GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
29 Haziran 2011 Çarşamba

“İstikrar” dedikleri buymuş!..

12 Haziran’da, her iki seçmenden birinin istikrar için oy verdiğini söyleyen AKP cephesinin, “istikrar” derken, bizim bildiğimiz “istikrar”ı kast etmediği anlaşılıyor.
 
Seçimlerin üzerinden henüz 17 gün geçmişken, ülke hiç olmadığı kadar istikrarsızlık yaşıyor. Seçimlerin ardından, güven tazelemiş AKP’nin ülkeyi rahatlatması beklenirken, aksine huzursuzluk arttı. Sorunların temelinde yönetim zafiyeti var.
 
Gazeteciler içeride… Öğretim üyeleri içeride… Subaylar içeride… Parasız öğretim isteyen öğrenciler içeride… Şimdi de, halkın vekilleri içeride…
Ve tutuklananların hiçbiri suçunun ne olduğunu bilmiyor. Kimi iki yıldır, kimi üç yıldır içeride, delillerin toplanmasını bekliyor.
 
TBMM 24. dönem ilk birleşimi boykot ve protestoların gölgesinde gerçekleşti.
24. dönem yemin töreni yarattığı sonuçlar ile tarihe geçecek. 169 parlamenter andiçmedi.
Parlamento kilitlenmiş durumda. “Ulusal egemenlik” ve “temsil” sorunlu hale geldiği gerekçesiyle tartışma başlayacak. Çözümün adresi olarak yeni anayasa gösterilecek.
 
Türkiye, darbe koşullarından beter koşullardan geçiyor. Demokrasi ve özgürlük beklerken, baskı geldi. Ülke kaosa gidiyor.
 
12 Eylül darbesini izleyen günlerde, halkın büyük çoğunluğu; “İyi ki geldiniz, can güvenliğimiz kalmamıştı! Anarşistlerden, komünistlerden kurtarın memleketi!..” diyerek darbeci generallerin eteğine yapışmıştı. Anayasa oylamasında, neredeyse halkın tamamı “evet” oyu vermişti. Milli irade öyle tecelli etmişti…
 
O günlerde askeri vesayetten rahatsızlık duyuyorduk. Bugün ise, İslamcı muhafazakarların vesayetinden… Yeni anayasa yapılırken bu vesayet meselesinin nerelere uzandığını hepimiz göreceğiz.
 
Askeri darbeler dönemine son verdiğini söyleyen iktidar, darbe dönemlerini anımsatan uygulamalar sergilerken, demokrasiden söz edebiliyor. Ancak, bu demokrasi, sadece dindar muhafazakarların elde etmek istediği haklar söz konusu olduğunda geçerli…
Kendileri gibi olmayanlara karşı en ufak toleransı olmayanların demokratlığının ciddiye alınır tarafı olmasa gerek.
 
Uluslararası ilişkilerde, İran-Suriye ekseninde sıkıntı büyüyor, ama istikrar sürüyor
Kürt milliyetçileri ülkeyi açık açık tehdit ediyor, ama istikrar sürüyor.
Dış ticaret açığı büyüyor; yani Türkiye’nin borcu artıyor, ama istikrar sürüyor.
Bankacılık sisteminde örtülü sıkıntı büyüyor, ama istikrar sürüyor.
İşsizlik sorunu büyüyor, işsiz sayısı 13 milyon dolayında, ama istikrar sürüyor.
İstihdam sorunu büyüyor, ama istikrar sürüyor.
Namusuyla sınav yapamaz hale gelmiş sistem artık alay konusu, ama istikrar sürüyor.
Düşük kur, yüksek faiz ithalatı kamçılıyor, üretim düşüyor, ama istikrar sürüyor.
BDP, grup toplantılarını her hafta Diyarbakır’da yapacağını açıklıyor, ama istikrar sürüyor.
Başbakanın deyişiyle; “sevsinler böyle istikrarı!.”