GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
5 Ekim 2012 Cuma

Erdoğan’ın yeni A takımının şifreleri!

Ankara’daki siyasi atmosfere ilişkin kongre sonrası ‘Ankara havası: soğuk ve puslu’ başlığıyla bir şeyler yazmıştık. Ve devamının Erdoğan’ın MYK tercihinden sonra geleceğini de eklemiştik.

Başbakan Erdoğan, şaşalı kongresinden bir gün sonra Gül’ün ikazlarıyla yaşadığı ‘soğuk duşun’ etkisinden sıyrılıp hem de Türkiye’nin ‘savaşın eşiğinden döndüğü’ sıcak bir gündeme rağmen planlarında değişiklik yapmayarak A takımını açıkladı.
5 ismin biletini kesen Başbakan, A takımında onlardan doğal boşluğu yeni simalarla güçlendirdi. Kongrede 50 kişilik Merkez Karar Yürütme Kurulu (MKYK)’yı yüzde 40 oranında değiştiren Erdoğan, ağırlıklı olarak ‘sadakat+liyakat’ kuralıyla oluşturduğu, merkez yönetimine beklendiği gibi yeni transferleri de katmayı ihmal etmedi.

Kuşkusuz ki yanıtı merak edilen en önemli soru HAS Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş’un konumunun ne olacağıydı. Kongre arifesinde Kurtulmuş’la sık sık poz vermeyi ihmal etmeyen Erdoğan’ın radikal bir kararla yeni transferini partinin 2. adamı yapacağına dair beklenti bile oluşmuştu.
Çünkü Kurtulmuş, toplumda karşılığı olan, Erdoğan’ın ‘Karadeniz ve İstanbul ekibine’ kolay adapte olacak, partinin çekirdeğini oluşturan Milli Görüş geleneğinden gelen bir isimdi.
Ama gerek parti içi dengeler gerekse de Erdoğan’ın beklentilerin ötesine geçen tercihleri Kurtulmuş’un konumunu belirledi.

Her ne kadar karizmatik bir liderin gölgesinde 2. adamlık diye bir makam olmasa da
AK Parti’de ‘2. adam’ kabul edilen ve ‘Genel Başkan Vekili’ unvanını da taşıyan koltuk Siyasi Hukuk İşleri Başkanlığıydı.
O makama ‘meclis başkanlığı’ tecrübesi olan Mehmet Ali Şahin getirildi. Kurtulmuş ise ‘Ekonomiden Sorumlu’ yapıldı.

Başbakan Erdoğan’dan sonra RP İstanbul İl Başkanlığı yapan Şahin, Milli Görüş çizgisinden gelmekle beraber, tıpkı Kurtulmuş gibi daha yumuşak bir üsluba sahip.
Bakanlığı ve de TBMM başkanlığı döneminde izlediği siyasetle kendine has bir çizginin yanı sıra kitle de oluşturan Şahin’in Erdoğan sonrasındaki dönem için ‘Başbakan adayı’ olarak öne çıkabileceğini söylemek mümkün.
Her ne kadar bu mücadelede Bülent Arınç gibi ‘dişli’ bir rakiple karşılaşacak olsa da Erdoğan’ın bundan sonraki süreçte parti adına daha çok konuşturması beklenen Şahin, şimdilik bir adım önde görünüyor.
Tabi ki Başbakan’ın Köşk’e çıkmasını takip eden ve ilk kongreye/seçime kadar olan 8-10 aylık süreden söz ediyorum. Ardından bugünkü soğuk savaş denklemine göre partinin başına geçecek isim olarak Gül’ün ağırlık kazandığını söyleyebiliriz.

Yeniden Kurtulmuş’a dönersek…
Neden ekonomiden sorumlu yapıldı? Öncelikle çok taze bir transferin 2. adamlığa getirilmesi yanlış olurdu kimilerine göre… Parti içindeki emek dengesine de saygısızlık tabi ki de. Öte yandan 2. adamlık tartışmasının erken alevlenmesi gibi bir risk doğurması da kaçınılmaz olurdu. Bu açıdan Kurtulmuş’un hem AK Parti tecrübesini arttırması hem de asıl branşı olan ‘ekonomiden’ sorumlu yapılarak, deneyimlerinden faydalanılmasının hedeflendiği düşünülebilir. Ki önemli bir kesim böyle düşünüyor.
Her ne kadar sosyal medyada Kurtulmuş’un 10 yıllık siyasi hayatı boyunca (Saadet ve Has Parti Genel Başkanlığı) AK Parti’ye en sert eleştirilerinin ‘ekonomi’ olduğu hatırlatılsa ve de ‘Erdoğan onu yıllardır suçladığı konuda savunma yapmakla yükümlü kıldı’ gibi ‘ironik’ bir yorum yapılsa da gerçeğin biraz daha farklı olduğunu söyleyebilirim.

