GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Neşe ÖNEN
YAZARLAR
14 Ocak 2014 Salı

Çivi çıkınca

Neyi tutturabilirsiniz?
Çivi çıkınca, çiviye tutunanlar da düşer.
Diyelim ki düşen bir tablo.
Parçalanmaz ya da dağılmazsa şanslısınız.
Parçalanır da dağılırsa, yapacak pek bir şey kalmaz.
Yerine yenisini koy koyabilirsen…
Memleketin de malum çivisi çıktı!
Bana kalırsa pek çok parçası parçalandı, dağılıyor.
Ama memleket bu!
Yerine yenisini nasıl koyacaksın?
En doğrusu zarar gören parçaları iyileştirmek… Dağılanları bir araya getirmek…
Peki nasıl olacak bu?
Mesela;
Cemaatçi ya da tarikatçı, Türk ya da Kürt, laik ya da İslamcı, Alevi ya da Sünni diye ayrışan insanları yan yana, barış içerisinde ve aynı çatı altında yaşamaya nasıl ikna edeceksin?
Korkuyla mı yoksa güvenle mi bağlayacaksın kitleleri?
Korkuyla itaat edenler intikam duygusu besler. İlk fırsatta senin despot yönetimini yok etmek için fırsat kollar. Korku nefret duygusunun öncülüdür. Hatırlatırım. Birinci altın kural…
Güvenle bağlananlar sadık olur. Sana ve idarene gönüllü olarak itaat eder. Sadece itaat etmez, aktif katılımla da destekler. Düşmanlarını kollar, sana ve yönetimine zarar gelmesine izin vermez. Kendi aralarında da dayanışma içerisinde olurlar. Unutmaman gereken ikinci altın kural…
Korkuyu sürdürmek için büyük ordular beslemek zorundasın. Askerlerini her daim hoş tutmalısın. Bu çok masraflı ve zordur. Sağlam bir strateji değildir.
Güveni sürdürmek daha kolaydır. Üstelik daha az masraflıdır. Ve çok daha uzun sürelidir. En sağlam strateji budur.
Buraya kadar söylediklerim ‘amaca giden her yol mübahtır’ sözünün yazarı 15. Yüzyılda yaşamış Machiavelli’nin, Prens adlı ünlü eserinde bir hükümdara verdiği öğütlere tamamen tezattır.
Machiavelli; ‘iyi bir hükümdarın her türlü ahlaksızlığı göze alarak ve korkuya dayanarak yönetmesi gerektiğine inanır. Çünkü korkan insanlar zayıftır ve tepki göstermeye cesaret edemez. İyi bir hükümdar için önemli olan elde edeceği sonuçtur. Bu sonuçlara ulaşıncaya kadar her türlü yalanı söyleyebilir ya da yolsuzluk yapabilir. Hükümdarın daha önce verdiği sözleri tutmasına da gerek yoktur. Geniş kitleler hükümdarın gerçek yüzünü nasılsa tanıyamaz. Bu nedenle ne olduğundan ziyade, hükümdarın nasıl göründüğü ya da kendisini nasıl gösterdiği daha mühimdir’.
Öyle görünüyor ki; ülkemizin başbakanı da çevresindeki tam bir Makyevelci danışmanlar grubu tarafından, fena şekilde etkilenmekte ve yönlendirilmektedir.
Benim gibi cahillerin öğütlerini nasılsa ya duymayacak ya da kulak asmayacaktır.
Yine de söylemekte yarar görüyorum; çivi çıkınca bir daha aynı yeri tutmaz…
Hem yeni bir çivi hem de sağlam bir zemin bulmak zaruridir!