GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Cemil DİRİM
YAZARLAR
7 Şubat 2012 Salı

Siyasi gündem ve CHP

Ülkemizde siyasi gündemi belirleyen aktörlere ve partilere baktığımızda ilginç bir tablo ile karşılaşıyoruz.
 
CHP ile başlarsak; ay sonunda iki kurultay birden yapmaya hazırlanıyor CHP, bir tarafta Genel Başkan Kılıçdaroğlu ve ekibi diğer tarafta Baykal – Sav ekiplerinin oluşturduğu koalisyon var. Parti içi iktidar mücadelesi, halkın ilgisinden uzak bir şekilde sürerken, parti yeni bir belirsizliğe doğru sürükleniyor. Yıllarca partiye ayak bağı olmuş bir siyasi anlayış varlığını sürdürüyor hala. Siyaseti yıllarca CHP içinde adam harcama, partiye yeni katılanları dışlayarak partiyi küçültme, statüko oluşturma, parti içinde demokratik kanalları tıkayarak parti bürokrasisi yaratma sanan  anlayış varlığını sürdürüyor. CHP’yi kendi malı gibi gören, kendi çıkarları için engel oluşturabilecek herkesi “öteki” sayan bu siyaset esnafları, birikimleriyle partiye katkı koyabilecek herkesi dışlıyor. Bu anlayış “ siyaset yapmak için ekonomik güç ve belirli çevrelerin desteğini almak gerekir” propagandası yaparak, emekten ve özgürlükten yana siyaset yapmak isteyenleri itibarsızlaştırıp umutsuzluğa sevk ediyor. Halbuki siyaset toplumsal sisteme bir müdahale aracıdır. CHP’ye katılıp, örgütlerinde görev alıp, emekçilerin yoksulların, mağdurların hakları için mücadele etmek isteyenler parti de yerleşik siyaset esnafından fırsat bulamıyorlar. Aslında CHP’nin asıl misyonu bu mücadeleyi yapmak olmalıdır.
 
Siyasi gelişmeleri takip etmeye çalışan bizim gibiler bir yana, CHP’de üst düzey görevlerde bulunan dostlarımızla konuştuğumuzda CHP’nin 6 ay sonra ki durumu hakkında net bir şey söyleyemiyorlar. Kılıçdaroğlu’nun CHP’de başlattığı değişim parti üst yönetimini ve il başkanlarını değiştirmiş ama gerçek bir değişimi sağlayamamış. Partilerin, toplumsal olarak yenilenmesi gerekir. Partinin sadece üst yönetiminin değişmesi yenilenmeyi sağlamaz. Partideki kadroların aşağıdan yukarıya değişmesi gerekir. Yeni kadroların eski tarz siyasetinden çok, yeni toplumsal grupları içine almasıyla ve bunların oluşturduğu sinerji ile aşağıdan yukarıya doğru bir değişim sağlanmalıdır. Ancak böyle sosyolojik bir değişim yenilikçi siyaseti uygulayacak kadroları örgütte belirli yerlere getirebilir. CHP böylece bir kitle partisi olabilir ve farklı eğilimleri içinde barındırarak iktidar alternatifi olur. CHP’de var olan küçük grup – hizip ilişkileri üzerine kurgulanan siyaset tarzından uzaklaşılıp, toplumsal değerleri öne çıkaran ve halkın yaşamsal taleplerine öncelik veren bir anlayış hakim kılınmalıdır. CHP’nin eşitsizliğe, yoksulluğa, sömürüye, savaşa karşı olan tutumu ortaya konmalıdır. Ana muhalefet partisi olarak CHP’nin, özgürlükçü, kimseyi dışlamayan, dedikodu ve itibarsızlaştırmaya prim vermeyen bir örgüt yapısına kavuştuğunda büyük aşama kaydedeceğine inanıyorum. Yoksa şu anki kafa karışıklığı ve örgüt yapısıyla bir ayda yapılacak iki kurultayda işe yaramayacaktır. Onun için yapılacak kurultaylarda gerçekten demokratik bir tüzük oluşturulmalı ve CHP’nin sağlıklı bir yapıya kavuşması sağlanmalıdır. Böyle bir CHP, ideolojik olarak aynı paralel de düşünen ancak CHP’de siyaset yapma şansı bulamayan geniş kitleleri saflarına katacaktır. En azından benim çevremde çok sayıda böyle düşünen insan olduğunu biliyorum.
 
