GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
1 Temmuz 2011 Cuma

Salı Toplantıları geri mi dönüyor?

Bir İzmir klasiği olan Salı Toplantıları’nı bilenler hatırlayacaktır.
Yıl 1989… Yüksel Çakmur SHP’li Büyükşehir Belediye Başkanı… Ahmet Sarışın Konak’ta, Ali Sözer Bornova’da, Cihan Türsen Karşıyaka ve Ertan Erdek de Buca’da SHP rozetli başkanlar…Çakmur’un ilçe belediye başkanlarıyla yaşadığı ‘gayrimenkul paylaşımı’ tartışması Büyükşehir ve ilçe belediye başkanlarının arasını açar.
İlçe belediye başkanlarına güvenmediğini söyleyen ve bu nedenle gayrimenkulleri teslim etmeyen Çakmur’a karşı açılan bayrak kısa süre sonra Salı toplantılarına dönüşür.
Dört büyük metropol ilçenin belediye başkanı her Salı bir araya gelip, Çakmur’a karşı savaşta strateji belirleyip Büyükşehir’den göremedikleri hizmeti ilçelere yansıtmak için kendi aralarında bir dayanışma örneği sergilerler. Bazen sert basın açıklamaları yapılır. Hatta Büyükşehir’e dava açanlar bile vardır aralarında.
İlçe belediye başkanlarının bir bölümünün gönlünde Büyükşehir adaylığı yatmaktadır. (Türsen ve Sarışın gibi) Bazılarının amacı ise sadece ilçelerinin hakkını savunmaktır.
İzmir’in yerel yönetim tarihinde iz bırakan bu olayı neden anlatma/hatırlatma gereği duyduğuma gelince;
Son günlerdeki gelişmelere bakınca benzer bir yapılanma için hazırlık yapıldığı izlenimi edindim. Tarih bu açıdan tekerrür edeceğe benziyor. Neredeyse yapılanma içinde olma ihtimali olan ilçeler bile aynı. Karşıyaka, Bayraklı, Bornova, Konak ve de Buca bu yapılanmanın başını çekebilir. Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile bazı ilçe belediye başkanlarının aralarının açık olduğu sır değil. Kimileriyle yerel seçim öncesinden, kimileriyle kongre süreçlerinden kimileriyle de taa 7 yıl öncesine dayanan siyasi rekabet/husumet var.
Kocaoğlu’nun kendi ilçesi Bornova’nın başkanı Prof. Kamil Okyay Sındır, dönemin il başkanı Kemal Karataş’ın referansıyla dönemin Genel Başkanı Baykal tarafından atandı.
Sadece Sındır mı?
Hasan Karabağ da Ercan Tatı da…
Hatırlanacağı üzere Dr. Hakan Tartan ise Karataş’ın Konak adaylığı düşünce Baykalcı ekip tarafından önerildi. O günkü amaç Kocaoğlu’nun olası siyasi hakimiyetini ‘küçük Büyükşehir’ formülüyle aşmak, metropolde alternatif bir güç odağı yaratmaktı. Baykal’ın hakiki prensi Cevat Durak ise 7 yıl önce Kocaoğlu’nun Piriştina’nın yerine seçildiği parti içi yarışta rakibiydi. Hem de Deniz Baykal’ın adayı olarak…
Durak, önümüzdeki sürecin de potansiyel Büyükşehir adaylarından biri. Her ne kadar ‘2023’e kadar buradayız’ açıklaması yapsa da ‘buradayız’ ibaresinin tüm İzmir’i kapsadığı biliniyor. Dr. Tartan’ın gönlünden de Büyükşehir geçiyor. Hem de Konak Belediye Başkanlığı koltuğuna oturduğu günden bu yana…  Hatta Sındır’ın da, Karabağ’ın da aklının bir köşesinde Büyükşehir adaylığı olduğu söyleniyor. Onların olur da Tatı’nın olmaz mı? Belki o da düşünüyordur. Yani onların Kocaoğlu ile Kocaoğlu’nun da onlarla sorunu olması gayet normal ve de kaçınılmaz.
*
Sonuçta 20 yıl öncesinde Salı toplantıları yapan başkanlarla bugün benzer bir tavır takınan başkanların gerekçeleri aynı. Kocaoğlu’nun onlara karşı güvensizliği en başat faktör tabi ki. Kocaoğlu’nun rakip gördüğü belediye başkanlarına mesafeli duruşu da öyle…Büyükşehir’in o ilçelere götürdüğü hizmetlerdeki aksamalardan tutun, ilçelerin projelerinin Büyükşehir bürokrasisiyle verdiği sınavda.
