GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
13 Eylül 2011 Salı

İzmir Partisi!

Defaten savunduğum hatta 12 Haziran seçimlerinden sonra yeniden alevlendirmeye çalıştığım bir düşüncenin adıydı İzmir Partisi.
Bir isim ve düşünce olarak 9 yıl önce Yeni Asır’da Osman Gencer tarafından ortaya atılan hatta fiilen kurulan İzmir Partisi’nin ömrü uzun olmamıştı.
Temelinde ‘İzmirli vekillerin/siyasilerin rekabetten arınıp kent için ortak hareket etmesi olan bu düşünce o yıllarda tam olarak anlaşılamamıştı.
Otellerde yapılan birkaç toplantının ardından dağılan İzmir Partisi’ne  ‘zorunlu’ mensup olan vekiller, ortak hareket edememişler dahası siyasi kavgayı kent için iş yapmanın önüne koymuşlardı. Neticede Osman Gencer’in İzmir Partisi kısa sürede dağıldı.  
Ancak siyaseti bir kenara bırakıp kent için bir şeyler yapma fikri ölmedi İzmir’de. Her seçimden önce ya da sonra gerek biz gazeteciler gerekse sivil toplum örgütleri tarafından savunulan bu fikir sonunda ete kemiğe bürünmeye başladı. Özellikle de kente yönelik projelerin havada uçuştuğu, ideolojilerin yerine projelerin konulduğu son seçimden sonra İzmir Partisi fikri her platformda savunuldu, destek buldu.
Ve bir süredir hazırlığı devam eden o toplantı geçtiğimiz günlerde İzmir Başkanlar Kurulu’nun ev sahipliğinde yapıldı.
TBMM’de grubu bulunan 3 siyasi partinin il başkanı ve milletvekillerinin katıldığı toplantıda kentin öncelikleri masaya yatırıldı, çözüm için siyasi iradeye destek çağrısında bulunuldu.
*
İlk olması bakımından önemli ama pek çok açıdan yetersiz bir toplantıydı bu. Önemli olan yerel gündem-yerel rekabet nedeniyle sürekli kavga halinde olan üç partinin il başkanlarının, milletvekillerinin kent için yan yana oturabiliyor olmasıydı.
Ama eksik olan çok şey vardı.
Mesela İzmir Partisi’ni ayağa kaldırmaya çalışan Başkanlar Kurulu’nu ele alalım.  İzmir’deki sivil toplum örgütlerinin, odaların, borsaların yönetim kurulu ve meclis başkanlarından oluşan bu kurul, esas itibariyle kent sivil toplumunun amiral gemisi konumunda. Yüz binlerce üyesi olan resmi kurumların yanı sıra gönüllülük esasına göre oluşan SİAD’ların da içinde bulunduğu bir kurul çünkü.
İzmir Partisi fikrini ortaya atan, siyasi iradeyi bu fikir etrafında aynı masaya oturtan onlar.
Ama İzmir için aynı masaya oturma konusunda siyasi iradeye çağrı yapanlar da onlar siyasetçiler kadar irade sahibi olamayan da onlar.
Kent için ortak fikirlerin oluşturulmaya çalışıldığı o toplantıda İzmir’in en büyük sivil toplum örgütü kabul edilen İTO’dan kimse yok.
Ne Ekrem Demirtaş ne de meclis başkanı…
(Demirtaş’ın İTO’yu başkanlar kurulundan çıkardığını biliyorum. Ama bu kez söz konusu olan İzmir’di. Ya da kurulmaya çalışılan İzmir Partisiydi.
Sadece İTO mu?
İzmir Ticaret Borsası da Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO)’da kurulun bu mühim toplantısında yoktu. Temsilci bir göndermediler hatta. MÜSİAD, İGİD, ESİDEF gibi kentin önemli kurumları da yoktu Swiss Otel’deki o mühim toplantıda.
*
Diğerleri vardı da ne oldu fikrine de katılmak mümkün.
Toplantı sonunda İzmir’in öncelikleri olarak sunulan 7-8 maddenin tamamı hükümetin yatırım programından alıntıydı.
İzmir-İstanbul Otoyolu demişler… Projenin temeli geçen sene atıldı. Hatta projenin İzmir’den başlaması için bile özel temel atıldı Binali Yıldırım tarafından…
İzmir-Ankara Hızlı Treni’nden söz etmişler.
2003’ten bu yana hükümetin gündeminde. Rotası çizildi, kamulaştırması yapıldı. İş ihale aşamasında…
Liman demişler, kentsel dönüşüm demişler…
Hepsi AK Parti’nin seçim öncesi açıkladığı 35 proje arasında…
Ege Medeniyetler Müzesi demişler mesela…
Aziz Kocaoğlu başkanlığında oluşturulan İzmir Ekonomik Kalkınma Koordinasyon Kurulu’nun ön çalışmasını yapıp, hükümete sunduğu 5 projeden biri.
 