CHP Genel Merkezine baktığımızda gördüğümüz bu tablonun benzerini İzmir’de de görmek mümkün. Ancak ben İzmir’den umutluyum. Siyasi hayatımızda pek çok ilki başaran İzmir, CHP için de de bir yeniliğe öncülük edebilir. Neden böyle düşündüğüme gelirsek. Bir hafta arayla CHP İl Başkanı Tacettin Bayır ve Konak İlçe Başkanı Aytekin Tunus ile sohbet etme imkanımız oldu. Tacettin Bayır’la sohbetimizde parti içi demokrasiye inanan, geçmişte bunun mücadelesini vermiş, siyasetten beklentisi olmayan ve inandığı değerler için kimseye taviz vermeyecek bir il başkanı profili çizmesi CHP adına beni umutlandırdı. Bayır’ın delege seçimlerinde tabanın tercihlerine öncelik vermek için gösterdiği titizlik CHP’yi İzmir de farklı bir örgüt yapısına kavuşturacaktır diye düşünüyorum. Bu delege yapısı ve önseçimle belirlenecek belediye başkan adayları örgütü yerel seçimlere motive edecektir.
 
Konak İlçe Başkanı Aytekin Tunus ise yaptığı çalışmaları anlatırken duyduğu heyecan, çalışmayıp parti örgütlerinde görev almayı “ CHP’ye ihanet “ olarak nitelendirmesi ile son zamanlarda az rastlanan bir siyasetçi profili çiziyordu. Daha önce örgütte görev almak isteyenlerin itelendiğini, kurdukları 13 komisyon ile partiye katkı koymak isteyen herkesten faydalandıklarını belirten Tunus’un en önemli tespiti ise bugüne kadar yaşanan olumsuzlukların kaynağında sevgi azlığının bulunmasına vurgu yapması. Herkesi kucaklayan, haftanın üç gününü varoşlarda halkla iç içe geçiren bir ilçe başkanı olarak Tunus’un yeni CHP’nin yükselen yıldızlarından biri olacağını düşünüyorum.
 
Farklı ekiplerden de olsalar Tacettin Bayır ve Aytekin Tunus gibi örneklerin çoğaldığı bir CHP’nin önümüzdeki yerel seçimlerde beklenenin üstünde bir başarı sağlayacağına inanıyorum. Bu başarı, parti içi demokrasi olduğunda örgütün gücünü genel merkezdekilere de gösterecek ve artık İzmir’e ithal aday göndermekten vazgeçip diğer illerde de benzer çalışmaları başlatmalarını sağlayacaktır.
Notlar: CHP ile başladık diğer siyasi partilere sıra gelmedi. Onları bir sonraki yazıya bırakıp birkaç notla yetinelim.
-         AK Parti’de ilçe kongreleri tamamlandı. İl Kongresi için Cihat Akay’ın karşısına henüz aday çıkmadı ama muhtemel adayların hazırlıkları sürüyor. Yıpranmamak için adaylığını açıklayamayanlar var güçleriyle Cihat Akay aleyhine kara propaganda yapıyor. Bu konuda ilginç duyumlarımız var, araştırıyoruz devamı sonraki yazıda.
-         Geçtiğimiz günlerde parti kurucularıyla yaptığı toplantıya basını da çağırarak eski il başkanlarına yönelik eleştirileri de göğüslemek zorunda kalan Akay, ahde vefa ile ilgili yaptığı konuşmayla parti kurucularının gönlünü almasını bildi. Bu toplantı da gösterdi ki geçmişte il ve ilçe yönetimlerinde, teşkilatta görev almış büyük bir grup var ve kendisini dışlanmış hissediyor. Ak parti İzmir yönetimini önümüzdeki dönemde en çok bu grup zorlayacak.