GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
21 Haziran 2013 Cuma

CHP’nin muhalefeti… Halkın muhalefeti... Gençliğin muhalefeti…

Türkiye’nin siyasal yaşamında muhalefetin sorunlu ve yetersiz olduğundan sürekli yakınan iktidar partisi, özellikle CHP seçmeninin tuhaf bir tutum almasına yol açtı. Bu tutum, ‘AKP eleştirisine destek vermemek için sessiz kalmak’ olarak özetlenebilir.
CHP’nin -muhalefet olarak- izlediği ‘sınırlı etkili’ siyasete duyulan toplumsal tepkiden söz etmek, Parti içinde, ‘parti suçu işlemek’ gibi algılandığından;
Böylesi bir baskı altında, insan, doğal olarak sessiz kalmayı tercih ediyordu.
Ne var ki Taksim Gezi Parkında başlayan direnişle birlikte CHP’nin muhalefet partisi olarak direnişçi gençler tarafından da eleştirilmesi ve CHP’nin, gençlik içinde olan bitenin farkında olmadığının ortaya çıkması, muhalefet sorununu kamuoyunun gündemine taşıdı. Artık muhalefet sorunu her ortamda dile getiriliyor. Bunu daha uzun süre görmezden gelemeyeceğimiz aşikâr.
 
Sorun ne?
Etkisiz muhalefete neden olan üç temel sorun olduğunu düşünüyorum.
Birincisi, Atatürkçü düşünceyi ele alış biçimindeki muhafazakâr tavır.
İkincisi, sosyal demokrasi fikrinin yeterince benimsenmemiş olması.
Üçüncüsü, ilk iki sorunun çözüleceği platform olan kanat hareketlerinin bir türlü oluşamaması.
Bu üç eleştiri noktasından hareketle, ülkenin içinden geçtiği kritik değişim sürecinde CHP’nin köklü bir değişimi başarma şansı nedir, bunu konuşmalıyız.
 
Gençlik, otoriter, buyurgan yönetim anlayışına baş kaldırdığında şunu gördük; Türkiye’de muhalefet, gençliğin başlattığı direniş hareketine siyasal öncülük yapacak, bu süreci yönetecek yetkinliğe sahip değil.
Oysa CHP’nin sosyal demokrat iddialı bir siyasal parti olarak, böylesine zor bir zamanda, çok önemli misyonları üstlenmiş olması gerekirdi.
Bugün, eylemlere elbette destek veren ama aynı zamanda belirleyici hiçbir role sahip olmayan CHP örgütlerinin neden bu halde olduğunu anlamak için, örgütleri çıkar guruplarından oluşturan Baykal-Sav ikilisinin yaptıklarına ettiklerine bakmak gerekir.
Kim ne derse desin, kim ne kadar kızarsa kızsın, kimin çıkarlarına ne ölçüde dokunursa dokunsun, gerçeği görmek gerek; CHP örgütlerini bozup yeniden yapmadıkça; CHP’nin de, Türkiye’nin de önü açılmaz.
 
Gençliğin kapısını çalmadığı bir sosyal demokrat parti olur mu?
Olmaz. Ama CHP bunu başarıyor.
CHP’de gençler yok değil, sayıları az da olsa gençler var; ne ki fikirleri itibarıyla son derece yaşlılar. Veya Parti kanalıyla iş arıyorlar…
 
Türkiye bir değişim yaşıyor. Cumhuriyet’in temel değerlerini koruyarak bu değişimi gerçekleştirmek, iç dinamiklerde etkili olan cemaatleşme ve etnisite baskısı nedeniyle son derece güç hale geldi. Bu güçlüğü aşacak siyasetlerin oluşması, CHP’de sol siyasetin etkin hale gelmesiyle mümkün olacaktır.
 
Dünya değişiyor, Türkiye değişiyor; yeni bir dünya kurmak için yola koyulmak zamanı geldi çattı.
CHP yönetiminden beklenen, değişimin önünü inandırıcı biçimde açmasıdır. CHP ya solda siyaset yapmayı öğrenmeli ya da solun yolundan çekilmeli.
Merkez sağı tutmak isteyen CHP’ye kimsenin itirazı olmaz.
Hem nalına hem mıhına olmuyor.