GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
13 Ocak 2012 Cuma

Kocaoğlu-Susam barışı ve iddianame üzerine…

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nu ‘çete lideri’ ilan etmesi beklenen iddianamede kritik ve önemli bir gelişme yaşandı.
Özel Yetkili Savcı Birol Çengil’in hazırladığı iddianameyi teslim ettiği 8. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Güngör Tosunoğlu, emekliye ayrıldı. Yani mahkeme başkanı dosyadan çekildi. Bir anda çalkalanan adliye kulislerinde hâkimin, pek çok açıdan siyasallaştığı eleştirileri alan operasyon dosyasına tepki göstererek ayrıldığı iddiası ilk sırada yer aldı. Eğer adliye kulislerine yansıyan bu bilgi doğruysa kamuoyunun pek çok yönüyle tartıştığı iddianameye ilişkin yeni bir tartışma başlayabilir. Mahkeme Başkanı’nın bile arkasında duramadığı bir dosyanın bundan sonraki seyri ilginç yorumlara yol açabilir yani. Hakim Tosunoğlu’nun emekliliğini 3-4 ay kadar istediği ancak tam da bu kritik dosyanın görüşüldüğü sırada ‘yıllık izne’ ayrılıp, dönüşte de resmen emekli olmak üzere mahkeme başkanlığından ayrıldığı belirtiliyor. Emeklilik dilekçesi vererek dosyadan çekilen mahkeme başkanının dosyaya ilişkin kararını vererek ayrılma ihtimali uygulamaya göre bulunmuyor.
Çünkü dosyaya ilişkin karar, mahkeme heyetinin tamamının bulunduğu bir duruşmada verilebiliyor. Mahkeme başkanı emekli olduğuna göre bu duruşmada bulunmayacak demektir.
*
Mahkeme Başkanı Tosunoğlu’nu tanıyanlarla görüştüm. Kendisini ‘demokrat kimlikli’ olarak tanıdıklarını ama hakim olarak bu dosyaya tavır alma ihtimalinin düşük olduğunu söylüyorlar.
Kim ne derse desin Mahkeme Başkanı Tosunoğlu’nun içine sinmeyen bir dosyadan el çekme ihtimali bana daha yüksek geliyor. Yanılabilirim tabi ki… Yargıyı, yargının işleyiş biçimini bilmediğimden değil son dönemde imza atılan kararları anlamakta ve algılamakta zorlandığımdan…
İddianame meselesine gelince… Yine bu konunun erbaplarıyla yaptığım görüşmelerde bu iddianamenin reddedilme gibi bir ihtimalinin olmadığı söylendi. Hatta biri, ‘Yüzde binbeşyüz kabul edilecek’ dedi ve ekledi: Çünkü iddianame dediğin şey aslında polis fezlekesidir. Polis fezlekeyi yazar. Savcı başlığı değiştirip, altındaki emniyet imzasının yerine imzasını atar. Polisten bu şekilde bir fezleke geldiğine göre bu iddianamenin reddedilme gibi ihtimali olmaz’
Bir soru daha: Peki, şu ana kadar sorulan sorulara ve verilen yanıtlara baktığımızda iddianamenin içinin boş olduğu görülüyor. O halde yargı neden belki de bir süre sonra beraatla sonuçlanacak bir davanın peşinden gidiyor olabilir?
Yanıt: Bu dava en az 3 yıl sürer. Yani 2014’e kadar bitmez. Bilmem anlatabiliyor muyum?
İki soruda yüzlerce sayfalık yanıt almıştım. Aslında soruyu sorarken yanıtları da biliyordum.
*
Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu için bugün önemli bir gün…
İddianamenin önümüzdeki haftaya kalmasıyla en azından hafta sonu rahat bir nefes alacak olan Kocaoğlu bugün çok önemli bir olaya daha imza atıyor.
Genel seçimden iki gün önce kameralar önünde bağırıp/çağırdığı CHP Milletvekili Mehmet Ali Susam’la olan kavgasına kendi eliyle son veriyor Aziz Başkan.   
Hem de bu akşam… İzmir için önemli bu barış ortamını hazırlayan ise bir grup gazeteci…
Ortamı hazırlayanlar bu önemli ana tanıklık da edecek.  
Barış yemeği için bir otel seçildi. Akşam saatlerinde gazete yöneticileri ve yazarlar huzurunda yenecek yemeğin öncesinde el sıkışılacak.
