GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Fatih YAPAR
YAZARLAR
17 Aralık 2011 Cumartesi

O haber ve perde arkası

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde geçirdiği gizli ameliyat hepinizin bildiği gibi günler sonra ortaya çıkmıştı. Bir anda ortadan kaybolan Başbakan’ı takip edenler aradan geçen iki günlük sürece yapılan açıklamaları tatmin edici buldular ki nerede olduğunu, ne yaptığını sorma gereği duymadılar. Daha sonra yazılı bir açıklamayla Başbakan Erdoğan’ın ameliyat olduğu, dinlenmeye çekildiği ifade edildi. Yani Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanı bağırsak ameliyatı olmuş, tedavi süreci başlamıştı. Sağlık Bakanı Recep Akdağ başta olmak üzere Başbakanlığa yakın kaynaklardan konu ile ilgili net ve açıklayıcı ifadeler gelmeyince hemen ortaya  ‘acaba kanser mi’ sorusu atıldı. Ameliyat sonrası istirahat eden Erdoğan, açıklamada belirtilen gün göreve dönmeyince iddialar ardı ardına geldi. Bu arada Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın Bursa Osmangazi AK Parti İlçe Kongresi’nde söylediği “Ben Tayyip Erdoğan’a biat etmemiş bir adamım. Ben Erbakan Hoca’ya biat etmedim, edilseydi, ona ederdim” sözleri Türkiye’deki siyasi atmosferi iyice gerdi. AK Parti’nin parçalanmaya gittiğini düşünenler, yeni lider arayışının ortaya çıktığına kanaat getirenler, partide hesaplaşmaların belirginleştiğini söyleyenler. Bu liste uzayıp gitti…
 
Başbakan’ın hastalığı, açıklamalar ve partinin içinde bulunduğu durum çerçevesinde gelişen olaylar devam ederken İzmir’in en önemli medya kuruluşları arasında yer alan, alanının en iyisi, haberleri ve yayıncılığı ile kendini kanıtlamış Türkiye’nin gündemine önemli konuları taşıyan Egedesonsöz.com’un bir çalışanı olarak,  ameliyata Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Füzün’ün katıldığı bilgisini aldım. Sır gibi saklanan ameliyata ilişkin bilgilere Füzün’ün sahip olduğunu bilmek beni öncelikle mutlu etti. Çünkü Türkiye’nin en önemli isimlerinden biri olan Erdoğan’ın ameliyatına İzmir’de bir üniversitenin rektörü katılmış ve bizzat organizasyonda aktif rol oynamıştı. Bu hem İzmir hem de Dokuz Eylül Üniversitesi gibi bilim üreten bir kurum için önemliydi.
 
Daha sonra Rektör hocayla bağlantıya geçtim ve kendisini cep telefonundan aradım. Bana 10 dakikalık bir süre ayırmasının kendisi ile görüşmem gerektiğini ifade ettim, O da bana ‘bugün program çok yoğun. İşler üst üste geldi. Son olarak programıma bakayım ve sana dönerim’ dedi. Bu arada bana konunun ne olduğunu, niye geldiğimi sormadı. Çünkü kendisiyle her İzmirli gazeteci gibi rahatlıkla görüşen, ulaşan ve soru sorabilen birisiyim. Bu konuda da her zaman tarzı ve yaklaşımı, arayana dönmesi ve telefonları bizzat kendisinin çıkması diğer rektörlere örnek olmuştur. Neyse. Rektör Füzün. Aradan 10 dakika geçmeden bana döndü ve rektörlük makamında mesai bitimine yakın saatte beklediğini söyledi. Ben de ona göre diğer işlere koyuldum. Soracağım sorular aklımdaydı ama Füzün niye randevu istediğimi bilmiyordu. Aradan bir saat geçtikten sonra Füzün’ün sekreteri aradı ve programda değişiklik olduğunu beni Balçova’daki Üniversite Hastanesi’ne beklediğini söyledi. Üstelik konuştuğumuz saat de 3 saat öne çekilmişti. Hemen atlayıp gittim. Rektör hoca ile odasında buluştuk. Hoşgeldin faslının ardından ilk sorusu ‘konu nedir” oldu. Ben de kendisine Başbakan’ın ameliyatına katıldığının bilgisini aldığımı, bunu haber yapacağımı ifade ettim. Füzün önce durakladı ve durumu anlatmak istemedi. Ben de her halükarda konuyu haber yapacağımı ayrıntıyı anlatmasa da ameliyatta bulunduğunu yazacağımı söyledim. Füzün’ün ameliyatta bulunması da bir haberdi. Ardından hocanın ağzından “Bu konu için geldiğini bilseydim. Randevu vermezdim Fatih” cümleleri döküldü. Zaten daha sonra kendisini yoğun uğraş ve gayretlerin ardından ikna ederek ameliyata dair bilgileri aldım. Bunu önce Egedesonsöz okurları daha sonra da alıntı yapan tüm medya Türkiye’ye, Dünya’ya duyurdu. Haberin niteliği, durumu, etkisi ve haberciliği tartışmayacağım. Ameliyata dair ayrıntılar gündeme gelince Rektör Füzün’ü şovmenlikle, kendini pazarlamakla, reklam yapmakla suçlayanlar oldu. Füzün’ün bilerek, ön plana çıkmak için açıklama yaptığına kanaat getirenler çoğaldı. Kimileri de gelecek rektörlük seçiminde bu konuyu koz olarak kullanacağını ifade etti. Burada meseleyi ayrıntılarıyla anlatmam, süreci açıklamamım tek nedeni var. O da Rektör hocanın kesinlikle ısmarlama açıklama yapmamasıdır. Zaten bana, eğer oraya ameliyat ile ilgili geleceğimi bilseydi randevu vermeyeceğini adım gibi biliyordum. Haberin gündeme gelmesinden sonra birçok kişi tarafından haberi yazan kişi olarak arandım, soruldum, takdir edildim. Parti kanadından, başbakana yakın isimlerden konunun ayrıntılarını soranlar oldu. Onlara da aynısını söyledim. Şimdi de söylüyorum. Rektörlük koltuğuna oturduğu günden bu yana siyasi konular ile gündeme getirilen, özel hayatı ön plana çıkartılan, bir Profesörü birileri harcamak isteyebilir. Birileri şimdiden bunu başardığını da söyleyebilir. Belki de Füzün’ün ülkenin Başbakan’ının durumu ve insani durumuyla ilgili tıbbi ve ayrıntılı bilgi verdiği gerekçesiyle “kamuoyunu aydınlatan adam” konumuna geldiğini de söyleyebilir. Son olanak şunu ifade etmek isterim ki bilim üreten bir kurumu yönetmek, Türkiye’nin alanında sayılı isimlerinde olmak kolay değil. Bir başbakanın arayıp görüş soracağı bir kişi kolay yetişmiyor.