GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Fatih YAPAR
YAZARLAR
5 Kasım 2011 Cumartesi

PETKİM planları ve Durak isyanı

Ege Bölgesi’nin en fazla tercih edilen internet gazetesi olarak gündemi belirlemeye devam ediyoruz. Kim ne derse desin, bu işe nasıl bakarsa baksın gerçekten İnternet Gazeteciliği’nin artık tanınması yasal dayanaklarının bir an önce oluşturulması gerekiyor. Üniversitelerin İletişim Fakülteleri’nde öğrencinin eline çetvel verip halen daha sayfa mizanpajı yapmayı öğretmeye çalışan tabiri caizse ‘eskimiş zihniyetleri’ de anmadan geçemeyeceğim. Bir tarafta hızla gelişen yeni haberleşme alanları ve bilgi paylaşımı, bir tarafta ise kabuğunu halen kıramayan üniversite camiası.

Bu haftanın en çok konuşulan konularının başında İzmir Büyükşehir Belediyesi ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı arasında yaşanan Petkim Planı kapışması oldu. 17 Ağustos depreminin yıldönümünde imar planları yapma, onaylama ve değiştirme yetkisini ele alarak adeta Türkiye’nin tapusunda her türlü değişikliğe gitme hakkını kazanan bakanlık İzmir’de çalışmalara başladı. İzmir medyası bu çalışmalardan biri olan Petkim Planları üzerinden başlayan karşılıklı düelloya ilk etapta sıcak bakmasa da daha sonra farklı kanallardan yola çıkarak topa girmek zorunda kaldı. Zaten haberi ortaya koyarken de bu durumun siyasi boyutunun da altını çizmiştik. Bilindiği gibi yetkileri eline alan bakanlık artık İzmir’de boş durmayacaktı ve çalışmalar başladı. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın birlikte temelini attıkları yatırım üzerinden başlayan yerel yönetim merkezi hükümet restleşmesi daha birçok alanda devam edecek. Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu her ne kadar ‘bakanlık ile aramızda uyumsuzluk yok’ dese de olaylar zaten kendini gösteriyor. Büyükşehir Belediyesi’nin imar ve planlama birimlerinden dert yanan dosyaları bekletilen yatırımcıların Ankara’da bakanlıkların kapılarını aşındırmaya çoktan başladığını da belirtmek isterim. Petkim de zaten bu tercihi kullandı. Yatırımın başında olan Socar&Turcas Grup Sirketler Baskani ve Petkim Yönetim Kurulu üyesi Kenan Yavuz bizzat işi hükümete havale ederek golü tam doksana atsa da açıklamalarında ‘ne şiş yansın ne kebap’ mantığı ile hareket etti. Bir tarafta yatırırımı savunmaya çalışırken bir taraftan da Kocaoğlu ile ters düşmeyeyim mantığı güttü.

Bakanlık koltuğuna oturduğu günden beri Türkiye’nin dikkatle izlediği Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın da İzmir’e hiç gelmeden kentin gündeminde tartışılması ayrı bir durum. Size bir önemli konudan daha bahsetmek istiyorum. Yerel yönetimler ve merkezi hükümet arasında ikinci olarak krize neden olacak konulardan birisi de kentsel dönüşüm çalışmaları. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı resmi kanalla ilçe belediyelerinden kent dönüşümü yapılacak yerlerin haritasını ve planların istemeye başladı. İlçe belediye başkanları bu konuda da zor durumda. Kimi biz Büyükşehir Belediyesi’ne gönderdik ‘ortak yapacağız’ derken kimisi de doğrudan istenileni yapıyor ve Ankara’ya planları gönderiyor. Tabi ki bunu uzun süreçte siyasi sonuçları olacak. İki tarafın, yani hükümet ve yerel yönetimlerin açıklamalarında ‘bu işin siyaseti olmaz’ gibi sözler yer alsa da aslında beslendikleri, oy potansiyeli gördükleri alan tam burası. Kentsel dönüşüm projelerinin bulunduğu yerlere bakın yoksul, alt gelir ve orta sınıf vatandaşların yaşadığı yerler olduğunu göreceksiniz. Sözün özü yapılan açıklamalarda ‘kavga yok, birlikteyiz’ mesajı verilse de çalışmalar hiç de öyle olmuyor, olmayacak. İzmir’de bu konuyu daha çok konuşacağız.
 
DURAK’IN İSYANI VE DİĞER BAŞKANLAR
Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak sonunda patladı. Daha önceki yazılarımdan birinde ‘isyan her an başlayabilir’ diye uyarmıştım. Ve beklenen oldu. Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ilçe belediye başkanlarının ayaklanmasını her ne kadar ‘suni gündem’ olarak nitelendirse de bu işin gündemden düşmeyeceği kesin. Buradan yine söylüyorum. Sayın Kocaoğlu daha önce açıkladığı uzlaşı komisyonu adı verilen içinde teknik kişilerin bulunduğu, hukukçuların da yer aldığı heyeti bir an önce toplamalıdır.Yasa çakışması olarak nitelendirdiği durumu düzeltme gayreti göstermelidir. İlçe belediye başkanlarının rafa kaldırılan tepki dolu açıklamaları her an daha da büyüyerek yayılabilir. İşin özü şudur. İlçe belediye başkanları her gün müfettiş, mali denetim altında iş yapmaya çalışıyorlar. Bütçe yeterli gelmediği noktada ilk başvura yapacakları yer de ağabey olarak gördükleri Büyükşehir Belediyesi. Birçok konuda da ağabeyden destek bekliyorlar. O yüzden ilçelere yönelik projelerin ve belediye başkanlarının taleplerinin aksatılması krize neden oluyor. Ayrıca hükümetin kentsel dönüşüm başta olmak üzere birçok alanda başlattığı yatırım atağını da yabana atamayız. İlçe belediye başkanları baskı arttıkça gelecek seçim paniği ile birlikte adeta yaşam savaşı veriyorlar. Sekiz başkan ile başlayan isyan hareketi her ne kadar kenarda dursa da geçtiğimiz günlerde Menemen, şimdi de Karşıyaka ile patlak verdi. Önlem alınmazsa ciddi problemler, büyük kavgalar hiç de uzak olmayacak.

SOLAK’IN HİÇ Mİ YARDIMI YOK
Son olarak aradan kısa zaman geçse de bir konuyu daha gündeme getirmek istiyorum. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın da katıldığı Katip Çelebi Üniversitesi’nin yeni yıl açılış törenindeydim. Dikkatimi çeken önemli konulardan birisi de üniversiteye yer veren, yolunu yapan ve alt yapısını hazırlayan Çiğli Belediye Başkanı Başkanı Metin Solak’ın bir kenara konulmasıydı. Protokolde oturan Solak’a kürsüye çıkan Vali Cahit Kıraç bir kez bile teşekkür etmedi. Sadece Prof. Dr. Galip Akkan’ın yüzeysel geçtiği teşekkür faslında nedense AK Parti’nin İzmir eski Milletvekili Taha Aksoy’a üç kez teşekkür edildi. Neden biliyor musunuz? Üniversite ile Atatürk Organize Sanayi Bölgesi arasında imzalanan işbirliği protokolüne katkı koyduğu için. Sadece bir kağıttan ibaret protokole ön ayak olan ile fiziki binalar için çalışan, yer tahsis eden, yatırım yapan başka birinin aynı kefeye bile konulmaması gerçekten garip.