GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
13 Haziran 2011 Pazartesi

“%26 ve %50” üzerine kısa bir değerlendirme

Türkiye’de sağ partilerin 65 yıldır süren geleneğini AKP sürdürüyor.
Üretici güçleri geliştirmek ve önemli dönüşümleri gerçekleştirmek daima sağ iktidarların öncelikli meselesi olmuştur.
Yenileşme ve değişim, sağın iktidar programının dayanağı olagelmiştir.
Sağın %50 oy alarak iktidar olması yeni bir şey değildir.
Yeni olan, sosyal demokrasi fikrinin Türk siyasal yaşamında bu seçimle birlikte boy göstermesidir.
 
Sosyal demokrasi, geleneği olan köklü bir siyasal parti tarafından ülke siyasetinin gündemine sokulmuştur.
Başlangıç için %26’lık oy oranının iyi olduğunu savunanlar olabileceği gibi, yetersiz bulanlar da olacaktır. Herkes haklı…
 
Kanımca asıl büyük sorun, sosyal demokrasi fikrini savunan bir partinin, ‘parti içi demokrasiyi işleterek örgütleri yenilemesinin’ önündeki engelleri nasıl aşacağıdır.
Sözü dolandırmadan söylemek gerek: CHP’nin mevcut örgütlerinden sosyal demokrat bir yapı ortaya çıkarmak çok zor. Ama kaçınılmaz.
CHP’ye gönül verenleri, parti için çalışanları kırıp dökmeden ideolojik birliği sağlamak, yeni yönetimin önündeki en çetin görev olmalı…
 
%26’nın boyutlarını tartışmak yerine, sosyal demokrasi fikri üzerine tartışmak gerek. Şimdi, ülkenin çözüm bekleyen yakıcı sorunları üzerine düşünmek ve konuşmak zamanıdır.
Yeni anayasadan başkanlık sistemine, yoksullukla mücadele programından emeklinin intibak yasasına; seçimlerde vaat edilen her şeyin takipçisi olmak ve AKP’nin proje niyetine seçmenlere sunduğu “parlak fikirleri” mercek altına almak gerekir.
 
Belli ki, Türkiye’nin sosyal demokrat düşünce ile buluşması biraz sancılı olacak. Lakin, ülke sorunlarının üstesinden gelmek için ihtiyaç duyulan ideoloji, sosyal demokrasidir. Ülkenin, uluslararası sistemdeki yerini yeniden belirlemesi için mutlaka sosyal demokrat politikalara ihtiyacı var. Bunu yapacak olan da CHP’dir.
Sosyal demokrasi fikrinin toplumun bütün kesimlerinde kabul görmesi, CHP’nin ülke sorunlarını ele alış biçimine ve önerdiği sosyal demokrat çözümlerin tutarlılığına bağlı.
 
Kürt milliyetçiliği tarafından sürekli olarak kaşınan ulus meselesi, sosyal demokratların önündeki en çetin sorun olacak.
Ulus meselesine çok duyarlı olan Batı Anadolu ile CHP’nin ilişkilerinin alacağı şekil, partinin siyasi geleceğini belirleyecek.
 
CHP’de, seçimlere kadar susmak gerektiğine dair oluşan konsensüs sona ermiş bulunuyor. İzmir’de hava kurşun gibi ağır…
 
CHP’de hiçbir şey olmamış gibi yola devam etmek pek olası görülmüyor.
Bir hesaplaşmanın olacağını söylemek, kehanet sayılmaz.
Bu hesaplaşmanın ülke için yararlı olmasını diliyorum.