Toplantıda bulunan Ulaştırma Bakanı ve İzmir Milletvekili Binali Yıldırım söylenenleri not almış. Muhtemelen içten içe kıs kıs gülmüştür. ‘Adamlara bak! Bizim projeleri bize satmaya çalışıyorlar’ diye…
İzmir’in bu kadar kısır olmasına mı yanarsın toplantıya katılan muhalefetin kendi içindeki tutarsızlığına mı?
CHP İl Başkanı Tacettin Bayır, ‘İzmir-İstanbul Otoyolu’nu Bursa-Balıkesir Projesi olarak tanımlamış mesela… Hatta yerel medyaya o yönde demeçler bile vermiş sonradan.
Aynı toplantıda söz alan CHP PM Üyesi Mehmet Ali Susam, otoyoldan söz ederken İzmir Projesi tanımlamasını kullanmış.
Yeni aynı toplantıda bulunan Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu’nun EKK’sı, Otoyol’un İzmir’den de başlaması için büyük çaba sarf etmişlerdi.
Hızlı Trene Afyon Projesi, Otoyol’a Bursa Projesi diye yaklaşan İl Başkanı Bayır’ın haklı olduğu tek konu CHP’li belediyeler üzerindeki müfettiş baskısı…
Orası yeridir, değildir bilemem. Ama İzmir’in yerel yönetimleri üzerindeki baskı sürdükçe olan İzmir’e oluyor. Tamam, belki hukuka aykırı adımlar önleniyor. Ama belediye bürokrasileri üzerindeki korku kentin rutin hizmetlerini almasını bile zorlaştırıyor.
 
Başka programı yüzünden toplantıdan erken ayrılsa da İzmir Partisi tezini destekleyerek oraya gelen Binali Yıldırım büyük takdir toplamış görünüyor.
CHP ve MHP İl Başkanları’nın kendisinden önce çıktıkları kürsüden verdikleri siyasi mesajlara aldırış etmeden dahası siyasi bir muhataplık oluşturmadan konuşan Yıldırım, Başkanlar Kurulu’nun ‘İzmir’in öncelikleri’ olarak önüne koyduğu pek çok maddenin aslında ‘hükümetin de önceliği’ olduğu gerçeğini onları rencide etmeden dinledi.
Öyle ki, CHP’li Dr. Aytun Çıray’ın ortaya attığı ‘İnciraltı Yasası’ toplantıdaki tek orijinal fikirdi’ EXPO 2020 Yasası ile zaten çözülecek olan İnciraltı için özel yasa…
*
Sonuçta, fikir güzeldi. İzmir için siyaseti bir kenara bırakıp ortak iş üretmek.
O, nedenle fikri destekliyorum. Ama güzel fikrin altını doğru şekilde doldurmak da önemliydi. İlk toplantı olması nedeniyle işin bu yanı biraz eksikti. Bazıları kendilerini şov yapmaktan, tribüne oynamaktan alıkoyamasa da İzmir Partisi şemsiyesinde toplanma fikri orta vadede doğru sonuçlar verebilir. Ama İzmir için AK Parti’nin seçim beyannamesi dışında bir şeyler üretmek şart. Adamların temelini attığı, ihalesine çıktığı, sözünü verdiği işlerin dışında projelerden söz ediyorum.
*
Böylesine önemli bir adımın neden son dönemin yıldızı Kocaoğlu’nun kurduğu İzmir Ekonomik Kalkınma Koordinasyon Kurulu’nda değil de kentin gözünden düşmüş Başkanlar Kurulu’nda ele alındığına gelince…
Sanıyorum Kocaoğlu’nun İEKK’sinde olmayan tek şey siyasetti.
İl Başkanlarının, vekillerin dışında herkesin olduğu ama siyasetin olmadığı bir kuruldu İEKK… İzmir Partisi’nin icracı kanadı AK Parti cephesinin yerel seçim hesabı yaparken Kocaoğlu’nun İEKK’sına gelmesini beklemek de ayrıca safdillik olurdu tabi ki.
 
Not1: CHP’de İl Başkanı Bayır’ın görevden alınacağı söylentisi yine hız kazandı. Ama bu kez topun ağzında olan tek isim Bayır değil. Bayır’la birlikte 8 ilçe başkanının da değiştirileceği söyleniyor. Aralarında Karabağlar, Bayraklı, Buca, Gaziemir’in de olduğu 8 ilçe… Sadece söylenti de olabilir, Kılıçdaroğlu’nun İzmir planından bir kesit de.
 
Not2: AK Parti’de Ömer Cihat Akay’a rakip bulunmuş. Akay’ın yönetime aldığı Bornovalı Mustafa Seyhan… Seçimlerde Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’a ‘ev tahsis etmenin’ tek başına il başkanlığına giden yolda yeterli olacağına inanmıyorum. Ayrıca Bornova’ya belediye başkanı olamayan Seyhan’ın kenti Akay’dan daha iyi yöneteceğine hiç inanmıyorum.