GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
10 Ekim 2012 Çarşamba

Alkışlar Hasan Karabağ’a…

Hiç bu kadar gülmemiştim.
Ve yakın zamanda hiçbir haberin etkisinde bu kadar kalmamıştım.
Önceki gün Ege Tv ana haberlerini izlerken İzmir’in yarım milyon nüfuslu ilçesi Bayraklı’nın ‘kurucu’ Belediye Başkanı Hasan Karabağ’ın açıklamalarıyla hayretler içinde kaldım.
Yeni bir proje ya da kentin/halkın sorunlarına dönük 'akıllara durgunluk veren' bir çözüm değildi beni hayrete düşüren… Keşke öyle olsaydı. Ama Başkan Karabağ, hızlı başladığı başkanlık maratonunda erken yoruldu. Ve izlediğim kadarıyla uzunca bir süredir de yerinde sayıyor.
Beni şaşırtan Sayın Başkan’ın yerel seçim öncesi yaptığı çok önemli bir uyarı hatta öneriydi.
Yerel seçim öncesi sadece CHP’ye değil tüm partilere çağrı yapıyordu.
Belediye başkanı ya da meclis üyesi adayı olanlardan zorunlu olarak ‘psikolojik’ rapor istenmesini talep ediyordu.
Halkın deyimiyle ‘deli değildir’ raporu…
Nereden estiyse…
*

Aslında Karabağ’ın önerisini dost sohbetlerinde özellikle de son dönemde benim de sık sık altını çizdiğim bir husustu. Belki şaşkınlığım biraz da bundandı.
Ama oldukça uzun sayılabilecek bir zaman diliminde Karabağ’la bir araya gelmediğimizden bu öneriyi duyma ihtimali zayıftı.
Belliydi ki bu orijinal öneri Başkan Karabağ’a aitti.
 
Kentleri yönetmeye talip olanlardan ‘akıl/ruh sağlığı yerindedir’ raporu istenmesi fikri destek verilmesi gereken bir fikirdi.
Öneriye şaşırmama sebep olan bir diğer husus da Hasan Karabağ gibi yer yer asabileşen hatta kimi meclis toplantılarında gördüğümüz gibi ‘kendini kaybetme noktasında asabileşen’ bir başkandan bu önerinin gelmiş olmasıydı.
Ama hakkını teslim etmek gerekirse; öneriyi ortaya attıktan sonra kendisinin de böyle bir teste tabi tutulmaya dünden razı olduğunu aktarmasını doğru bulduğumu söyleyebilirim.

Ege Tv gündeme bomba gibi düşen bu önerinin peşine düşüp pek çok belediye başkanına mikrofon uzatmış. CHP’li başkanlar kısa süren ‘şaşkınlıklarını’ üzerlerinden attıktan sonra partili arkadaşlarını çok da bozmayacak yanıtlarla böylesine önemli bir öneriyi geçiştirmeyi tercih etmişler. AK Parti İzmir İl Başkanı Ömer Cihat Akay ise şaşırtan öneriyi CHP’li başkanlara iade etmeyi tercih etmiş. ‘Bizim böyle bir sorunumuz yok, onlar kendileri için böyle bir rapor düşünebilirler’ diye…

Peki, Başkan Karabağ’ın hedefinde kim ya da kimler vardı?
Öyle ya; böylesine orijinal bir öneri seçim arifesinde gelişigüzel söylenmezdi.
Bu önerinin bir hedefi, bir yakışanı olmalıydı çünkü.
Kendisini kast etmeyeceğine göre kimi ya da kimleri kast ediyor olabilirdi.
Bir ilçe belediye başkanının böyle bir açıklama yapması için ancak ve ancak sorun yaşadığı birini hedef alması akla mantığa en uygun olanıydı.

*
Yoksa Karabağ’ın hedefinde ikide bir yaşadığı patlamalarla kent hatta ülke gündemini alt üst eden Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu mu vardı?
CHP Milletvekili Susam, CHP Eski İl Başkanı Karataş, bazı CHP’li ilçe belediye başkanları hatta AK Parti Milletvekili Rıfat Sait’le kimi zaman kameralar önünde kimi zaman basına kapalı toplantılarda yaşadığı patlamalarla dikkat çeken Kocaoğlu…

Bir televizyon kanalında, ‘Ayağımıza basıldığı anda patlıyoruz. Bu atadan/dededen bir miras bana’ diyen Kocaoğlu…

