GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
18 Ocak 2011 Salı

Üç başkan üç profil

Genel siyasette liderler arası dalaşma ile kendini gösteren seçim hareketliliği yerel siyasette aday bolluğu ve siyasetin vitrinindeki aktörsel değişimle kendini gösteriyor.
Son 15 günde TBMM’’de temsil olan üç partinin İzmir İl Başkanı değişti.
MHP’’de olan biten bayrak değişimi gibi algılansa da AKP ve CHP’’deki değişim hem neden hem de sonuç bakımından sürpriz sayılabilecek argümanlar taşıyordu.
Yerel siyasetteki değişim sürecine ayna tutmaya dahası AKP, MHP ve CHP’’nin yeni başkanlarına biraz daha yakından bakmaya çalışacağız bugün. En sıcak olanından başlamak gerekirse Tacettin Bayır’’ın CHP İl Başkanlığı’’nın üzerinden henüz saatler geçti. Sürpriz miydi? Belirli bir kesime göre olabilir. Ama benim için değildi. Üç gün önceki yazı başlığımda, ’‘Bayır mümkün’’ derken, Tacettin Bayır’’ın ’‘sessiz ve de derinden ilerlediğini, Kılıçdaroğlu’’nun aklındaki ismin o olduğunu’’ yeterince açık etmiştim çünkü.
**
Benim için sürpriz olan Bayır’’ın ’‘tercih edilme’’ nedeniydi açıkçası’…
Olağanüstü bir süreçten geçen, İstanbul ve Ankara’’ya yaptığı atamalarla örgütten önemli ölçüde tepki de toplayan Yeni CHP’’nin üst yönetiminin İzmir’’de benzer bir tepkiyle karşılaşmayacağı isimlerden biriydi Bayır. İstanbul ve Ankara’’yı gördükten sonra İzmir’’e de ’‘uç bir ismin’’ atanacağı beklentisi hakimdi çünkü. Ama olmadı. Kılıçdaroğlu, belki de ilk kez İTO Başkanı Demirtaş ile birlikte kendisini ziyarete gelen ekipte gördüğü Bayır’’ı atayarak, örgüt emekçisi bir ismin il başkanlığını tescillemiş oldu.
Kent politikasına hakim olanlar Tacettin Bayır’’ı yıllardır bilir. Siyasi kariyerindeki tek adaylığını 1999’’da ön seçimle almış bir siyasetçi olarak Bayır, İzmir’’in parti içi demokrasi havarilerinden biridir. Her platformda parti içi demokrasiyi ve ön seçimi savunur. Siyasetin emek işi olduğunu, emeğe saygının da bu bağlamda esas olması gerektiğini söyler, savunur.
**
Bakınız taa 1999’’daki milletvekili adaylığı konuşmasında ne diyor Tacettin Bayır;
’“Seçtikten sonra beş yıl yüzünü bile görmediğiniz,
Telefonlarınıza bile çıkmayan,
Verdiği kararların tümünde tabanına danışmayan,
Meclis koltuğuna sıkı sıkı sarılarak gençlerin önünü tıkayan
Üst yönetimlerine şirin görünmek için her karara evet diyen,
İzmir’’i ve sorunlarını bilmeyen bir milletvekili
Asla olmayacağım’”
Ve devam ediyor Bayır; ’“Size söz veriyorum. Halkım adına MECLİSİN YARAMAZ ÇOCUĞU olacağım. Asıl olanın siz, kendimin ise vekil olduğumu unutmayacağım.
Aksaçlı partililerimin deneyim ve birikiminden,
Gençlerimizin dinamizmi ve enerjisinden,
Kadınlarımızın şevkati ve sevgisinden yola çıkarak;
Yeni bir CHP, yeni bir düzen yaratalım’”
Aslında bu konuşma bile Bayır’’ın siyasi duruşu konusunda yeterince ipucu veriyor.
Kulislerde Alaattin Yüksel, Aziz Kocaoğlu ikilisine yakın görünse ve hatta ’‘Yüksel’’in adamı’’ gibi lanse edilse de; aslında Bayır’’ın siyaseten bağımsız duruşu 11 yıl önceki konuşmasının satır aralarından okunabiliyor. Ve de İzmir’’i tamamen Kocaoğlu-Yüksel ikilisine bırakmama eğilimi gösteren Kılıçdaroğlu için de Bayır ’‘doğru’’ isim gibi duruyor.  
Kılıçdaroğlu bu tercihle hem Kocaoğlu-Yüksel yapısının dediğini yaptı hem de yapmamış oldu. Çünkü Bayır ne Aziz Başkan’’ın ne de Alaattin Yüksel’’in ’‘ilk adayı’’ değildi. Kocaoğlu-Yüksel ikilisinin ’‘hayır’’ diyemeyeceği bir isim olmakla birlikte onlara olduğu kadar diğer yapılara da eşit uzaklıkta bir duruş sergiliyordu. 1999 milletvekili adaylığı konuşmasının sonuna bakarsanız, ’“Yeni CHP’’ ifadesini tam 11 yıl önce kullanmış, savunmuş da bir siyasetçi olduğunu da fark etmişsinizdir.
Bayır atamasındaki temel noktalardan biri de bu atamanın Kılıçdaroğlu’’nun fikri olduğu gerçeğidir. Yani burada 2. adam Gürsel Tekin etkisi de yok denecek kadar azdır.
Siyasetin doğrucu davutu, CHP’’nin ön seçim ve parti içi demokrasi havarisi, sivri dili ile gerçekleri tüm soğukluğuyla zerk etmekten hoşlanan yapısıyla Bayır, İzmir siyasetinin çok da alışık olduğu bir siyasetçi değil. İzmir’’de ’‘denge’’ siyaseti yapan önceki başkanlara inat Bayır, siyaseti kendi doğruları üzerinden yapan bir karakter. Zor bir süreç yaşayabilir bu yüzden. Bugün ’‘adamı gibi’’ gösterildiği isimlerle bile çatışabilir kısa süre içinde.
Ama örgütsel dinamizm açısından CHP için şans. Tacettin Bayır’’ın Kılıçdaroğlu’’nun aklındaki isim olduğunu duyunca küçük çaplı bir araştırma yapmıştım. Has İzmirli ve beyaz bir karakter olarak birilerini korkuttuğunu gördüm bu araştırmam sırasında. Lakin, doğruluğu, dürüstlüğü, örgütçülüğü, emekçiliği konusunda herkesin hakkını verdiğine de şahit oldum doğrusu’… Ve de açıkçası küçük araştırmamın sonucu beni sevindirdi.  Kılıçdaroğlu ve yönetimini en azından ’‘garip bir atama’’ yapmadıkları, içimizden birini tercih ettikleri için tebrik ediyorum. Ne oranda başarılı olacağını zaten süreç gösterecek.
 
