Kendine özgü efsunlu yanları olan şehirlerimizden biri Kastamonu… Geçen hafta sonu bu şehre gidişimin nedeni Slow Food hareketinin dünyadaki 94’üncü, ülkemizdeki 4’üncü “yeryüzü pazarının” açılışıydı.
Arada yazıyoruz, “Gastronomi turizmi” yakalayabilirseniz sihirli değnek. Öyle UNESCO şehri olmakla da ilgisi yok. Dünyanın en önemli gastronomi şehirleri San Sebastian, Lyon, Kopenhag… Bunların hangisi UNESCO bir şeysi?
Gastronomi turizmi yerel kültürü, gelenekleri ve yerel değerleri keşfetmek isteyenler için fırsat sunma sanatı.
Bir kentin yerel yemek tarifleri, geleneksel yemekleri yöresel tatları gastronomi turistlerinin ilgisini her zaman çeker. Çünkü geleneksel yemekler, bölgenin tarihini, coğrafi özelliklerini ve kültürel mirasını yansıtır. Bir bölgeye özgü tarım ürünleri, gastronomi turizminde büyük bir rol oynar. Mesela Urla son zamanda ürettiği şaraplar ile öne çıktı. Bu bir tarım başarısıdır.
Ve yerel pazarlar… bir bölgenin yerel değerlerini keşfetmek ve yerel ürünleri deneyimlemek için harika yerlerdir. Gastronomi turistleri, yerel pazarlarda gezinerek, yerel üreticilerden taze ve yerel ürünler satın alabilir ve bölgenin yerel lezzetlerini tatma şansı bulabilir.
İşte Slow Food bunun farkına vardı ve “Yeryüzü Pazarları” ağı oluşturdu. Yiyecekleri mevsiminde tüketmek, yerli tohum kullanmak, insan sağlığına zararlı her türlü tarım ilaçlarının kullanımından kaçınmak gibi kuralların olduğu “yeryüzü pazarlarının” sayısının ülkemizde çok daha fazla olması gerek.
.jpg)
Bunun için de kararlı bir şekilde emek vermek gerek. Kastamonu Slow Food liderimiz Gülsen Kırbaş ile Yeryüzü Pazarı liderimiz Nazan Himmetoğlu ile elele veren gönüllüler gerçekten çok zor koşullarda bu pazarı açmayı başardılar. Emek veren herkesi tebrik ettim tek tek. Buradan da kutluyorum. Değerli Slow Food Chef Alliance üyesi kardeşim Melih İçigen ile beraber tüm stantları dolaştık harika ürünler hakkında bilgi aldık.
Liderimiz Gülsen Kırbaş’ın açılış konuşmasında dile getirdiği gibi Slow Food gönüllüleri iyi, temiz ve adil gıdanın peşindedirler. Temiz, ilaçsız, hormonsuz, GDO’suz, temiz tarım ve bu tarım ürünleri ile üretilen sağlıklı gıdalar çocuklarımızın, torunlarımızın geleceğidir.
Gülsen Hanım şu bilgileri verdi: “Yeryüzü Pazarımızda şu anda 20 Kastamonulu üreticimiz bulunuyor. Bunlar merkezden veya yakın mesafedeki ilçe ve köylerden, kendi ürettikleri tarımsal ürünleri veya bunlardan elde ettikleri işlenmiş ürünleri pazara getiriyor. Ürünleri özellikle ilaçsız tarım açısından denetliyoruz. Biyoçeşitliliği korumak, yerel tohumları korumak, temiz ürünleri insanlara sunmak, yerel mutfak geleneklerimizi korumak ve sürdürülebilir bir pazar yeri var etmek başlıca hedeflerimiz. Bizim buradaki amacımız bir ticari pazar olmaktan çok bir eğitim alanı olmak. Biz çiftçileri, köylüleri, tarımla ve birinci elden gıda üretimi ile uğraşan insanları temiz üretim yapma konusunda eğitmek, onlarda farkındalık oluşturma amacını güdüyoruz. Pazarımız devam ettiği sürece de bu konularda gerek Pazar yerinde gerekse kırsalda eğitimler vereceğiz”
Ne güzel değil mi?