Cumhuriyet’in ilanından tam 365 gün sonra…
Isparta’nın İslamköy’ünde…
Gözlerini dünyaya açtı…
İlkokulu bitirene kadar çobanlık yaptı…
Ortaokula kaydolmak için…
Babasıyla birlikte birer merkebe binerek Isparta’nın yolunu tuttu…
Taaa, o zamanda bile…
Okula kayıt için altı adet vesikalık fotoğraf…
15 kuruşluk damga pulu…
İyi hâl kâğıdı ve nüfus hüviyet cüzdanı gerekliydi…
Bütün bunların masrafı “55 kuruş” tutuyordu…
O günlerde 55 kuruş köylü için küçük bir servetti…
Babası sıkıntılı döneme rağmen…
55 kuruşu buldu ve oğlunu ortaokula kaydettirdi…
Ortaokula kaydolmanın sevincini yaşayan…
Merkebin sırtındaki o çocuk…
Mühendis oldu…
Siyasetçi oldu…
Devlet adamı oldu…
Yedi f arklı hükümette toplam 10 yıl 5 ay başbakanlık yaptı…
O meşhur fötr şapkasıyla birlikte…
“Altı kez hükümet kurdu; yedi kez koltuğu bıraktı!”
Bu Devlet’in, “9. Cumhurbaşkanı” olarak dünyaya seslendi…
Süleyman Demirel…
Genç Cumhuriyet’in sembollerinden biri olarak tarihe geçti…
***
Okumaya başladığınız anılar demeti…
Hayatın gerçeğiydi; bi’zamanlar!
Şimdi…
Şükürler olsun…
Atatürk’ün dediği gibi…
“Cumhuriyet bir faziletti!”
Çünkü…
Cumhuriyetten yoksun olan bir halkın…
Köle bir halktan farkı olamazdı…
Ve…
Yine Ulu Önder’e göre…
Cumhuriyeti olmayan insan hürriyeti olmayan bir insan demekti…
***
Neden bunları yazıyoruz?
Çünkü…
Bugün itibarıyla…
“En büyük bayram kutlu olsun…” dememize…
Topu topu 34 gün kaldı…
29 Ekim 2023 Pazar günü…
Dünyanın “en güzel” ülkesinin…
“En büyük” bayramının “100. Yaşı”nı kutlayacağız…
Kalbimizle… Ruhumuzla…
***
Türkiye Cumhuriyeti Devleti…
100’üncü yaşını nasıl bir programlar zinciriyle kutlayacak?
İşte, o tam olarak belli değil…
Neden, bu gecikme?
O da belli değil…
***
Türkiye’nin adının önünde “milli” kelimesi yer alan…
İki bakanlıktan biri…
Milli Eğitim Bakanlığı’dır…
O bakanlık, geçtiğimiz ay tam da bugün…
Minik bir “bilgilendirme” notuyla…
“Biz hazırız!” demeye getirdi; işte özeti:
“Milli Eğitim Bakanlığı, Cumhuriyet’in 100. Yılı dolayısıyla tüm il ve yurt dışı temsilciliklerinde tören, etkinlik ve kutlama programları düzenlenecek…”
Dahası yok!
Hepsi, bu kadar…
O zaman…
“Ha’ni nerede 100 yıl coşkusu?”
***
Şaka gibi ama “gerçek”…
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’ndan…
Cumhuriyet’in 100’üncü yaşına özel…
Bir internet sitesi aktif hale getirildi…
O internet sitesinde…
“İstiklalden İstikbale” ve “Maziden Atiye (Geçmişten Geleceğe)”…
Başlıklarıyla…
Cumhuriyet'in başlangıcından bu yana…
Türkiye'nin farklı alanlarındaki başarıları hatırlatılıyor…
Ancaaaak…
Şuraya dikkat!
Bi’de…
“Yüzyılın İşini 20 Yıla Sığdırdık” bölümü dikkat çekici…
Bu bölümde de…
İktidar Partisi’nin…
Eğitimden sağlığa… Kültürden sanata… Sanayiden teknolojiye…
Bir çok alanda…
Son 20 yılda yapılan atılımların videoları yer alıyor…
İyi de…
Türkiye Cumhuriyeti Devleti…
1923’ten 2002’ye kadar “uyudu” mu diye…
Sormazlar mı?
***
Belli ki…
Yine “En Büyük Bayram” kutlamalarının lezzeti…
Türkiye’nin “nazar boncuğu” olarak…
Bir kez daha İzmir’de kendini gösterecek…
Gönlümden ne geçiyor, biliyor musunuz?
Kaç yıldır “10’uncu Yıl Marşı”nı…
Olağanüstü performansla sergileyen Kenan Doğulu…
İzmir’in sesinin…
Bi’kez daha…
Türkiye’de yankılanmasını sağlasa şık olmaz mı?
***
Bitiriyoruz…
Böylesi…
Bizim gibi bir ülkenin makus talihini…
Taaa bir asır önce değiştiren bir iradenin gölgesi…
Hala…
Şanlı bayrağımızın üstüne düşüyor…
Biliyorum…
Farkındasınız…
Ha’di gelin…
Cumhuriyet’in ilanına saatler kala…
Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın yanına gidelim:
Takvimler, 28 Ekim 1923 Pazar gününü gösteriyor… Türkiye Devleti, bir hükümet kriziyle karşı karşıyaydı… Gazi Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü, Fethi Okyar ve Kazım Özalp’i Çankaya Köşkü’nde yemeğe davet etti ve şöyle dedi: “Efendiler, yarın Cumhuriyet’i ilan ediyoruz…” Yemekten sonra İsmet İnönü ve Mustafa Kemal sabaha kadar Meclis’e sunulacak taslak üzerinde çalıştı… İki arkadaş, Cumhuriyet için baş başa vermişlerdi… O gece Türkiye’nin kaderi ve yönetim biçimi şekillendi… Atatürk, metnin ilk maddesine şunu yazdı: “Türkiye Devleti’nin hükümet şekli Cumhuriyet’tir.” Cumhuriyetin ilanına artık sadece saatler vardı…
Nokta…
Sonsöz: Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır; fakat Türkiye Cumhuriyeti sonsuza dek yaşayacaktır… / Gazi Mustafa Kemal Atatürk – 1926”