GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
20 Mayıs 2013 Pazartesi

Eller kirli, yürekler sağır

Bir yemek masasında iki Başkan, iki Bakan, iki bürokrat; hem yemek yiyorlar hem görüşüyorlar. Belli ki mühim dünya meselelerini konuşuyorlar.
Reyhanlı’da patlayan bombayla ölen 51 insan bu yemeğin antresi olmalıydı…
Ardından Hatay’da ölen 10 kişi de tuzu biberi olmuş olabilir…
Bir avuç muktedirin iktidarı sürsün diye ölen kırk bin Kürt, otuz bin Türk…
Suriye’deki iktidar mücadelesinde öldüğü öne sürülen 160 000 insan...
Muhtemelen hepsi o masadaydı…
 
Tarih boyunca, mühim insanlar daima bir masanın etrafında konuşmuşlardır; yeryüzü büyük kıyımlara sahne olurken.
Mesela, dünyayı paylaşmak için o masalarda görüşürlerken iki dünya savaşı çıkarmayı başarmıştır, dünyayı yöneten Efendiler.
İki dünya savaşında, seksen milyon kadar insan bu dünyadan göçüp gitmiştir, onlar dünyayı paylaşsın diye.
Şimdi yeniden bir paylaşım sürecine girdiler; Yeni dünya düzeni ya da küreselleşme süreci dedikleri…
Sınırlar yeniden çiziliyor, devletler yeni dünya düzenine göre dizayn ediliyor.
Halklara da birbirini öldürmek düşüyor. Arap baharı, Kürt yazı, Acem kışı derken milyonlarca insanı katledecekler.
Reyhanlı’da 51 insan ölmüş kimin umurunda!.. Daha yolun başındayız.
 
Dünyamızın Efendilerinin elleri kirli, yürekleri sağır...
İnsanlık mülkiyet fikriyle tanıştı tanışalı iki yakamız bir araya gelmiyor.
Ellerini kirletmeden, yüreğini susturmadan ne iktidara gelebilir ne de iktidarını sürdürebilirsin.
Mülkiyete dayalı sistemde oyun böyle kurulmuştur; altta kalanın canı çıksın!
Dünyaya hükmetmek uğrunda kıra döke ancak bu kadar yönetebiliyorlar.
Başka bir dünya mümkün mü?
Mümkün değil. İnsanlık, başka bir dünya düzeni için hiç istekli olmadı.
Hiç değilse daha iyi yönetilen bir dünya mümkün mü?
O da mümkün değil. Çünkü halklar 1789’dan sonra bu uğurda neredeyse hiçbir şey yapmadılar. Daha sonra, Sovyetik sistem denemesi de fiyaskoyla sonuçlandı. İşçi sınıfı artık umut değil. Burjuvaziden gayrı devrimci sınıf kalmadı. Onların devrimi de, son demlerini yaşayan o malum 500 yıllık burjuva devrimidir.
Sosyalistler, “başka bir dünya mümkündür” diyor olmakla birlikte, o dünyayı kendilerinin kuracağına dair inançlarını yitirmiş bulunuyorlar.
İnsanlığın vicdanı olmakla ünlenen sol, iktidar olamıyor.
 
Mülkiyet karşısında insanlığın eli kolu bağlı.
Hepimiz sisteme tutsağız.
Kredi kartlarımızın limiti kadar özgür;
Olduklarımız değil ama sahip olduklarımız kadar değerli;
İçleri dış olmuş insanlarız.
Çıkış yok!
Efendiler dünyayı yönetiyor;
Eller kirli, yürekler sağır.
Ve hepimiz bir şekilde bu hayata razıyız.