GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
29 Temmuz 2022 Cuma

Temsili olmayan bir imkânsızlığın içinden…

Hiçliğin kendini bir imkân gibi sunduğu öncesiz ve sonrasız zamanlarda, hayatın uzanamadığım bir yerlerindeki gerçek, imkânsızlığın sınırsız ve sonsuz olanda bütün ihtimalleri yok ettiğini söylüyor.

Araf’ta muğlaklığın evreninde bir bekleyiş, sürükleniş veya arayış değildir bu…

Arzum nedir? Sonlu olan varlık ile sonsuz olan hiçlik arasında salınan hayata bir anlam yüklemek…

Boşluğa savrulan hiçliğimde veya şehrin bir yerlerine sığdırılmış salt varlığımda hayatı söylemek…

Ya da derin bir sessizlik… O sessizlik her ne ifade ediyorsa…

Sessizliğin çağrısı…Sözün söz olmaktan çıktığı, yalana dönüştüğü bir çağın orta yerindeyiz.Yazı, insanlığa karşı işlenmiş suçların belgesidir artık…Söz ve yazı sabıkalıdır. Ve bu kabarık sabıka dosyası, görüntüler evreninde aklanıyor.

Sanal dünyada görüntüleşen hayatlarımız, ekranların interaktivitesinde ikiye katlanarak aynılaşıyor. Aynılaşma, bir tür yok oluş…

Sözden yazıya, yazıdan görüntüye uygarlığın hariminde temsilin de temsiline dönüşen hayatlarımız, sözün, yazının, görüntünün işgali altında iken; görüntü ve gürültünün bayağılaştırdığı günlük hayata ses vermemek, bu işgale direnmekle aynı şey olabilir.

Sessiz isyan!..

Sözün yalan, yazının suç belgesi, sesin gürültü olduğu bu çağda, uygarlığın böyle netameli halleriyle hemhal olmak, hayatlarımızı satıhlaştırdı.

İnsanda derinliklerin yitimi, inancı törenleştirdi, düşünceyi satıhlaştırdı. Ucuzluğa ve bayağılığa teşne olduk.

Bütün ilişkilerin dolaylandığı, hayatların sağırlaştığı, vicdanların sükût ettiği bir çağın dünkü müdanileriydik, bugün ise sessiz tanıklarıyız…

Sessiz tanıklık, yalanın, gürültünün, görüntü ve gösterinin sesimizi bastırdığı koşullarda, kendi içine kapanan, içe kateden evrenlerimizden damıtılmış suskunluktan ibarettir.

İnsan hayata neden tutunur?

Yerde ve gökte değersizleşen hayat saçma bir yüke dönüştüğü zaman anlarsınız ki hayata tutunmak artık asıl meseleniz değildir.

Günlük hayat, sonlu varlığın verili zamanınıreferans alır. Ancak, yaşamın kıyısında duran yabancının gözünde bu referans geçersizdir. O Nihilistin yaşamı hiçliğiyle müsemmadır.

Ve hayata tutunmak asıl meseleniz değilken hayatla aranızda oluşan yeni türden ilişkiler, her şeyi anlık kılmaya başlar; Öncesiz ve sonrasız… Ne geleceğe uzanmak ne geçmişe bağlanmaktır artık yaşamak…O beyhude çaba son bulmuştur.

Ben ve Öteki arasında uzlaşmaz karşıtlıklar, ebedi bir çıkışsızlığı anlatır. Bu varoluşun kendisidir.

İşte bu bilgi, günlük hayatın bütün referanslarını hükümsüz kılar; kamusal veya özel, yaşamın sizi hizaladığı yerde olmadığınızı ve olmak istediğiniz bir yerin de olmadığının farkına varırsınız.

Temsili olmayan bir imkânsızlığın sizi getirdiği yerdesinizdir artık…

Eylül/2014