GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
6 Ocak 2012 Cuma

Adalet, vicdan ve tüzük!

Tarihi tutuklama başlığıyla verildi haberler.
Belki de sırf ‘tarihe geçmesi’ için tutuklanmıştı Başbuğ!
TSK’nın başı, emekliye ayrıldıktan 1,5 yıl sonra, ‘örgüt kurmakla’ suçlanıyor.
Mahkemede yaptığı savunmada, ‘Neden görevdeyken suçlamadınız. Terör örgütü kurmak ve yönetmek bir yana bu suçlamanın yapılması bile onuruma dokunur. AK Partililer beni iki kez terfi ve tayin ettirdiler. Onlarla da çok uyumlu çalıştık’ dedi ama yine de kurtulamadı.
Taraf Yazarı Mehmet Baransu, 2010’daki kitabında yazmıştı Başbuğ’un mahkemeye çıkıp, hesap vereceğini! Dün Twitter’den duyurdu bu başarısını…
Yani Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan da değil taa önceki Perşembe’den belliydi.
Orgeneral Başbuğ’u tanımam…
Albay Dursun Çiçek’in tutuklanması sırasında ‘İnternet Andıcı’ belgesine ‘kağıt parçası’ demiş, muhtelif yerlerde toprak altından çıkarılan lav silahına da ‘boru’ demişti.
Genelkurmay ikinci başkanlığı sırasında çok sert ve disiplinli bir subay olduğu hatta darbe bile yapabileceği yorumları yapılıyordu hakkında.
Sonrasında ise daha çok yandaş medyada ‘Yumuşak başlı, sivil otoriteyle uyumlu’ olarak tanımlansa da TSK’ya yönelik sistematik planın ilerleyişi aşamasında işler değişti.
Özellikle cemaatin işin içine girmesi, medya organları üzerinden işi TSK ile hesaplaşmaya kadar götürmesi Başbuğ’u da hedef tahtasının tam ortasına koymaya yetiyordu.
Türkiye tarihinde bir ilk olarak yorumlanan şey bir genelkurmay başkanının sivil mahkeme tarafından tutuklanmasıydı. Sivil mahkeme yani sivil idare…
Atatürk kurumuna Atatürk’e hakaret eden birini atayan Cumhurbaşkanı Gül, Başbuğ’un tutuklanması konusunda, ‘Hukuk düzeni içinde bir yargılamaya şahit oluyoruz. Hukuk önünde herkes eşittir’ dedi.
Ağzından çıkanlara kendisinin bile inanmadığı her halinden belliydi.
Geçmişte hukukun sopası Milli Görüşçülere dokunduğu zaman ortalığı ayağa kaldıran, yapılanları zulüm olarak niteleyenlerin bugün hukuk düzeninden, yargı bağımsızlığından dem vuruyor olması belki hafızası 17 günlük ahali için bir anlam ifade etse de meseleye ‘adalet’ penceresinden bakan vicdan sahipleri için etmiyor.
Dedim ya İlker Başbuğ’u tanımam… Dahası kamuoyu hiçbir askeri uzun boylu tanımaz, bilmez.
Belki de isnat edilen tüm bu suçları işlemiş, hükümeti, TBMM’yi ortadan kaldırmaya teşebbüs etmiştir. Kurulduğu iddia edilen internet sitelerini ne gibi yayınları olmuş, kaç kişi tıklamış bilmiyorum. Ama bildiğim şu…
Yargının özellikle malum davalarda taraflı davrandığı konusundaki toplumsal kanaat güçleniyor. Geçmişte Yassıada’da kurulan ve Başbakan Menderes ile bakanlarını asan mahkeme ne kadar taraflı bulunuyorsa…
Bugün Ergenekon, Balyoz, Odatv ve İnternet Andıcı gibi davalara bakan mahkemeler o kadar taraflı bulunuyor. İstenirse sokağa çıkılır ve AKP’lisinden CHP’lisine kadar herkese sorulur. İzmir’de yapılan bir ankette AKP’liler bile yargıyı siyasal ve taraflı buluyordu.
Dün Yassıada’da askerin kurduğu mahkeme neyse bugünün Silivri Mahkemeleri de aşağı yukarı aynı kefeye konuluyor.
