GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
23 Ekim 2012 Salı

Erbaa mesajı ve görünen köy!

Dost gerçeği söyler.
Ne kadar acı olursa olsun…
Hele ki dost gazeteciyse doğruyu söylemek kamusal bir görevdir.
Bana göre geçtiğimiz hafta sonu CHP’nin İzmir adayı belli olmuştur.
Başka bir değişle ‘beklenen sinyal’ verilmiş, İzmir’in Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, ‘baba evi’ Erbaa’dan aday ilan edilmiştir.
Hem de Genel Başkanı Kılıçdaroğlu tarafından…

Ne ilgisi var? Kılıçdaroğlu’nun ağzından ‘aday’ kelimesi çıktı mı ki diye sorabilirsiniz.
Ama siyaset feraset işidir. Öngörü işidir.
Birkaç adım sonrasını öngörebilme sanatıdır.
Şimdi bu yorumu nereden çıkardığım meselesine gelelim.
Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarına göz atalım önce.
Kılıçdaroğlu Kocaoğlu’nun baba evi Erbaa’da ‘ısrar üzerine’ otobüsün üzerine çıkmış.
Basit bir ziyaret mitinge dönüşmüş. Genel Başkanı konuşurken Kocaoğlu tam arkasında…
Dahası Erbaa’daki ambiyans planlanmış.
İzmir’in bir diğer ‘Tokatlısı’ Metin Solak da otobüsün üzerinde… 
Kocaoğlu’na yönelik övgü dolu sözlerine alışık olsak da yerel seçimin ufukta görüldüğü bir zaman diliminde ifade edilen bu cümleleri dikkatle okumalıyız.
Aziz Kocaoğlu’nun İzmir’i dünya kenti yaptığını söyleyerek başlayan Kılıçdaroğlu şöyle devam ediyor: "Kocaoğlu, İzmir'de metronun kilometresini 59 milyona yaptı. Ankara kaça yapıyor. 100 milyona. İstanbul 142 milyona yapıyor. 3'te 1 fiyatına. Namuslu bir belediye başkanı... Halk için çalışan belediye başkanı. Aziz Kocaoğlu 59'a yaptı da ne oldu? 'Sen misin halkın çıkarını koruyan, halk için çalışan, alın terine değer veren. Sana gösteririz' dediler ve 397 yıl hapis cezası yıl ile yargıladılar. Peki, Aziz Kocaoğlu korkar mı? O bir Erbaalı, Kuvayi-Milliyeci... Asla zalimin zulmüne teslim olmak yok çünkü o CHP'li."
*
Dedim ya ‘Kılıçdaroğlu’nun Kocaoğlu’na yönelik övgülerine alışığız’ diye. Gerek TBMM grubunda gerekse Anadolu’nun farklı noktalarındaki ziyaretlerde İzmir’in başkanını ve kentteki yerel hizmetleri ballandıra ballandıra anlatıyordu zaten CHP Genel Başkanı…
Kimileri bu tabloyu ‘idare ediyor, şimdilik oyalıyor, karşısına almak istemiyor’ şeklinde yorumlayabilir. Benim de zihnimde düne kadar küçük bir ‘soru işareti’ vardı açıkçası.
 
