GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
19 Ocak 2010 Salı

Miting tartışmaları ve Bakan’’ı kim zehirledi (2)

Yeni polemiğimiz belli oldu. Sarıgül’’ün CHP’’nin kalesinde yaptığı meydan şov’…
Bornova Meydanı’’nı şu veya bu şekilde dolduran Sarıgül, anlaşılan o ki, CHP’’lileri fena korkutmuş. Korku paçayı sarınca da klasik çamur siyaseti kendini göstermeye başladı tabi ki.’¶ Yok, efendim, taşıma suyla değirmen mi dönermiş, bindirilmiş kıtalarmış, yandaş parti imiş, falan filan’…
CHP İzmir İl Başkanı Rıfat Nalbantoğlu’’nun açıklamaları böyle’… AKP cephesinde Ömür Kabak, Sarıgül mitingini ’‘teğet’’ geçiyor. Ve de anlıyoruz ki Kabak son derece demokrat bir siyasetçiymiş’… Sarıgül’’ün çıkışını demokrasilerde ’‘normal’’ kabul ediyor AKP’’nin daha birkaç gün önce 18 seçilmiş il başkanını ’‘istifa oyunu’’ ile görevden alan İl Başkanı’…
Göz yaşartan demokratlık, Kabak’’ın her yanından akıyor. Tabi ki Sarıgül’’ün CHP’’nin kalesinde yaptığı miting, AKP’’li Ömür Kabak’’ın canını yakmıyor. Sarıgül’’ün İzmir’’de CHP’’yi böleceğini, aradan da AKP’’nin sıyrılacağını çok iyi biliyor Ömür Kabak.
Haklı olarak da Sarıgül hareketini içten içe destekler nitelikte açıklamalar yapıyor tabi ki. Peki, Sarıgül aynı mitingi AKP’’nin kalesi İstanbul’’da, ardından Erzurum, Konya hatta Ankara’’da da yaparsa?
İşte o zaman Sarıgül hareketi Kabak’’ın mensup olduğu partinin de canını yakabilir. Eğer Sarıgül’’ün TDH’’sı bir gün partileşip barajı geçecekse CHP’’den aldığı kadar AKP’’den aldığı oylarla bunu yapacak.
CHP’’nin olmadığı Güneydoğu ve Doğu’’dan, AKP’’nin kalesine dönüşen Karadeniz’’den, İstanbul’’dan ve de Ankara’’dan’…
Tabi ki Sarıgül’’ün sosyal demokrat kimliği İzmir, Antalya, Trakya gibi CHP’’nin kalelerinde solu bölen olarak görülecek, bu yönüyle de eleştirilecektir.
Ancak Sarıgül sadece solu bölen mi olacak yoksa solu iktidara taşıyan mı? İktidara taşırsa bölenliği kolay unutulur.
Gelelim miting tartışmalarına’…
Henüz partileşmemiş, teşkilatlarında birkaç eski tüfeği saymazsak siyasetçi bile olmayan, yerel yönetim desteği (Şişli Belediyesi dışında) bulunmayan, kamu desteği hiç olmayan bir siyasi hareketten söz ediyoruz. Hareketten yani dernekten’…
’‘Sarıgül gönüllüleri’’ olarak ta niteleyebileceğimiz bu hareketin taşıma suyla da olsa değirmeni döndürmesi, İzmir gibi CHP’’nin kalesinde binlerce kişiyle meydanı tıka basa doldurması takdire şayan’…
Kimse özellikle de CHP’’liler kızmasın, alınmasın, darılmasın’…
CHP’’nin İzmir’’de yaptığı son mitingi hatırlayan var mı?
Ben hatırlıyorum.
Gündoğdu Meydanı'nda 2009'da yaptığı miting... Ama 2007 Cumhuriyet Mitingi ile kıyas bile götürmeyecek oranda kalabalıkla...