Yargılanacak kişilerin listesi cemaat/tarikat süzgecinden geçip yandaş kalemlere servis ediliyor önce. Ardından bazı dizi filmlerden ince mesajlar veriliyor. (Kurtlar Vadisi, Şubat Soğuğu)
Ve ardından harekete geçiliyor. Yoksa Taraf Gazetesi’nin o malum yazarı nereden bilirdi İlker Başbuğ’un mahkemeye hesap vereceğini? Hem de daha görevinin başındayken..
Hep söyledik, yine söylüyoruz.
Vicdanlarda karşılık bulmayan adalet, adalet değildir.
Belki o gün için hukuksal bir geçerliliği olur alınan kararların. Ama bir gün mutlaka devran döner. Menderes’i idama mahkum edenleri bugün nasıl hayırla yad ediyorsak Türk Ordusu’nun şerefli subaylarını ‘şerefsizlikle’ mahkum edenler de bir gün mutlaka layık oldukları şekilde yad edileceklerdir.
Dedik ya ‘Bu karar belki de sırf tarihe geçsin diye’ verilmiş olabilir. Tarihe geçsin ki bundan sonraki askerler, sivilin odasına ‘topuk selamıyla’ girsin!
Evet, asker siyasete burnunu fazlaca sokmuştur son yarım asırda. Hatta sadece burnunu değil postalını da.. Ama bunun disipline edilmesi adına bu kadar da yapılmaz. Bugün ordunun rütbeli 5 komutanından 1’i Silivri’de…
Bu kadarı da fazla… Siyaset kokan, intikam kokan bu davada ne kadar yatacaklar belli değil.
*
Bazen avaz avaz bağırıp çığlık atasım geliyor.
Ben artık Türkiye’yi yani güzel ülkemi tanıyamıyorum.
Bir süre sorunu da olsa, demokrasi penceresinden daha çok ışık alıyordu bu ülke.
Ne oldu, nasıl oldu da bu noktaya geldik?
Nedir bu kin, nefret ve hesaplaşma iklimi…
Doymak bilmez intikam hırsı…
Ömrümüz kan davalarının gölgesinde mi geçecek?
Neden, neden, neden…
Bugün yapılanlar 28 Şubat’ın intikamı… Ya yarın, öbür gün yapılacaklar?
Onlar da bugünle hesaplaşmaya girmeyecek mi?
Son yarım asrımız böyle geçmedi mi?
Bir arpa boyu yol kat edememizin tek nedeni değil mi bir türlü üstesinden gelemediğimiz nefretimiz, düşmanlığımız, intikam hırsımız, kin duygumuz…
*
Neyse… Umarım bir an önce iklim değişir…
De nefes alırız biraz. Özgürce çekeriz ciğerlerimize…
*
Ve CHP’de beklenen oldu. Kılıçdaroğlu’nun defalarca söz verdiği halde son PM toplantısında reddettiği/reddettirdiği ‘Tüzük Kurultayı’ talebi için parti içi muhalefet düğmeye bastı.
Bugün Ankara’da bin kişilik bir toplantı düzenleyen muhalefet tüzük kurultayı için 256 imzanın yeterli olduğunu açıklayarak, 9 Ocak Pazartesi günü süreci resmen başlatacaklarını duyurdu.
Fazla süreceğini sanmıyorum. 256 imzaya birkaç günde ulaşacaklardır. Kılıçdaroğlu’nu parti içi diktatöre dönüştüren Baykal tüzüğü, ne gariptir ki yine Baykal ve arkadaşları tarafından elinden alınacak. Sonra…
Tüzükteki en önemli madde seçimli kurultay…
Şu anda delegenin yüzde 51’nin oyu gerekiyor seçimli kurultay için.
Değişiklikten sonra eskiye dönebilir.
Dönerse CHP olağan kurultay sürecinden çıkıp yeniden olağanüstü kurultay sürecine girebilir.
İşte o vakit, 2 yıla yakın genel başkanlığında gereğinden fazla yıpranan Kılıçdaroğlu’nun işi zorlaşır.
Eski yapının hakim olduğu delegasyon Kılıçdaroğlu’nu görevden alabilir.
Not: Büyükşehir operasyonunda iddianamenin hazırlanması önemli bir gelişme... Küçük de olsa iddianamenin kabul edilmeme ihtimali var. Kabul edilse bile artık davalar görülecek, sürecin üzerindeki düğüm çözülecek.