Ama yerel seçimin ufukta göründüğü, aday adaylarının kol gezdiği, fırsat kolladığı, küçük bir bakıştan/gülüşten büyük anlamlar çıkardığı bir ortamda yapılan bu methiye ‘ayrıca’ yorumlanmalıdır.
Kocaoğlu’nun adaylık ihtimalini yorumlayan CHP’nin üst düzey kurmaylarının ‘Sanırım verilmiş sözler var bu konuda’ dediği ortamda Erbaa’daki açıklamanın tek bir anlamı olabilir. Kılıçdaroğlu, kendisi geri adım atmadığı sürece Aziz Kocaoğlu’nun adaylığını çoktan karara bağlamıştır.
Aslına bakarsanız 397 yılla yargılanan ve ‘yüzde 90 adayım diyerek ekibini motive etmeye çalışan’ Aziz Kocaoğlu’nun da CHP’nin de önünde çok fazla seçenek yoktu.
CHP Aziz Başkan’ı kenara çektiği an ‘tarihi davanın iddianamesini’ kabul etmiş ya da Kılıçdaroğlu’nun Erbaa’da ifade ettiği gibi ‘Zalimin zulmüne boyun eğmiş’  sayılacak, Kocaoğlu geri adım attığı an ise ‘pes’ etmiş, havlu atmış kabul edilecekti.
Haliyle bu durum ‘Erbaalı Kuvvacı Aziz’i’n yoğurt yiyişiyle bağdaşmazdı.  
Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık durumu…
Kocaoğlu’nun iç dünyasında ‘aday olma’ hevesi tükenmişken kendi deyimiyle ‘Bastonla başkanlık yapmaya karşıyken’ ‘397 yılla yargılandığı dava’ onu biraz zoraki adaya dönüştürmüştür. Yüzde 90 adayım demesinde ‘operasyon ve dava korkusuyla’ rutin imzaları bile atmaktan imtina etmeye başlayan Büyükşehir bürokrasini motive etmekti öncelikli amaç. Hatta bir parça gözdağı vermek belki!  
Geçtiğimiz Nisan’da yani tarihi davanın ilk duruşmasından sonra ‘yüzde 90 adayım’ diyerek ‘içeridekilere’ umut ‘dışarıdakilere’ motivasyon aşılayan Kocaoğlu, gelinen noktada halen süren yargılamalar yüzünden istese de arabayı geri vitese alamıyor.
Aynı sebeple Kılıçdaroğlu da İzmir’de başka bir seçeneği görünmüyor. Durum böyleyken Kılıçdaroğlu’nun Aziz Başkan’ı önden işaret etmesi sürpriz değil. Belki de Kılıçdaroğlu bu noktaya bazı potansiyel adaylar getirmiştir.
Akıl/hırs dengesini yitirip, koltuk sevdasıyla partilerini zor durumda bırakan bazı potansiyel isimler.

*
Peki, bu noktadan sonra sürpriz yaşanır mı?
En büyük sürpriz Kılıçdaroğlu’nun Kocaoğlu’nu çizmesi olur.
Önder Sav gibi siyaset devini bir gecede çizmeyi göze alan Kılıçdaroğlu, böylesine bir sürprize imza atmayı bu konjonktürde göze alabilir mi?
İşte potansiyel adayların hala umut besleme nedeni bu.
 
Deniz Baykal’ın benzer süreçte ‘İzmir’in adayı kadın mı olsun, erkek mi, uzun mu olsun kısa mı’ diye Kocaoğlu’nu inim inim inlettiği, Kılıçdaroğlu’nun ise ‘O bir Kuvva-i Milliyeci, O İzmir’i dünya kenti yapan bir kahraman’ dediği ortamda sürpriz beklemek siyasi basiretle örtüşmez. Biraz öngörüsü olana da yakışmaz.
Bana göre CHP’nin Büyükşehir adayı Erbaa’da kesinleşmiştir.
Potansiyel adaylara tavsiyem bir an önce bu gerçekle yüzleşmeleridir.
Aksi onlar için sükût-u hayal olur.
Zarar görürler… Maddi manevi kayba uğrarlar. Yıpranırlar.
Bazı meslektaşlarımızın gazıyla hatta ne idüğü belirsiz anket firmalarının fason/masa başı çalışmalarıyla kimse ‘görünen köye’ bilet kesmesin. Bunu onların iyiliği için söylüyorum.
 
*
Tabi ki burası Türkiye’dir.
Ve de söz konusu olan CHP’dir.
Yarınların ne getireceği/götüreceği bilinmez.
Siyasette bir gün bile uzun yüzde l’lik ihtimal bile ‘olası’dır.
Bugün bazı ortamlarda Kılıçdaroğlu’nun yerel seçimi bile göremeyeceği konuşuluyor.
Hatta Ocak ayına ertelenen tarihi davada kararın beklenenden erken çıkabileceği olası ‘mahkumiyet kararları’ nedeniyle CHP’nin İzmir senaryosunu yeniden yazabileceği…
Dedim ya burası Türkiye… Her an her şey olabilir.
Gaybı bilmek özellikle de Türkiye gibi her türlü olağanüstülüğün yaşandığı bir ülkede birkaç gün sonrasını bile görmek kolay değil.
Bizimkisi naçizane öngörü… Normal şartlar altında yapılmış bir öngörü.