GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
19 Ağustos 2021 Perşembe

Good Morning Vietnam

1965 yılındaki Vietnam Savaşı’nda Saygon’daki Amerikan birliklerine günde 4 saat yayın yapan silahlı kuvvetler radyosunun DJ’i “Bay Good Morning Vietnam, yani Bay Günaydın Vietnam…” diye tanınır. Hollywood durur mu filmini de çekmişti bu gerçek hikayenin Good Morning Vietnam sinema filminde başrol oyuncusu Robin Williams’ın canlandırması mükemmeldi.

Spikerin gerçek ismi Adrian Cronauer. Yayının yapıldığı yer ABD’nin Saygon deniz üssü. Edebi bir anlatımla söylemek gerekirse “Evlatlarını özgürlük ve demokrasi bahanesi altında gözünü kırpmadan harcayabilen acımasız bir mitolojik annenin bu defa onları koyu yeşil bir cangılın ortasında anlamsızca ve çaresizce koyuverdiği Saygon’a gideceğiz”

Bu yazının kaynağı Ahmet Yeşiltepe’nin NTV’deki programı: Sarı-Gri bir binanın ikinci katında yağdan ve tozdan pervaneleri güçlükle dönen bir vantilatörle serinletilen o odaya gireceğiz. İki küçük ses mikserinin arasından önündeki dev metal kaplı ahizesi bulunan mikrofona hiç durmadan konuşan o adamın sesini duyacağız. Cehennemi sıcağın alnında boncuk boncuk ter ürettiği gözlüklü, ufak tefek adamın her an ölümle burun buruna yaşayan insanlara “gününüz iyi geçsin” dileğini duyacağız.

Burası Vietnam - Saygon, yıl 1965, karşınızda Adrian Cronauer… Good Morning Vietnam..

Adrian Cronauer, 1965 yılının Şubat ayında Yunanistan’daki görevinden Vietnam’a atandı. Sivil yaşamında New York’taki ünlü İletişim ve Sanat Üniversitesi New School’dan master derecesi almış, yine bu alanda Pensilvanya Üniversitesi’nde Pen State’de yani, doktora yapmıştı.

Robin Williams’ın Cronauer’i canlandırdığı, yönetmenliğini Barry Levinson’ın yaptığı Good Morning Vietnam filminden farklı olarak radyo DJ’liğini Saygon’da 1 yıl süreyle yapmış ve üstlerinin baskısı nedeniyle değil görev süresi tamamlandığı için ülkesine geri dönmüştü. Ama o, Robin Williams’ın canlandırdığı derecede manik, pratik zeka sahibi, müthiş bir doğaçlama yeteneği ve keyifli bir üslubu olan asker radyocuydu.

Yıllar sonra Saygon’a uçaktan indiği anda ilk hissettiklerini şöyle anlatıyordu: “Suratımızda korkunç bir hararete sahip sıcaklığı hissettik önce. Sonra, sokaklarda pijamayı andıran kıyafetler içinde, siyah sepetler taşıyan Vietnamlı yaşlı kadınları gördük. İlk anda onlardan birinin bu sepetlerde el bombası taşıdığını ve bize fırlatmak üzere hazırlandığını düşündük. Sonra caddenin karşısına geçtik. Kendi kendime ‘Bir yıl boyunca bu paranoyayla yaşayamazsın’ dedim. Her an öldürülme duygusuyla yaşamak ölmekten beterdi. Ne el bombası ne mermi ne de bir mayın beni korkutmamalıydı. Eğer bir şey olacaksa olacaktı ve bunu engellemenin hiçbir yolu yoktu. Görevim sona erip evime dönmeden birkaç hafta önce fark ettim ki ölümü düşünmemek beni dokunulmaz yapmıştı.”

Adrian Cronauer Vietnam’a vardığında Başkan Lyndon Johnson, Kuzey Vietnam’ı müzakere masasına oturtmak amacıyla kuzeydeki yerleşim birimlerini sivil-askeri hedef gözetmeksizin napalm bombalarıyla ateşe boğmaya başlamıştı.

