Covid-19 yoğunluklu pandemik günlerdi.
Bir elips masa, 4 m. uzunluğunda…
Masanın bir başında Putin, diğer başında Macron… Geçtiğimiz Şubat ayında, Rusya-Ukrayna krizini, baş başa görüşmedeler…
Jean-Robert Jouanny 2015’lerde, ‘Putin Ne İstiyor’ kitabında diyordu ki…
“Son derece plastik… Bu da mevkidaşlarının onu etkilemesini engelliyor.” Doğru saptama. Daha da kimler devreye girmedi ki… Sonucu ne oldu? Dediğim dedik… çaldığım düdük oldu!
Rasputin şarkısı eşliğinde bir Putin, salına salına bir yürüyüş… Gorbaçov’a göre, “Tanrıdan başka herkesten üstün” gördüğü şahsına hayran… Bir süper kahraman!
John Keane diyorki…
Bu yeni despotizmler, yaşamayı tebaasının müsaade etmesine borçlular. Bunu sağlamak için de akıllı yöntemler bulurlar ;
Tepeden inme kayırmacılıklar. Kaptı kaçtıya dönen özelleştirmeler… Adaletsizliğe tanık olduklarında, gözlerini ve kulaklarını kapatma isteğine kapılmalar. Gönüllü kulluk sistemi yaratmalar…
Masalarındaki demokrasi de, sadece algı yaratmaya yönelik bir “hayalet demokrasi”.
Hepsi de aynı. ‘Sol’ taraflarını marangoza aldırmışlar, aynı tornadan… çıkmışlar gibi!
***
Demokratik seçimlerle, iktidarları yenen, yenmek için de kurulan… gerçek demokrasi masaları da var dünyada : Bizdeki 6’lı masa!
5.toplantısında, Genel Başkanların imzası altında, 10 maddelik bir bildiri de yayınlandı. Ümit etmeden, ümitsizliğe de düşmeden…
Kimi bölümlerinde net vurgular ;
*Tercihin… bir kez daha enflasyonla ve işsizlikle mücadeleden, çiftçinin, memurun
ve emeklilerin dertlerinden değil, yandaş müteahhitlerden ve faiz lobilerinden yana yapıldığı…
*Kurallı bir ekonominin güvencesi olarak, yüksek enflasyon ve işsizliği bitirmek…
Çiftçiyi, emekçiyi, sanayiciyi, esnafı, memuru ve emekliyi refaha kavuşturmak ; milletin hiç bir ferdini açlık sınırının altında bir asgari ücrete mahkum ettirmemek…
Bildiri, özellikle geleceğimiz olan gençlerimizi, temel özne alarak, devam ediyordu…
Cumhurbaşkanı adayıyla ilgili olarak da…
*Bir kez daha ilan ediyoruz ki ; Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanı, güçlendirilmiş parlamenter sistemden yana olan, demokrasi aşıklarının adayı olacaktır…
Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, bu tarife
çok uyuyor… Bilgisi, birikimi, çalışkanlığı,
Devlet deneyimi ve güvenirliliği ile bu işi…
En iyi yapabileceklerin başında… Geliyor!
***
Gelelim bir de İzmir Masasına…
Parti içinde bile, Genel Başkanın adaylığına çelme takmaya çalışanlar yok mu ki ?
Armudun sapı, üzümün çöpü diyenler!
Azimet Gürbüz…
İzmir siyasetini yakından da izleyen, dobra
bir arkadaşımızdır. Sayfasında yaklaşığıyla yazıyor ki ; İzmir CHP İl örgütü ve İl başkanlığı için, tahmine dayalı büyük bir telaş var.
Bu telaş da, 2018 yılında Genel Başkanı düşürmek için imza toplayanlarda…
Gerçekten de… Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra… Yenilgiyi hemen de hazmedip tatile çıkanın ; Selimiye’deki yatına, yana yakıla koşturan… İzmir örgütünün bir zamanlar astığı astık, kestiği kestik çok üst düzey partilileri vardı. Aday da ettiler… imzaya da koşturdular!
Şimdi de yeniden ayaktalar…
İzmir’i, İl olarak gölgelerine almanın peşindeler. Bilmiyorlar ki, gölgenin ömrü güneş batıncaya kadardır… Parti zar zor da olsa, kendini kurtarmışken, bunlara yine… teslim mi olur ki!
Necati Yıldız’da…
Duyarlı ve parti tarihini içselleştirmiş, köklü bir partili…. O da sayfasında yaklaşığıyla diyorki ; Kimilerinin ; bir mirasyedi gibi kişisel ikballeri için, Parti markasını kullananlara karşı, cılız tepkilere bile, tahammülleri yok…
Hele de,
O “Eskiler” ki… Partinin Hancısı ve yancısı !
İyi Bayramlar…