GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
15 Temmuz 2013 Pazartesi

Erdoğan’dan neden vazgeçtiler?

“Üçüncü kez iktidara gelen Erdoğan gerçekten muktedir olduğuna kanaat getirdi. Bu duygu ve düşünceler içinde; ‘Madem muktedirim, madem iktidarım, kendi yoluma giderim,’ dedi; Ve gereğini yapmaya kalkışınca, uluslararası sistemi tedirgin etti.” Son aylarda olan bitenin özeti bu…
Kapitalistler, gelişmekte olan veya az gelişmiş ülkelerde, kendi başına buyruk hareket eden iktidarları sevmiyorlar.
 
Erdoğan’ın demeçlerine bakılırsa, vuruşarak çekilecek. Sığındığı yer; demokrasi. Ne ki sadece kendisi gibi düşünenlerin haklarıyla sınırlı, şarklı bir demokrasi anlayışına sahip. Ve sandıktan öte demokrasi diye bir derdi yok. Kendisine oy vermeyen ve yönetim anlayışına karşı çıkan herkes, hizaya getirilmesi gereken çapulcu… Gelin görün ki o çapulcuların direnişi, Erdoğan’ın yaldızlarını döküyor.
 
Uluslararası sistem desteğini çektikten sonra, Erdoğan, sürekli hata yapmaya başladı. Ve hata yaptıkça hırçınlaşıyor, hırçınlaştıkça da saçmalıyor.
Ne kadar yüksek perdeden meydan okursa okusun, Erdoğan’ın iktidara gelmek için el sıkıştığı kapitalistlerle başlattığı kavga pek inandırıcı değil. İnsanın sorası geliyor; “Şimdi mi aklın başına geldi?”
Aslında aklı başına gelmiş falan değil, elinde başka kart kalmadı. Eş Başkanı olduğu Büyük Ortadoğu Projesinden ve savunduğu AB üyeliğinden çark ederek, Müslüman Kardeşler savunuculuğuna çevirdiği rota, Erdoğan’ın çaresizliğinin hangi boyutlara vardığını gösteriyor. Ve çaresizlik içinde kıvranan Erdoğan gittikçe saldırganlaşıyor.
Türkiye’yi, seçimlere kadar çok gergin bir dönem bekliyor.
 
Türkiye artık güvenli bir ülke değil. İktidarı sallanan Erdoğan, bütün ülkeyi felakete sürüklemek pahasına da olsa, iktidarda kalmak için tehlikeli sulara açılmaktan çekinmeyecek.
Elinde sopa, pala ile eylemci gençlere saldıranlar himaye edilirken, protesto eyleminde kendisine fırlatılan bombanın, su sıkan TOMA’nın üstüne yürüyen gençler yaka paça gözaltına alınıyorsa, kimse güvenliğinden emin olamaz. Şiddete başvurarak sağlanan güvenlik, toplumun değilse de iktidardakilerin güvenliğidir.
Son olaylarla görüldü ki ceberut devlet bütün kurum, kuruluş ve yasalarıyla varlığını sürdürüyor. Bu durum, kopan kıyametin, iktidarın el değiştirmesi bağlamında ortaya çıkan paylaşım sorunuyla ilgili olduğunu düşündürüyor. İslamcıların devlet eliyle büyük servetlere el koyarken ölçüyü kaçırdığı ve İstanbul burjuvazisinin bu gelişmelerden rahatsız olduğu, Erdoğan’ın demeçlerinden anlaşılıyor.
 
Toplumun farklı katmanlarını birbirine karşı kışkırtarak yapılan siyaset, sonunda duvara dayandı. Toplum üçe bölündü. İslamcılık, Kürt milliyetçiliği, Cumhuriyet yurttaşlığı ekseninde çatışan, giderek uzlaşma koşullarından uzaklaşan bir ülkede yaşamak, toplumu tedirgin ediyor.
Dağılmakta olan ülkeyi toparlayacak liderin Erdoğan olmadığı konusunda, hem içeride hem dışarıda bir konsensüs oluştu. Taksim Gezi parkında başlayan ve ülkeye yayılan eylemlere Batı’nın sempatiyle yaklaşmasının nedeni de, bu konjonktürel talep örtüşmesidir. Altında başka şeyler aramaya gerek yok.
 
Kendi yoluna giden, kendi gündemini oluşturan Erdoğan Batı’da artık kabul görmüyor. Mursi veya Müslüman Kardeşler Batı’ya ne ifade ediyorsa, Erdoğan da onu ifade ediyor. Bu yüzden de gitmesi arzu ediliyor.