GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Neşe ÖNEN
YAZARLAR
6 Ocak 2014 Pazartesi

Daha ne bekliyoruz?

Bireyi hayatta kalmaya motive eden etkenler, kuşkusuz yaş, zihin ve kültürel yapı, soysal ve ekonomik koşullar gibi değişkenlere bağlıdır.
Bu değişkenler, büyük ölçüde, kişinin içerisinde yer aldığı çevrenin maddi ve manevi şartları etrafında biçimlenir. Türkiye gibi ataerkil ve belirli kesimlerde feodal toplumlarda, motivasyon figürü genellikle gücü temsil eden insanlardır ve bunlara adeta biat edilir.
Biat kültünün yaygın olduğu yerlerde ise modern toplumlardaki bireyselliğin ve liberalizmin yerini, buyurgana itaat eden sürü kültürü alır.
Böyle bir toplumu motive eden yalnız 2 kaynak vardır;
-Biat ederek ya da
-Gayrimeşru yollarla güce ulaşmak.
Bu 2 kaynaktan beslenen toplumlar eninde sonunda çürümeye mahkum olur. Çünkü gücü elinde bulunduran birey ya da gruplar varlıklarını sonsuza kadar devam ettiremedikleri gibi, herkesin biat etmesi ya da gayrimeşru yollara yönelmesi söz konusu da değildir. Dolayısı ile toplumdaki biat kültü ile gayrimeşruluğa isyan eden kesimlerin karşı koyması neticesinde toplumsal çatışma ve kaos kaçınılmaz olur.
Ülkemiz de önümüzdeki dönemde bu üç unsurun yoğun biçimde çarpışmasına sahne olacak görünüyor;
-Güce biat edenler
-Güce ulaşmak için gayrimeşru yolları tercih edenler
-Adil ve eşitlikçi bölüşümden yana olup bu iki unsura karşı mücadele edenler.
Bu döngünün kırılması için sosyal statü ve ekonomik imkan başta olmak üzere toplumsal gücü oluşturan faktörlerin dengeli ve adil bir şekilde bölüştürülmesinin şart olduğu kanısındayım.
En azından güce giden yollar herkese eşit oranda açık bırakılmalı. Bunu sağlayacak toplumsal örgütlenme ise ancak bir ideoloji etrafında gerçekleştirilebilir.
Halkımız benim gözlemlerime göre pragmatik bir mizaca sahip. Geniş kesimler İslam konusunda da, milliyetçilik konusunda da (Kürt milliyetçiliğini ayrı tutuyorum) ılımlı. Ne katı İslam ideolojisi ne de ırkçı milliyetçilik ideolojisi toplumumuzda hakim değil.
Sol ideoloji artık, komünizmi savunamayacak kadar törpülenmiş ve ikiye bölünmüş. Ulusalcı sol ırkçı değil, Atatürk milliyetçisi. Radikal sol ise Kürtçülere payandalık yapan haliyle Kürt ayrılıkçı hareketinin bir parçası sayılır.
İktidarı ele geçirmek için kıran kırana savaşan cemaat ve AKP’nin İslamcı ideolojilerini saymazsak; ABD emperyalizmi ile ılımlı İslamcı ideolojiye yaslanmak arasında kararsız kalan muhalefetin de tutarlı bir ideolojisi olmadığı ayan beyan ortada.
Bu nedenle, son tahlilde, gücü yani iktidarı kimin ele geçireceği, sözünü ettiğim 3 unsurun mücadelesinden kimin zaferle çıkacağına ve sağlam bir ideolojisi olup olmamasına bağlı diye düşünüyorum.
Bu sağlam ideoloji pekala ulusalcı sol olabilir. Bunun için, yolu Atatürk’ün kültür milliyetçiliğinden geçenlerin bir an önce güç birliği yapması gerekmez mi?
Sorum, Atatürk’te birleşelim diyenlere;
Daha ne bekliyoruz?