Cumhurbaşkanlığı krizi sonrası oluşan konjonktürde Tuncay Özkan ve arkadaşlarının ateşlediği, İşçi Partisi’’nden, ÖDP’’ye hatta DSP’’ye kadar neredeyse tüm parti ve sivil toplum örgütlerinin destek verdiği, İzmir halkının yüreğini koyduğu Mayıs 2007 Cumhuriyet Mitingi’’ni sahiplendi uzun süre...
Ve resmi rakamlara göre 1,5 milyon kişinin katıldığı bu mitingden sonra İzmir’’de miting yapmaya korktu, çekindi belki de uzun süre.
Baykal’’ın haklı olduğu birkaç nokta yapacağı mitinglerin Cumhuriyet Mitingi ile kıyaslanma ihtimaliydi’… Ki aynı meydanda iki kez miting yapan Başbakan Erdoğan, İzmir’’de bu kıyasa yenik düşmüştür. Ve Baykal, 1,5 milyon kişinin katıldığı mitingden birkaç ay sonra yapılan 22 Temmuz seçimlerinde sadece 700 bin civarında oy alarak, İzmir’’de yüzde 35’’te kalmış, bu tablo da aslında mitingin CHP’’nin değil, demokrat ruhlu İzmir halkının olduğunu kanıtlamıştır. Miting çağının kapandığını, iletişim çağında meydanların zoraki olarak taşıma yöntemiyle şişirildiğini biliyoruz. Eskiler, ’‘Yiğit Meydan’’da belli olur’’ derken aslında pehlivanlara gönderme yapıyordu. Bu sözün gereği olarak eski tüfek siyasetçilerimiz meydan meydan dolaştı yıllarca. Demirel, Ecevit, Özal hatta Erdoğan gibi liderler gerçekten de ’‘meydanda belli’’ oldu.
Ancak iletişim çağında insanları meydanlara çekmek zorlaşıyordu. Bindirilmiş kıtalar, yemekli hatta yevmiyeli mitingler dönemine giriliyor, liderler meydanları doldurmak için neredeyse alanda teşkilat yoklaması yapmak zorunda kalıyordu. Partili belediye çalışanları hatta iktidardaysa liderin partisi memurlara bile meydana inmek zorunlu hale getiriliyordu. Kimi AKP mitinglerine memurların katıldığı gözlenirken, CHP toplantılarında belediye işçileri, en ön safta meydanı ateşleyen grup olarak öne çıkıyordu.
Eskilerde liderine özlem duyan, siyasetin ideolojik temelde yapıldığı, solcunun sağcıya, sağcının solcuya nispet yapmak için alana indiği kitleler, artık kapılarının önüne dayanan otobüslere bile binmek istemiyor’… Çünkü artık ideolojik duvarlar yıkılmış, liderler, söylemler vaatler birbirinin fotokopisi olmaya başlamıştı.
Çünkü artık iletişim çağı başlamış, liderlerin programları, dakika dakika, radyo, televizyon, gazete, internet hatta 3 G’’li cep telefonlarından izlenebilir hale gelmişti. Bu da lidere olan merakı, özlemi, hasreti ortadan kaldırıyor, insanlar meydana inmek yerine mitingi nasıl olsa verecek olan televizyonların karşısına kurulup, çayını kahvesini yudumlayarak dinlemeyi yeğliyordu.
Bornova’’daki Sarıgül mitinginin 18 ayrı kanaldan canlı verildiğini de ekleyelim’…
Tüm bu zorluklar geçmişte insanların koşarak, yürüyerek, gönülden katıldıkları mitingleri son derece maliyetli organizasyonlara dönüştürüyordu.
AKP’’nin 2007 ve 2009’’da Gündoğdu Meydanı mitinglerinin faturası 1 milyon TL’’ye yakındı. İnanıyorum ki, Sarıgül’’ün Bornova mitingi de ağır bir maliyet gerektirmiştir.
Tabi ki bu ağır maliyete mitingin siyasi getirisi nedeniyle katlanılacaktır.
Bornova’’nın eksileriyle konuştum. ’“1977’’de Ecevit’’ten sonra böyle bir kalabalık görmedik’” dediler.
