GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
29 Eylül 2011 Perşembe

Hangi CHP?

CHP’de, demokratmış gibi yapanların, demokrasiye tramvay muamelesi yapanların yeni bir demokrasi mücadelesine (!) tanık oluyoruz. CHP’nin demirbaş politikacıları istedi, delegeler imza veriyor.
Hedef, atamayla göreve gelen CHP İzmir İl Başkanı Tacettin Bayır’ın ve yönetim kurulunun görevden alınması; Ardından da, olağanüstü kongre yaparak yeni yönetimin seçimle göreve gelmesini sağlamak.
 
Nasıl seçildiklerini hepimizin çok iyi bildiği delegelerin oylarıyla CHP’yi ele geçirme teşebbüsüne, “demokratik mücadele” diyorlar.
Demokrasiden bütün anladıkları ve demokrasi limitleri budur.
 
1980’den sonra ülkenin başına bir sürü kötü şey geldi. Bunlardan biri de, yeniden kurulan CHP’yi ele geçiren vasat adamların, vasat siyaset anlayışıyla siyasal yaşamın düzeyini çok aşağılara çekmeleridir.
Sadece pozisyon korumak amaçlı siyaset yaparak siyaseti sığlaştıran, kısırlaştıran bu kadroları sorgulama zamanı geldi geçiyor. Kendilerine, bu ülkeden daha önemli olmadıklarını, birilerinin anlatması gerekiyor.
Bu kadrolar yüzünden ülke AKP’ye mahkum oldu. AKP, dikensiz gül bahçesinde siyaset yapıyorsa; bu, CHP’de bütün köşeleri tutan kifayetsiz muhterisler yüzündendir.
 
CHP bir yol ayrımına gelmiş bulunuyor; ya ülkenin umudu olacak, ya da Atatürk’ü ve Cumhuriyet değerlerini sömürerek siyasi rant elde edenlerin nohut oda bakla salon partisi olacak.
Tam bu yol ayrımında, CHP’ye sahip çıkmak için, CHP’ye oy ve gönül verenlerin evlerinden çıkıp CHP saflarında siyasete katılmaları gerek.
 
Yurtta ve dünyada kritik dönüşümler yaşanacağı artık kimsenin meçhulü değil. Çember daralıyor. Dönüş yok, kaçış yok.
Yaşanacakların iyi şeyler olmadığı malum. Fakat daha vahim olan, bu sürecin nasıl yönetileceğine dair çok az şey biliyor olmamızdır.
Onca belirsizlik yaşanırken, CHP’nin bir an önce sosyal demokrasi fikrini olgunlaştırıp ülke gündemine yönelmesi, toplumun acil beklentisidir.
 
Bölgesinde Türkiye’ye biçilen rolün gereği oluşturulan politikaları koşulsuz benimseyerek ön alan AKP’nin sorumsuz gidişine son verecek politikalar kendi kendine oluşmayacak. Türkiye’nin yeni dünya düzeninde nasıl bir yer tutacağı meselesine dair CHP’nin sosyal demokrat öneri ve çözümleri bir an önce gün ışığına çıkmalı.
Ülkede sosyal konsensüs sağlamak için, yeni anayasa yapmak için, uluslararası ilişkilerin toplumsal yarar (çıkar değil) ilkesine göre yeniden oluşturulması ve sorunların gerçekten sıfır noktasına çekilmesi için, etnisite sorunlarını çözmek için, gerçekten sosyal demokrat düşünceye ihtiyaç var.
CHP bir an önce safralarını atıp ülkenin kendisinden beklediği misyonu yüklenmeli.
 
Siyasetten anladığı, tuttuğu köşeyi korumaktan ibaret olanlar ile CHP’nin gideceği yol kalmadı. Bunda böyle gidilecek yolda, liyakat, bilgi ve çalışkanlık, siyasette yükselmenin yolu olmalı; tıpkı çok eskiden CHP’de olduğu gibi.