GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
5 Mayıs 2011 Perşembe

Türkiye’de yoksul kalmayacak!..

Bu sözler 70’li yıllarda insanları heyecanlandırıyordu. ‘Ne ezenin ne ezilenin’ olmayacağı bir Türkiye hayal edilebiliyordu.
CHP, “Ne ezen ne ezilen!” “Toprak işleyenin, su kullananın!” gibi sloganlarla sosyalistleri bile gölgede bırakmıştı.
O zamanlar umutlarımız vardı. Sosyalizmin kurulacağına inanıyorduk. Sömürünün biteceğinden çok emindik.
Aradan geçen 40 yıla yakın zaman zarfında öğrendik ki; sömürü bitmeyecek, yoksulluk kader olmuş, ezilenler hallerinden memnun…
Sosyalizmi soracak olursanız, sosyalistler; “Ne olacak bu sosyalizmin hali!” tartışmalarını sürdürüyorlar.
 
Gerçek şu ki, yeryüzünü kapitalistler yönetiyor. Üretim tarzı kapitalist. Üretim ilişkileri kapitalist. CHP, programında yazdığı gibi, Pazar ekonomisini benimsiyor. Serbest rekabet tam yol…
Bu ahvalde, nasıl olacak da yoksulluk son bulacak! Kapitalist sistemin serbest rekabet koşullarında kar etmek ilkesine göre yapılandığı kimsenin meçhulü değil. Artı değer yoksulluk üretiyor. Yoksulluk biterse, kapitalizm de biter.
Galiba, CHP yönetimi kapitalizmi bitirmeye kararlı ama bizlere söylemiyor…
 
“Yoksulluğu tarihe gömmek” slogan olarak kulağa hoş geliyor. Bunu başarmak, hiç kuşku yok, tarihin akışını değiştirecek ve bu başarı, uygarlık tarihine altın harflerle yazılacaktır.
Sosyalist sistem bunu başarıyordu, ama sürdüremedi, çöktü.
Kapitalist sistemde ise yoksulluk sorununun hangi ülkelerde, nasıl çözüldüğünü biliyoruz. Çevre ve yarı çevrede yer alan ülkeleri sömüren metropol ülkelerde işler yolundadır. Dünya ticaretinden aldıkları büyük pay, sosyal refahı tabana yayacak ölçekte bütçe yapmalarına imkan tanır. Daha önemlisi, teknoloji üretirler.
Kaldı ki, onların bile yoksulluk sorununu tam olarak çözdükleri söylenemez.
 
Kapitalist sistem koşullarında, “yoksulluğu bitirmek” ne anlama geliyor?
Sosyal demokrat programların başat hedeflerinden “yoksullukla mücadele”, uzun vadede yoksulluğu bitirmeyi öngörür. Sosyal refah toplumu yaratmanın anlamı budur. Ancak, burjuvazi ile işçi sınıfı arasında sağlanacak uzlaşma ile yoksulluğu bitirmek, orta ve kısa vadede olanaksızdır. Burjuvazi, emekçinin ölmeyecek kadar beslenmesini, donmayacak kadar barınmasını yeterli bulur. Daha fazlasını vermenin, rekabet gücünü olumsuz etkileyeceğini bilir. Sosyal demokratlar tarafından, yoksullukla mücadele programı kapsamında, muhtaç ailelere vaat edilen gelir de tam olarak bunu sağlar.
Aslında CHP “aile sigortası” ile, ülkede yoksulluk sınırı altında yaşayan 13 milyon kadar insanı yoksulluk sınırına çekmeyi hedefliyor. Bu hedef, geçinemeyen insanları, yoksulluğuyla baş edebilir duruma getireceği için, gerçekçidir. Ve “yoksulluğu tarihe gömmek” ile aynı şey değildir.
 
Sosyal demokrat düşünce, yalnız Türkiye’de değil, dünyada da büyük uzlaşmayı sağlayacak, yeryüzüne demokrasi ve özgürlük getirecek programlar oluşturuyor.
Sosyal demokratlar, dünyanın içinden geçmekte olduğu büyük değişimi yönetmeye aday; sosyal demokrat ideoloji buna imkan tanıyor.
Gerçekçi programlar yaparak halkı ikna etmek gerek.