GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
22 Eylül 2011 Perşembe

Bu yüzyıldan konuşmak

Küresel ilişkilerin giderek daha belirleyici olduğu bir dünyada, her türlü bilgi kirlenmesini aşarak ve aşınan değerlerin yozlaştırıcı etkilerinden arınarak olan bitene dair doğru veriler üzerinden konuşmak neredeyse olanaksız hale geldi.
 
Şu an için yeryüzünde sürmekte olan savaşların, irili ufaklı çatışmaların, terörün görünen veya ilan edilmiş nedenlerinin arka planına uzanıp bakmak mümkün olsa görülecek ki, savaşların, çatışmaların belirleyici olan güçlü motifi “para”dır.
Bu güçlü motivasyon unsurunu gözlerden uzak tutmak için o kadar çok yalan söyleniyor, o kadar çok yönlendirme yapılıyor ki, bütün manipülasyonların arasından sıyrılıp yalın gerçeği yakalamak, deveye hendek atlatmaktan daha güç.
Güçlük, insanlığın böylesi yalanlara inanma ihtiyacından kaynaklanıyor olsa gerek.
Para için kavga eden, fakat bu utanç verici durumu yüce ideallerin ardına gizleyen insanlığın çağdaş uygarlık düzeyidir bu.
 
Uyuşturucu ticareti ile silah ticareti arasındaki bağ ve hükümetlere kadar uzanan ilişkilerden biliyoruz ki, dünyanın efendileri temiz değil.
Silah endüstrisi, dünya ekonomisinin, bilişim teknolojilerinin yanı sıra, başat gücüdür; bu nasıl bir ilerleme ve gelişme ise…
Ve bütün bu olan bitene göz yuman uluslararası sistem, nasıl oluyorsa, dünyanın güvenliğini sağlıyor…
Gerçek can yakıyor: Yeryüzünde barış içinde bir arada yaşamaktan aciz yedi milyar kadar insan, yeryüzünü en geniş anlamıyla cehenneme çevirmiş bulunuyor.
 
Yeryüzünün kıt kaynaklarını kontrol eden dünyaya hükmeder. Parayı yönetenler bu kuralı en iyi bilenlerdir.
Yeryüzünü bir işletme gibi gören finans kapital dünyayı istiyor. Ve bu uğurda her şeyi yapıyor. Başımıza gelmiş ve gelecek olanlar bu yüzdendir.
 
Ve bu yüzden;
Doğu Akdeniz’in üzerinde bir hayalet dolaşıyor; Arap Baharı… Kuzey Afrika’dan Ortadoğu’ya uzanan bölgede cadı kazanları kaynatılıyor.
Ve bu yüzden;
Atatürk ve Cumhuriyet devrimleri unutturulmak isteniyor. Bağımsızlık ilkesi yok sayılıyor. “Yurtta sulh cihanda sulh” rafa kaldırılıyor.
Türkiye, başlamak üzere olan bölgesel savaşın tam göbeğinde kurtlarla dans ediyor.
 
İnsanlığın bütün değerlerini günlük geçim kaygısıyla harmanlayıp boşluğa savurduğu ve ahlakın en geniş anlamıyla sükut ettiği bu yüzyılda, suskun vicdanlarımızla çağa tanıklık ediyoruz.
Vicdan!..
Geçen yüzyılın sonunda veya bu yüzyılın başında onunla vedalaştık. Yitik vicdanlarımızın yerine koyduğumuz kredi kartlarımızdır artık onurumuz ve itibarımız.
Bu yüzyıldan konuşmak, siyaset yapmak, kitlelere ulaşmak mangal gibi yürek gerektirmez; ama bankada hatırı sayılır mevduat hesabı mutlaka gerektirir.
 
Tükeniş çağının başında, görüntü ve gürültünün ortalık yerinde, cebindeki kredi kartının limiti kadar özgür insan…

Bu yüzyılda, iki bin yıllık kölelik mücadelesinde nasıl yenik düştüğünü öğrenecek, büyük insanlık.
Alkışladığımız bilimsel teknolojik devrimin pençesinde, aldığı nefes bile izlenen muktedir köleleriz, bundan böyle.
 
Dibine kadar bulandığı bilgi kirlenmesi, dünya görüşü sağlam değilse, bilgileri yetersizse, hangi amaca hizmet ettiği pek belli olmayan şeyler söyletebiliyor insana. Sokaktaki insan, ortalığa saçılmış hayli inandırıcı onlarca senaryo ile oyalanırken, hangi oyunun parçası olduğunu bilemiyor.
 
Bilgilerimiz ve kullandığımız dil, çok defa, dünyada olan biteni anlamaya ve anlatmaya yetmiyor. Yeni bakış açılarına, yeni kavramlara ihtiyacımız var.
Belki de hayatı yeniden söylemek gerek.