Eğer Bayraklı Belediye Başkanı Hasan Karabağ, ‘Ortaya söylüyorum, alan alsın, alınan alınsın’ diyorsa bilemem…
Ama Karabağ’ın seçime bir yıl kala ortaya attığı bu öneriye bir hedef tayin etmek ya da tahmin etmek gerekirse yukarıda işaret ettiğim hedef doğruya en yakın olanıydı. Ve de Karabağ’ın aday gösterildiği andan itibaren yakın zamana kadar Kocaoğlu ile çeşitli sorunlar yaşadığı sır değildi.  
Çünkü 12 Haziran Genel Seçimlerinin ardından Kocaoğlu’na karşı isyan bayrağı çeken 8 belediye başkanından biri olarak, yakın dostu Buca Belediye Başkanı Ercan Tatı ile birlikte gazetecilere verdikleri 'raybanlı pozlar' duruyor arşivlerimizde. Kentsel dönüşüm konusunda yapılan sözleşmeye kadarki süre zarfında iki başkanın çok iyi anlaş(a)madığını bilen bir gazeteci olarak ‘Bu önerinin hedefinde olsa olsa Kocaoğlu vardır’ demek zor olmazdı.
Eğer, kast ettiği kimse yoksa ya da ‘akıl sağlığı raporu alması gereken’ bir başkan ya da meclis üyesi tanımıyorsa kusura bakmasın o zaman da Sayın Başkan ‘boş’ konuşmuş demektir.
Kocaoğlu’ndan sonra kast ettiği ikinci isim olsa olsa AK Parti’de siyaset yapan ‘Eski partidaşı Meclis Üyesi Hüsnü Boztepe olabilir’ diye düşünüyor insan.
Bayraklı Meclisi’nde uzunca bir süredir Boztepe ile adeta ‘Hacivat-Karagöz’ü’ oynayan Karabağ’ın başka sorun yaşadığı ya da ‘akıl/ruh’ sağlığından şüphelendiği bir isim bulmakta şu anda zorlanıyorum. Kapı komşusu Cevat Durak’la da çok iyi anlaştığı söylenemez ama Durak’ın ruh sağlığından şüphelendiğini sanmıyorum. Bir diğer komşusu Bornova’nın Profesör Başkanı Kamil Sındır’ın bizlere yansıyan bir ruh sağlığı sorunu da olmadığına göre Karabağ’ın İzmir sınırlarında kast edebileceği isim sayısı ikiyi geçmiyor demektir.

Memleketi Manisa’dan ya da Türkiye’nin herhangi bir kentinden bir başkanı ya da meclis üyesini de kast etme ihtimalini düşük bularak Karabağ’ın hedefinde olabilecek başka bir potansiyel isim gelmiyor aklıma…
Ciddi ve kritik bir tıbbı operasyon geçirdikten sonra eski asabiyetini bir parça azaltan Karabağ’a sonuç olarak şunları sormak görevim.
1-Başkan ya da meclis üyesi adayı olmak isteyenlerden ‘akıl/ruh sağlığı raporu alınmalı’ gibi bir öneriyi neye dayanarak ortaya atıyor ve kimleri kast ediyorsunuz?
2-Önerinizi haklı çıkarmak adına akıl ya da ruh sağlığı bozuk bir başkan ya da meclis üyesi örneği verebilir misiniz?
3-Akıl ya da ruh sağlığı bozuk bir başkan ve meclis üyesinin kentlere vereceği başlıca zararlar nelerdir?

*
Ama tüm bunlara rağmen Başkan Karabağ’ın haklılık payı kesinlikle var.
Basit bir işe başlarken bile ‘tam teşekküllü devlet hastanesi raporu’ isteniyorsa koca bir kentin teslim edileceği birinden her türlü rapor istenmeli. Özellikle de akıl, ruh sağlığı raporu… Hatta bu rapor en az 2’er yıl arayla tekrar alınmalı. Çünkü başkanlık gibi zor bir zanaatın insanın ruh sağlığında yol açacağı tarumarı tahmin etmek zor değil.  
Peki, ben kimi kast ederek bu öneriye katılmış olabilirim.
Kesinlikle Başkan Kocaoğlu’nu değil…
Zaman zaman verdiği aşırı tepkilere katıldığım, o tepkileri desteklediğim için söylemiyorum bunu. O çıkışları yanlış bulduğumu hem yüzüne söylemişliğim hem de kaleme almışlığım vardır. Bu kentte reflekslerini kontrol edemeyen, kendini Kaf Dağı’nın üzerinde gören hatta koltuğa oturduğu andan itibaren ‘seçilmiş kral zanneden’ sayıları da bir elin parmağını bulmayan ilçe belediye başkanları var.
Kastım onlardır.
Onlar kendilerini biliyor.