GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Cemil DİRİM
YAZARLAR
12 Ocak 2012 Perşembe

Sağlıkta Dönüşüm Nereye Kadar Sürecek?

Son yıllarda sağlık sistemi hizmet sunumunda, AK Parti hükümeti tarafından başlatılan
 “ Sağlıkta Dönüşüm Programı” ilk başta başarılı olmuş ve halkın hükümete desteğinin sürmesinde önemli bir etken olmuştu. Geriye dönüp baktığımızda; SSK Hastanelerinin devlet hastanesine dönüşümü, SSK’lıların ilaçlarını herhangi bir eczaneden alabilmeleri, yine üniversite hastanelerinde tedavi olabilmeleri gibi uygulamalar toplumun büyük bir kesimi tarafından kabul görmüştü. Ancak Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan Kanun Hükmünde Kararname bir çok belirsizliği de beraberinde getirdi. Kararnameye göre her ildeki kamu hastaneleri birleştirilerek “ Kamu Hastane Birlikleri” kurulacak. Bu hastane birliklerinin başına da “genel sekreter” atanacak. Genel sekreter hastanelerde kimin nerede görev yapacağına karar verecek. Yine her hastanenin yönetimine “ hastane yöneticileri” atanacak. Başhekimler, hastane yöneticisinin altında görev yapan 3 kişiden birisi olacak ve görevi tıbbi konularla sınırlı olacak. İzmir gibi büyük metropoller de, birlik sayısı iki veya üçe çıkabilecek. Bu birliklerde görev yapacak ve sözleşmeyle göreve geldiği için hastaneleri kar amacı güden bir şirketmiş gibi yönetecek profesyonel yöneticilerin uygulama da karşılaşacakları sorunlar ise belirsiz durumda. Yine kararname de yer alan “ sağlık serbest bölgeleri” kurulması, yabancı doktorların Türkiye’de görev yapabilmeleri gibi yeni uygulamaların sonuçları sağlık camiasında merakla bekleniyor.
Sağlık Bakanlığı’nın bu kararnameyle ilgili bir sıkıntısı da kendi dönemlerinde atadıkları il sağlık müdürlerinin yeni dönemde tüm yetkilerinin alınarak Valilerin “ sağlık müşaviri” konumuna gelmesi, yine çoğunu kendi dönemlerinde atadıkları başhekimlerin de hastanelere atanacak “ hastane yöneticileri”ne bağlı olarak çalışacak olmaları. Kamu hastanelerinin organizasyon yapısını tümüyle değiştirecek bu sistem pek çok yeniliği de beraberinde getirecektir diye düşünüyorum.
Her yeni uygulama bazı sorunlar da doğuracaktır. Örneğin yeni dönemde hastaneler, tıbbi malzeme ihtiyaçlarını eskiden olduğu gibi her hastane ayrı ihale yaparak değil, hastane birlikleri aracılığıyla karşılayacaklar. Toplu alım olduğu içinde daha uygun fiyatla malzeme temin edebilecekler. Eğer bu hastane birliklerinin başına iş hayatında birçok aşamadan geçmiş, yönetim deneyimi kazanmış, mali, idari konularda birikimli, eğitimli üst düzey yöneticiler atanırsa yeni sistem başarılı olur diye düşünüyorum.
Bugüne kadar uygulanan sistem de ise trilyonla ölçülen devasa bütçeli hastanelerin başına o hastanede görev yapan doktorlardan iktidar partisine en yakın olanı atanıyordu.    Bu doktor başhekim oluyor ve birden bire bütün bu bütçeyi yönetmeye başlıyordu. Başhekim atarken bununla ilgili herhangi bir kriter ve şart ta aranmıyordu. Ameliyat yapmaktan başka bir iş yapmamış veya hasta takibinden başka bir eğitimi, deneyimi olmayan bir hekim başhekim oluyordu. Sonra da tüm işlerin, ihalelerin sorumluluğunu alıyordu. Özel sektörde 100 trilyon cirosu olan şirketin başına bir doktor getirilir mi? Daha önce hiç şirket yönetmemiş bir doktoru getirirseniz, başarılı olamayacağını da tahmin etmeniz gerekir. Yemek ihalesinden, güvenlik ihalesine, cihaz alımlarına kadar her şeyi yönetmek zorunda kalan ve Kamu İhale Kanunu’nu bilmeyen başhekimler de doğal olarak hata yapıyorlardı. Hele zaafları olan insanlara bu yetkileri verirseniz geçmişte bizimde yaşadığımız gibi çıkarları için firmaları ateşe atıyorlardı. Bu nedenle hala tutuklu olan, yargılanan başhekim sayısı da bize fikir verebilir.
Özetlersek uygulamadaki sonuçları görmeden KHK hakkında kesin bir yargıya varmak zor. Hep birlikte bekleyip göreceğiz.
Özel Hastaneler Ne Durum da?
Ak Parti iktidarı ilk yıllarında özel sektörün sağlık alanında yatırım yapması için çaba gösterdi ve çok iyi imkanlar sağladı. Bu dönemde özel sektör tarafından modern ve son teknolojiye sahip çok sayıda hastane ve dal merkezi kurularak hizmete girdi. Ancak sağlık hizmetine ulaşmanın kolaylaşması nedeniyle sağlık harcamalarının artması hükümeti rahatsız etti. Önceleri teşvik ettiği özel sektörü neredeyse yatırım yaptığı için cezalandıran bir noktaya gelen Sağlık Bakanlığı ve SGK, özel sektörü belirsizliğe itmiş durumda. Son olarak SGK Satın Alma Sözleşmesinde yapılan düzenlemeler üzerine Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği ( OHSAD), bir bildiri yayınlayarak bu şartlarda sağlık hizmeti veremeyeceklerini duyurdu ve üyelerini yeni sözleşme yapmamaya çağırdı. Sektör mensupları şimdi SGK’nın ve bakanlığın geri adım atmasını bekliyor.