…
İl Başkanı Akay’a sordum ‘Kim girer, ne olur?’ diye… “İl başkanları toplantısında önümüze liste koydular. 28 isim yazdım. Bırak teşkilatı yönetimdeki arkadaşlarımla bile konuşma fırsatımız olmadı. İstişare edemedik. Ancak partimizin, teşkilatımızın sevilen sayılan değerleriydi her biri…” dedi…
Sonuç olarak İzmir’in MKYK’da ve MYK’da temsil edileceği beklentisi yüksek... En azından MYK’sında İzmirlilere hiç yer vermeyen ana muhalefet partisinin aksine Erdoğan’ın her dönem mutlaka gözettiği İzmir’i bu dönem de kollayacağı kanısı yüksek.
Ama kimse kesin bir isim söyleyemiyor.