Maksat, Vietkong gerillalarının gücünü kaynağında yok etmekti. Bu bombardımanlar 3 yıl sürdü fakat havadan yağan ölüm yağmurları sonuç vermedi. Zira, Kuzey Vietnam lideri Ho Çhi Minh, Amerika’nın havadan yaptığı baskıya karadan yanıt verdi. Hem de sayısını ve gücünü arttıran gerilla saldırılarıyla… 

Adrian Cronauer, silahlı kuvvetler için yaptığı 4 saatlik radyo yayınıyla Güney Vietnam’a sızmalardan, gerilla saldırılarından hiçbir zaman söz etmedi ama kötü iki mikser masasıyla başladığı radyo yayınlarının teknik anlamda kalitesini yükseltmek için radyoyu yeni cihazlarla donattığını sık sık anlattı.

***

ABD, 1965 Mayıs’ında Güney Vietnam’a 80 bin asker gönderdi. Bu sayı 1970’in başında 600 bine varacaktı. İş giderek daha ciddi bir hal alıyordu, Güney Vietnam’ı savunmak Amerikalıların tahmininden çok ama çok daha zordu.

Adrian Cronauer da ilk defa bir savaşı televizyondan izlediklerini anlatıyor ve başlarda pırıltılı üniformalar içinde geçit törenine katılan kahraman askerlerin artık Vietnam denilen bir ülkede bataklığa saplandıklarını anlamaya başladıklarını söylüyordu. İşler gerçekten de haddinden fazla ciddiydi ve işin bu tarafı suratlarına tokat gibi inerken o dönemin müziği de yaşanan acılardan etkileniyor, Vietnam batağının sonuçları müziğe yansıyordu.

Cronauer, “Vietnam’da özgürlük ve demokrasi için savaştığımızı düşünüyorduk. Ama bir yandan da kendimize burada ne işimiz var sorusunu soruyorduk” diyor. Geride bırakılan sevgililer, unutulmaya yüz tutan anılar ve acımasız bir savaşın içinde yitip giden sevgi…

Vietnam Savaşı, psikolojisi ve tüm varlığıyla 20 yıla yayılıyor. Amerika’nın 58 bin evladını harcadığı bu anlamsız savaşın tüm dünyadaki kültürel etkilerini hissetmemek de elbette mümkün değil. Amerikan askerlerinin ortalama yaşının 19 olması, yüzde 90’ının 23 yaşın altında bulunması trajedinin boyutlarını daha net biçimde ortaya koyuyor.

Ya Vietnamlılar… Kimi rakamlar 500 binden fazla diyor, kimileri de 1 milyon civarında. Bunların yarısından fazlası sivil. Kadın, çocuk, yaşlı demeden adeta bir kıyıma kurban giden yüzbinlerce Vietnamlı…

ABD, Vietnam Savaşı’nda 58 bini aşkın askerini kaybederken 3 bin 300 uçak ve 5 bin civarında helikopterini yitiriyor. Buna karşın Amerikalıların yüzde 85’i bugün hala Vietnam Savaşı’nı kazandıklarını düşünüyor.

Yıl 1966’nın sonuydu, Amerika Vietnam’da savaşacak gönüllü asker bulamadığı için kura yöntemiyle asker toplamaya girişti. Bir torbaya konulan fişlerde yılın 365 günü tek tek yazılmış ve kurada çıkan tarihlerde doğmuş olan 19 ila 25 yaş arasındaki insanlar askere alınmaya başlanmıştı. Hemen silah altına alınan ve birkaç aylık eğitimden sonra Vietnam’a gönderilen bu gençler sık ormanlık arazide gerilla taktiğiyle savaşan Kuzey Vietnamlı askerler karşısında aslında tamamen savunmasızdılar.

Bunun üzerine 1968 Kasım’ında Amerika’da yapılan başkanlık seçimlerini kazanan Cumhuriyetçi Parti adayı Richard Nixon, Vietnam’da bulunan 540 bin askerini geri çekme planı yaptı. Ama bu, zamana yayılacak bir işti. Bir yandan Kuzey Vietnam yoğun biçimde bombalanacak diğer yandan profesyonel eğitim almış askerler dışında Vietnam’da asker kalmayacaktı. Kuzey Vietnam’la görüşme masasına oturmak için Amerikan Dışişleri Bakanı Henry Kissinger binbir takla atarken Saygon Vietkonglar tarafından ele geçirildi. Amerika’nın merkez üssü Saygon düşmüştü. Böylece Amerika’nın Saygon’daki silahlı kuvvetler radyosu da sonsuza dek susmuş oldu.

***

Afganistan’da ne olup bittiğini 77 bin kişilik Taliban karşısında ABD’nin eğittiği 350 bin askeri görevlinin nereye kaybolduğunu merak edenler için aldım bu notları Ahmet Yeşiltepe’nin programından…