GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
4 Temmuz 2022 Pazartesi

Kimlik siyaseti toplumsal mutabakatın önünü keser

Son günlerde, Alevilere övgü ve yergi, siyasi polemiklere ziyadesiyle konu olmaya başladı. Tam da Erdoğan’ın istediği gibi…

İktidar grubunun kimlik siyasetini besleyen böyle tartışmalara çanak tutması anlaşılır bir durum.

Fakat özellikle CHP saflarında bu tartışmanın tarafı olmaya hevesli partililerin aymazlığı, endişe verici.

Din guruplarını siyasal alanda yüceltmenin laiklik ilkesiyle bağdaşmadığını o CHP’lilere nasıl anlatmalı…

“Alevilerden çok iyi cumhurbaşkanı, vali, bakan, yönetici olur” demek ihtiyacı içinde olmak, Aleviliği liyakat kriteri olarak görmek, bir din grubuna kamusal alanda ayrıcalık talebidir. Bu yaklaşım, bir sonraki aşamada din normlarını önceler.

“İlk kez iktidara bu kadar yakınız.” diyen CHP’liler, iktidara yakın olma durumunun, AKP ve MHP’den kopup gelenlerle kurulan 6’lı masa sayesinde olduğunu unutmamalı.

Ana muhalefetin başarı hikayesi, oyunu artırarak değil ama iktidar blokundan kopan parçalarla yapılan ittifak sonucu ortaya çıktı.

Dolayısıyla, sosyal demokratların benzemezleri bir araya getirerek uzlaşı arayışları dışında kayda değer bir başarısından söz etmek henüz mümkün değil.

Ve biliyoruz ki Millet İttifakı mevcut koşullarda iktidara gelirse yangın söndürmekten fazlasını yapamayacak.

Dahası ülkeyi yeni Dünya düzenine hazırlamayı amaçlayan “Ortak Program” hazırlamak gibi hedefleri de galiba yok.

Sosyal demokratlar olabildiğince zor koşullarda toplumsal mutabakat arıyor. İnsan haklarına dayalı devlet üstüne kafa yormak varken kimlik siyasetiyle kendilerini köşeye sıkıştırmaları, tuhaf.

Hızla yoksullaşan, gündelik hayatını sürdüremez duruma gelen orta sınıf acı çekiyor.

Yoksulluk ile açlık arasında oluşan gerilim hattında tehlike günbegün büyüyor.

“Parası olan yaşasın” kafasıyla yönetilen ülkede sağlık, nitelikli eğitim, güvenlik parayla…Beslenme ve barınma neredeyse zenginlik alameti…

Hal böyle iken, “takıl peşime seni kurtarayım” siyaseti, umutları erteliyor.

Din ve etnisite gruplarını merkeze alan politikalar, mutabakat fikrini yok ediyor.

Muhalefet, toplumsal mutabakatı ve kamucu ekonomiyi içeren kendi içinde tutarlı ortak bir programı daha fazla zaman yitirmeden ortaya koysa iyi olacak.