GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
25 Temmuz 2013 Perşembe

Sayın muhbir vatandaş!

Başbakan geçenlerde kendi ‘yüzde ellisi’nden; tencere tava çalarak çevreyi rahatsız eden çapulcuları, Vandalları, ayyaşları, cahilleri ve de kemirgenleri polise şikâyet etmelerini istedi; yargı gereğini yapacakmış. Yani toplumun bir yarısından, diğer yarısını polise ihbar etmesini istedi.
İleri demokrasilerde görülen bir uygulama olsa gerek. Muhtemelen katılımcılık ilkesi işletildi. Yüzde elli, toplumda huzur ve asayişin sağlanması için devletin güvenlik güçleriyle işbirliği yapacak. Yani huzurun sağlanması bakımından katılım…
Doğal olarak, ileri derecede demokrat olan Erdoğan’ı, normal demokratlar anlamakta zorlandılar. Seviye farkı…
Erdoğan’dan tırsan gazeteciler ise bu yönetim biçimini, “otoriter demokrasi” olarak adlandırıyorlar. Herhalde “ileri demokrasi” demeleri halinde, Erdoğan’ın, “benimle dalga geçiyorlar” diye düşünmesinden çekiniyorlar. Olmayan demokrasi için durduk yerde işinden gücünden olmak var.
 
12 Mart ve 12 Eylül dönemlerinde devrimcileri ihbar edenlere, ironik bir dille; “Sayın Muhbir Vatandaş!” denirdi. Tarih tekerrür ediyor; muhbir vatandaşlar yine iş başında… Aynı kafaların ülkeyi yönetmekte olduğu ayan beyan ortada.
“Askeri vesayete son vereceğiz” diyerek iktidara gelenler, vesayeti askerlerden devraldılar. Hepsi bu.
Aralarındaki fark, onlar üniter devleti savunuyorlardı; bunlar, federasyon istiyorlar ama henüz yüksek sesle dile getiremiyorlar.
Devlet ha üniter olmuş ha federal, halkına gün yüzü göstermedikten sonra ne fark eder! Devlet hep aynı ceberut devlet iken, senin zalimin kötü, benim zalimim iyi demenin âlemi var mı?
Ülke kötü yönetiliyordu; şimdi daha da kötü yönetiliyor. Ekonomideki konjonktürel performans bu gerçeği değiştirmez.
İslamcılar, akıllarını din ile bozmuşlar gerisi onlara vız geliyor.
Kürtler, dört Kürt bölgesini bir araya getirip kendi ulus devletlerini kurmak derdindeler. Dert ortakları Erdoğan da, “barış süreci” kod adıyla “Kürdistan’a yardım süreci”ni başlattı.
Barış süreci adı altında yapılan dayatma Türkleri fena halde geriyor; bu gidişle ülkede gerçekten barış sürecine ihtiyaç olacak.
 
İslamcılar, Kürtler ve Atatürkçüler arasında husumet yaratarak yapılan siyaset, toplumda derin yarılmalara yol açıyor.
Komşusunu şikâyet eden, ondan davacı olan insanlar arasında komşuluk ilişkileri bittiğinde, yerine ne koyulabilir?
Birbirinin varlığına tahammül edemez hale gelmiş Türklerin, Kürtlerin ve İslamcıların bir arada yaşama iradeleri ortadan kalktığında, Erdoğan nasıl bir Türkiye yönetmeyi hayal ediyor, merak ediyorum.
 
Yurttaşlarını muhbirlik yapmaya çağıran Erdoğan’a Başbakan olduğunu hatırlatmak için bir şeyler yapmak gerek.
AKP’liler hazır ellerini semaya açmışken, Erdoğan’ın ruh sağlığı için de dua etseler iyi olacak.