Siyaseten parti içinde farklı kamplarda olmalarını da dikkate alırsak, çarpışma kaçınılmaz.
Saydığım başkanların tamamı Deniz Baykalcı yapıya yakın.
İzmir il kongresi sürecinde Kocaoğlu’nun desteklediği isimlerle mücadele edip kaybetti çoğu. Kocaoğlu’nun o süreçte ittifak halinde olduğu Sav ekibinin de desteğiyle ‘kimin adam kimin şalgam’ olduğunu gösterdiği (Karşıyaka, Bayraklı dışında) başkanlar, siyaseten de ayrı düştükleri Büyükşehir Belediye Başkanı’na karşı tavır almaya karar vermiş gibiler.
Önceki gün Merhum Piriştina adına yapılan Kültür Merkezi projesinin temel atma töreninde Cevat Durak’ın Kocaoğlu’na yüklendiği saatlerde diğerleri Ankara’da Kılıçdaroğlu’nun karşısındaydı. Hemen hepsi Kocaoğlu’nu şikâyet etti. Ve 20 yıl öncesinin İzmir klasiği olan Salı toplantılarının benzerinin izlerine rastlamak benim için zor olmadı.
Bu toplantılar şu anda yapılmasa da önümüzdeki süreç ona doğru gidiyor.
Söz konusu başkanların İzmir’deki hareketinin Ankara ayağı da aşağı yukarı belli…
PM Üyesi Mehmet Ali Susam…
Kendisi de potansiyel Büyükşehir adayı görünen Susam’ın ‘davalık olduğu’ Kocaoğlu’na karşı alternatif örgütlenmenin siyasi liderliğini yapması beklenebilir.
Sav ekibinin Kocaoğlu’na bayrak açmasını ya da bu yapıya entegre olmasını şu aşamada beklemiyorum. Ama Yeni CHP’ye sıcak yapmaya çalışan Kocaoğlu, eski müttefiki Sav ekibini de tam manasıyla karşısına alırsa iş Menemen’den Menderes’e, Karabağlar’a kadar uzayabilir. Selçuk, Torbalı zaten Baykalcı merkez yapıya entegre.
Abdül Batur’un burada nerede duracağını kestiremesem de Balçova ve Urla’nın yeri belli. Onlar Kocaoğlu’nu bırakmaz. Gaziemir’in de Kocaoğlu ile sorunu yok. Metin Solak’ın da hemşehrilik bağı Kocaoğlu’na karşı duruşa engel gibi…
Seferihisar’ın da açılacak cepheye kayabileceğini görüyorum. Hem potansiyel Büyükşehir adayı olması hem de Kocaoğlu ile süreç içinde yaşadığı çelişkiler Tunç Soyer’i bu cephenin kucağına itebilir. ‘Komplo teorisi bunlar kardeşim’ dediğinizi duyar gibiyim.
Ama önceki gün Cevat Durak’ın bir hafta önce Hasan Karabağ’ın basına yansıyan sözlerine bakar, Ankara seyahatinin satır aralarını doğru okursanız, kurultay sürecindeki kamplaşmayı da hesaba katarsanız böyle bir hazırlığın izlerini görürsünüz.
İlçe belediye başkanları, seçimde kendilerini sokağa indirmeyen, siyasal açıdan koltuğuna rakip gören Kocaoğlu’na karşı cephe hazırlığında olabilir. Cephe genişlerse Kocaoğlu’na zor anlar yaşatabilirler de.
Bu da kritik 2014 seçimleri öncesi (AK Parti’nin pek çok ilçeyi zapt ettiği süreçte) CHP’nin en büyük kâbusudur. Özetle CHP’nin hem Türkiye genelinde hem de İzmir ölçeğinde bir iç barışa ihtiyacı var. Hem de hemen…
Yoksa siyasal açıdan bu derinleşme ihtimali olan çatlaklar önümüzdeki kongre sürecinden itibaren CHP’yi paramparça edebilir.
Benden söylemesi…
 Not: CHP kurultay sürecine ilişkin yeni bilgiler var. İmza sayısının 600'e dayandığı, İzmir''de de 25'i bulduğu... Özellikle de yemin krizinden sonra ortaya çıkan manzaranın imza sayısını tetiklediği belirtiliyor.