*
Ve AK Parti İl Başkanı’… Referandum sürecinde Ömür Kabak’’ın yaptığı talihsiz açıklama, parti içi ekiplerin amansız savaşı sonrası atanan sürpriz isim. Yüzde yüz milli görüşçü Ömer Cihat Akay’… Bayır ile üç temel ortak noktası var Akay’’ın. Yüzde yüz İzmirli oluşları, doğrudan genel başkan kararıyla atanmış olmaları ve de siyaseten ’‘bağımsız’’ bir karakter imajı çizmeleri. Farklılıklarını zaten süreç içinde göreceğiz. Göreve başladığında listesini hazırlarken, sürece müdahil olmaya çalışan milletvekili ve teşkilata yönelik, ’“Babam olsa tanımam’’ duruşu gösteren Akay, Ankara’’daki liste ayarı sonrası birkaç adım geriye çekilse de süreç içinde bağımsız karakterini daha çok dışa vuracağa benziyor. İki bağımsız karakterin sürükleyeceği iktidar ve muhalefet partilerinin rekabeti en azından İzmir özelinde renkli geçeceğe benziyor.
AK Parti İzmir İl Başkanı Akay’’ın ’‘milli görüşçü’’ kimliği parti içindeki okyanus ötesi yapısını rahatsız etse de doğrudan Başbakan Erdoğan’’a yakınlığı aynı ölçüde (bu yapıları) korkutuyor. Akay’’ın Bülent Abisi (Arınç) ya da farklı kanallara güvenerek sağladığı gücü fazla bireysel kullanması ise süreç içinde yaşanan rahatsızlığı attıracak gibi görünüyor. En azından milletvekili dengesini güderken Nükhet Hotar-İsmail Katmerci çizgisinin dışına çıkması, diğer yapıları da dikkate alması bekleniyor şimdilik.
*
Gelelim Hasan Ali Türkaslan’’a’… Bildiğim kadarıyla o da İzmirli’… Hatta Tacettin Bayır gibi Mordoğanlı hatta. 57. hükümette Bahçeli’’nin İzmir’’e atadığı ancak dönemin teşkilat başkanı Müsavat Dervişoğlu’’nun yönetimdeki hakimiyeti nedeniyle çok da öne çıkmayan bir il başkanıydı. 2002’’de vekil olmak için istifa etti. Sonrasında MHP’’nin üst yönetiminde görev aldı. Ve 8 yıl aradan sonra geri döndü. Bayrağı Dervişoğlu’’ndan devraldı. Parti içinde Grup Başkan Vekili Oktay Vural’’a yakınlığıyla bilinmesine karşın Dervişoğlu ile de uyumlu bir çalışma sergilemişti. Dervişoğlu yönetimindeki hakim yapının (Veysel Şahin, Sait Şanlı ve Necat Karataş) yönetimi alma çabası yeterli olmamış olacak ki Bahçeli yine devlet umudu görmüş, deneyimli bir ismi yani emekli bürokrat Hasan Ali Türkaslan’’ı uygun gördü İzmir İl Başkanlığı için’… Türkaslan’’ın kontrolündeki MHP’’nin aklı başında bir siyaset izleyeceği en azından ’‘teşkilatın diğer değerlerine de eşit’’ mesafede kalacağı kanısındayım kendi adıma. Tabi ki hem Türkaslan’’ı hem Bayır’’ı hem de Akay’’ı yolda görecek daha net bir değerlendirme yapma şansı bulacağız.