Bu önemli gelişmenin ardından da CHP PM Üyesi Susam, Kocaoğlu aleyhine açtığı 20 bin TL’lik manevi tazminat davasından vazgeçecek. Seçim öncesi CHP’ye Türkiye genelinde zor anlar yaşatan bu kavga, sonrasında karşılıklı açıklamalarla sürmüş, kronik bir hal almıştı.
Susam, özür beklediğini açıklamış, aksi takdirde yargı yoluna başvuracağını söylemiş, hatta olayı Kılıçdaroğlu’na kadar götürüp, Kocaoğlu hakkında disiplin dosyası hazırlanmasını talep etmişti. Kocaoğlu ise katıldığı bir canlı yayında nahoş olay nedeniyle CHP örgütlerinden, İzmir kamuoyundan özür dilediğini ama Susam’dan özür dilemeyeceğini açıklamıştı. Ulusal medyada ‘Adam mısın?’ kavgası olarak manşetlere çıkan bu kavga, bu gün itibariyle yani yaklaşık 9 ay sonra tatlıya bağlandı.
Karşılıklı açıklamalarla arapsaçına dönen davanın bir anda tatlıya bağlanması kuşkusuz hem Başkan Kocaoğlu için hem de Milletvekili Susam için önemli.
Susam, uğradığı haksızlık sonunda hak ettiği özre kavuşurken Kocaoğlu da yaptığı hatayı görme, düzeltme şansına sahip oldu. Emeği geçenleri kutlamak gerekiyor.
Susam’ın ‘Keşke hiç vekil olmasaydım da bu olayı yaşamasaydım’ dediğini ve günlerce bu olayın etkisinden çıkamadığını biliyorum çünkü.
Susam da Kocaoğlu da bu kent için önemli isimler. Bu kent için olduğu kadar birbirleri için de önemliler. Her şeyden önce CHP çatısı altında birlikte siyaset yapıyorlar.
Pek çok toplantıda karşılaşmak, aynı yolu yürümek zorundalar.
Ayrıca Susam CHP Milletvekili olduğu kadar İzmir Esnaf Örgütü’nün de onursal başkanı… Kent genelinde önemli bir güç yani… 10 Haziran’da patlak veren bu kavga Kocaoğlu’nu sadece Susam’la değil aynı zamanda esnaf teşkilatıyla da karşı karşıya getirdi. Ve bu barış, Aziz Başkan’a kaybettiği esnaf desteğini getirebilir.
Gerçi çok meşhur bir hikâye var bilirsiniz.
Ağa ve marabanın hikâyesi… ‘İyi de biz bu b..ku neden yedik?’ diye biten o hikaye…
Ama yine de kentin kritik süreçlerden geçtiği şu dönemde bu barışı anlamlı buluyor ve devamını diliyorum. Özellikle de Kocaoğlu’ndan beklediğim adımlar var.
Susam’la kavgayı nasıl tatlıya bağladıysa önceliği Kordon esnafına vermek şartıyla kavgalı olduğu herkesle barışmalıdır İzmir’in başkanı…
Yıllarca sürtüştüğü, davalık olduğu Ekrem Demirtaş’la bugün nasıl omuz omuza verdiyse, 10 ay önce kameralar önünde kavga ettiği Susam’la nasıl el sıkıştıysa İzmir’in simgesi Kordon esnafıyla da masaya oturmalı ve barışmalıdır Kocaoğlu. Gerekirse kendisine hakaret edenlere özür diletmeli ama mutlak suretle Kordon barışını sağlamalıdır. Kentin simgesi 1. Kordon esnafıyla basit bir tente meselesi yüzünden kavga etmek ya da öyle görüntü vermek İzmir’in başkanına yakışmıyor çünkü.
Altı üstü 70 santimlik bir tente. Koskoca Büyükşehir Başkanı bu meseleyi hem aşar hem de çözer. Alır karşısına esnafı…
‘Sizin dediğiniz de olmaz benim dediğim de Tacettin Bayır’ın dediği de… Ama orta yol budur’ der ve çıkar işin içinden…
Birinci Kordon gerginliği de sona erer.
Kordon esnafı da ihtiyacı olan anda karşısında değil yanında olur.
Başkanlık reisliktir.
Reislikse biraz babalıktır.
Evlatlar hata yapar, baba önce kızsa da sonra affeder!
Bu kentin başkanı, bu kentin şehrul emini olmak istiyorsa, arkasında kızgın/kırgın bırakmamalıdır.