GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
17 Eylül 2023 Pazar

En sancılı devrim!

Bugün Pazar...

Hiç bitmeyen sevgi ve saygıyla...

Atatürk’ü bu köşede anma ve hatırlama günü...

Bir kez daha...

Az bilinen yaşanmış bir öyküyü paylaşalım...

Bunu yaparken de...

Bu anılar demetini anlatarak bu günlere taşıyanları...

Saygıyla analım...

***

Aşağı yukarı bir buçuk ay sonra…

Ulu Önder Atatürk’ün…

Bu millet için gerçekleştirdiği en büyük devrimlerden birinin…

“Harf Devrimi”nin 95’inci yılını kutlayacağız…

Genç Cumhuriyet…

1 Kasım 1928’de Latin Alfabesi’ne geçiş yapmıştık…

Ne ilginçtir ki…

Aradan neredeyse bir asır geçmesine karşın…

Hala…

Şu sırada bile müthiş bir “densizlik örneği” sergileyerek…

“Atalarımızın mezar taşını okuyamıyoruz; bir gecede cahil bırakıldık!”

Şeklindeki eleştiriler…

Çok az da olsa kulakları tırmalıyor!

Yalan mı?

***

Yeterince bilinmez ama…

Harf Devrimi…

O tarihlerde…

Genç Cumhuriyet’in “en zor hayata geçen” ama…

“Türkiye’yi, Türkiye yapan” efsane bir proje olarak…

Tarihteki yerine aldı…

***

Ulu Önder Atatürk…

Dil Devrimi’nin en kısa sürede uygulamaya geçmesi kararlılığını…

15 Eylül 1928’de…

Sinop Belediye Parkı’nda halka şöyle seslenmişti:

Arkadaşlar, bazıları yeni Türk harflerinin uygulamaya koyulması için benden üç yıl gibi bir mühlet (süre) istiyorlar… Buna asla rıza (olur) göstermem… Ankara’ya dönünce bunun hemen kabul edilmesine bütün gücümle çalışacağım…”

***

Gazi Mustafa Kemal Paşa…

Verdiği sözün arkasında durdu…

Genç, yaşlı…

Kadın, erkek…

Topyekün…

Genç Cumhuriyet’in yepyeni bir alfabe’ye kavuşması…

Tüm engellemelere karşın hayata geçti…

Ancak…

O devrim…

Atatürk’ün sık sık canına sıkan, üzen boyutlara ulaştı…

Önce heyecan veren bir örnek:

***

Atatürk’ün manevi kızı…

Sosyolog, tarihçi ve akademisyen Prof. Afet İnan anlatıyor:

“1928’in 8 Ağustos akşamıydı… Sarayburnu’nda düzenlenen bir halk eğlencesindeydik… Atatürk, kâğıtlara bir şeyler yazdı; bana okuttu… Yanlışsız okuduğum için memnun oldu… (Demek ki, uygulamada başarılı olacağız) dedi… Bu sözler çok önemliydi…”

***

Atatürk aynı akşam…

Yazar, gazeteci ve milletvekili Falih Rıfkı Atay’ı da yanına çağırdı…

Atay, o dakikaları şöyle anlatıyordu:

“Atatürk küçük bir deftere bir şeyler yazıyordu... Beni yanına çağırarak… (Bir defa gözden geçir; bunları sana okutacağım) dedi… Latin harfleriyle ilk Türkçe yazı işte oydu…”

***

Daha sonra…

(27 Temmuz 1928)

Falih Rıfkı Atay…

Dolmabahçe Sarayı’nda…

Atatürk’e “yeni yazı” hakkında bilgi verdi…

Gazeteci Atay’a göre…

Yeni yazı, dil sorununu çözeceği gibi…

Yalnız Arap yazısını değil…

Osmanlıca’nın da tasfiye edilmesini sağlayacaktı…

Atatürk bunu duyduğu için mutlu olmuştu ama…

Cevabını beklediği önemli bir sorusu vardı:

“Biz bunları halka ve çocuklara nasıl öğretebiliriz? Yeni yazının, eski yazının yerine geçmesi için ne kadar süre düşünüyorsun?”

Ünlü yazar…

Ulu Önder’in gözlerinin içine baktı…

Söyleyeceği O’nu mutlu etmeyecekti ama…

Artık ok yaydan çıkmıştı…

Dudaklarından şu sözler döküldü:

“Beş ile on beş yılı bulur, sayın Cumhurbaşkanım…”

Atatürk, bir saniye bile düşünmedi…

Sert bir ses tonuyla…

Sohbeti noktaladı:

Ya üç ayda yaparız ya hiçbir zaman!”

***

Bitiriyoruz…

"Harf Devrimi neden yapıldı?” diye…

Bunca yıldan sonra, hala o soruya takılanların…

Şunu iyi bilmesinde yarar vardır:

Arap abecesi, ayrıca dinsel anlamlar yüklenmiş bir dizgeydi...

Okuryazar olmayan halk…

Bu abeceyle yazılmış tüm kitaplara…

Gördüğü her basılı kâğıda inanç penceresinden bakmakta…

Kutsal kitap yazısıyla yazılmış her şeyi…

Adeta kutsallaştırmaktaydı…

Bu nedenle salt okuma yazma bilmek bile din ile ilişkilendirilmekteydi… Okuryazar olmayan halk…

Dilekçesini, mektubunu yazmaktan yoksundu…

Eski yazıyı bilenlerin yönlendirmesine açıktı…

Nitekim…

Atatürk, devrimin böyle hayata geçemeyeceğini anlamıştı…

Yeni yazının benimsenmesinden sonra…

Anadolu seferine çıktı…

Kentleri, özellikle köyleri dolaştı…

Harf Devrimi…

Tam da Atatürk’ün hayal ettiği gibi üç ayda gerçekleşti…

Yaşananlar…

Atatürk’ün devrimci kararlılığını gösteren…

En büyük örnek olarak tarihe geçti…

Nokta…

Hamiş: Türk alfabesinin içeriği, Latin harflerini yazı sistemlerinde kullanan diğer ülkelerin alfabeleriyle birebir aynı değildi… Türk dilinin seslerini karşılamaları amacıyla türetilmiş harfleri bulunduruyordu… Mesela, ÇŞĞIİÖÜgibi… Bunun yanı sıra Türk alfabesindeki harflerin okunuşları Batı dillerindeki harflerin okunuşlarından farklıydı… Tüm bunların ışığında “Harf Devrimi”, o günün Türkiye Cumhuriyeti’ne  tam karşılığı ile “çağ atlatmış” oldu…

Sonsöz: "Yeni Türk harflerini çabuk öğreniniz... Kadına, erkeğe, hamala, sandalcıya, bütün yurttaşlara öğretiniz... Bunu yurtseverlik, ulusseverlik görevi biliniz... Bu görevi yaparken düşününüz ki bir ulusun, bir sosyal topluluğun yüzde 10’u ancak okuma yazma bilir, yüzde doksanı bilmezse, bundan insan olanların utanması gerek… / Gazi Mustafa Kemal Atatürk – İstanbul Sarayburnu – 9 Ağustos 1928…”