Bahsettikleri sadece kalabalık değildi’… Coşkuydu, gözlere yansıyan ışıltıydı, heyecandı aynı zamanda. Bunu söyleyenler arasında CHP’’nin kurucuları da vardı, çok eskileri de’…
Sadece kalabalık mıydı Ecevit’’le Sarıgül’’ü Bornova’’da buluşturan’… Kesinlikle hayır’… Uçurulan güvercinler’… Ecevit’’in AK güvercinini sarıya boyayan Mustafa Sarıgül, saflığın, temizliğin, barışın simgesi güvercinin doğallığını bozmakla suçlandı. Belki de Karaoğlan’’ın AK güvercinine leke sürülmüştü eskilerin tabiriyle’…
 
Ve CHP’’nin Konak kongresi’…
Bakan’’ı kim zehirledi? yazısından sonra çok sayıda Konaklı arayıp, ’“Ben yapmadım’” dedi. Kongrede bile bile lades diyen ya da dedirtilen, kaybedenler listesine adı yazdırılan Belediye Başkanı Dr. Hakan Tartan’’ı siyaseten hataya zorlayan, gereksiz yere prestij kaybettiren suçluya yönelik araştırmayı derinleştirdim.
Son ana kadar ’‘tarafsız’’ kalan ama gönlünün YTP’’den arkadaşı Aytekin Tunus’’ta olduğu bilinen Tartan’’ın seçime üç gün kala saf değiştirip farklı kaybeden Zeki Günen’’in yanına geçmesi, siyasette zehirlenme vakası olarak tartışılmaya başlandı. Bana ulaşıp, ’“Ben zehirlemedim’” diyenlerden yola çıkarak yaptığım araştırmada üç potansiyel suçluya ulaştım. Birincisi CHP Lideri Deniz Baykal’… Tartan’’ı Günen’’in yanında olmaya bizzat zorladığı iddia ediliyor Baykal’’ın.
İkincisi Tartan’’ın Siyasi Başkan Yardımcısı Cumhur Şenolsun’… Siyasi başkan yardımcısı olması nedeniyle böyle bir yorum yapılsa da siyaset kurdu Tartan’’ın sadece Şenolsun’’un ipiyle kuyuya inmeyeceği düşünülüyor. Ben de öyle düşünüyorum.
Sonuncusu, kaybeden tarafta yer alan bir partili gazeteci’… Son dönemde Tartan’’la ilişkilerini geliştiren ve aynı safta yer alan Kemal Karataş ve Susam’’la dostluk ilişkisi bilinen delege gazetecinin de Tartan’’ı etkilemiş olabileceği söyleniyor.
Peki, sadece Dr. sıfatlı eski bakanın, mevcut başkanın siyaseten  zehirlenmesi miydi Konak’’ta tartışılan’…
Kesinlikle Hayır’… Karabağlar Belediye Başkanı Sıtkı Kürüm’’ün, Selahattin Akçiçek Kültür Merkezi’’nin bir odasında aralarında çok sayıda Konak Belediyesi çalışanının da bulunduğu delegeden karşı oy pusulasını toplaması da tartışılıyor.
Bu durum, Kürüm’’ün deplasmanda Tartan’’ın kalesine attığı gol olarak siyasi literatüre geçmiş durumda’… Kaybeden safın önemli bir üyesi tarafından aktarıldı bu bilgi’…
Hayatta en pahalı şeyin ’‘tecrübe’’ olduğu söylenir. Tartan’’ın bu kongreden gereken dersi çıkardığına inanıyorum. Dahası umuyorum’…
Tabi ki ’‘Galip sayılır bu yolda mağlup olanlar’’ diye de bir şey var.
Eğer Tartan’’ı zehirleyen bizzat Baykal ise bu söz geçerli. Tartan, mağlup olduğu kongrenin kazananı olabilir’… Tabi ki Baykal 5 yıl sonraki sürecin belirleyeni olarak kalırsa’…