Bir süredir hükümetin ekonomi kurmayları arasındaki görüş farklılıkları olduğunu biliyoruz. Çünkü tartışmayı medya üzerinden yapıyorlar. 
Ali Babacan ‘frene basmaktan’ söz ederken Zafer Çağlayan’ın ‘gaza basmayı’ savunması, üstüne Meclisin açılış gününde Cumhurbaşkanı Gül’ün de ‘frene basmayı’ öğütlemesi dikkatlerden kaçmadı.
Erdoğan ile Gül arasındaki ciddi görüş farklılıklarından birinin de ekonomi politikalarında olduğu biliniyor. Gül’ün daha çok uluslar arası sermaye ile iş tutmayı tercih etmesine karşın Erdoğan’ın faizleri düşürüp, TL’nin değerini artırmak suretiyle, ‘millici’ bir bakış açısını tercih ettiği unutulmamalı.
Esasen ‘millici’ bir ekonomist olan Kurtulmuş’un da Türkiye’nin ekonomi politikalarındaki dengeyi sağlayama dönük doğru bir isim olduğu söylenebilir. Bu perspektiften bakıldığında eşi de ekonomist olan ve Eski Vekil Nevzat Yalçıntaş’ın talebesi olan Kurtulmuş’un Türk ekonomisinin bundan sonraki rotasında söz sahibi olacağını tahmin etmek zor değil.
Kurtulmuş hem uzmanı olduğu alanda hükümete katkı sağlarken hem de AK Partililik kıdemini arttırarak yarınlar için umut vaat edebilir. Başbakan bu tercihle yeni transfer Kurtulmuş’u potansiyel rakiplerinden de koruma yoluna gitmiş olabilir.

Ve Süleyman Soylu… Çiller’in Türkiye’yi dönüştürmek için oluşturduğu A takımından bir isim… Hatta şu günlerde hükümetin 28 Şubat hesaplaşmasına dönük sürece önemli katkılar sağlayan Çiller’in ‘AK Parti’ye hediyesidir’ diyebiliriz Soylu için…
Ar-Ge’den Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevinin teşkilat için önemli bir karşılığı olmasa da ‘Kurtulmuş gibi yeni transfer ve Çiller’in emaneti’ olmasının yanında Demokrat Parti tabanını devşirme sürecine katkı sağlayacağı düşüncesiyle A Takımı’na alındığı düşünülüyor Soylu’nun…
 
A Takımı’nın yeni simasi Menderes Türel’e gelince…
İddialı bir lider olan Erdoğan’ın seçim kaybetmiş isimleri çok fazla tutmadığı bilinir. Ancak kuşkusuz ki Antalya’nın Eski Başkanı Menderes Türel bu durumun istisnasıdır. Antalya’nın kaybının ardından Erdoğan’ın büyük bir şok yaşadığı ve ‘Menderes oraya çok şey yaptı’ diyerek suçu Antalyalılara attığı da biliniyor. Bu çerçevede önce vekil yapılan sonra da A Takımı’na kabul edilen Türel’in yeniden Antalya adayı olma ihtimali de ortadan kalktı.
Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olan Türel, gazeteci, müzisyen gibi sıfatları nedeniyle sosyal demokrat/demokrat bir yapıya sahip görüntü sergiliyor. Ve de eş durumundan İzmirli olan Türel’in CHP’li bir ailenin kızıyla evli olduğu da biliniyor. Bu çerçevede Türel’in AK Parti vitrini için renkli bir sima olduğunu söyleyebiliriz.
 
Genel Başkan Yardımcısı olan hem de ‘seçim işleri gibi’ önemli bir koltuğa oturan Mustafa Şentop’a gelince… Çoğunluğun Anayasa hukukçusu sandığı Şentop’un aslında hukuk tarihi konusunda akademik çalışmaları olan bir bilim adamı olduğu biliniyor. Belki İzmir’den bakıldığında A Takımı’nın en sürpriz ismi oydu. Ancak Tekirdağlı Şentop’un seçim işlerinde başarılı bir grafik sergilemesi bekleniyor.

Tabi ki Seçim İşlerinin yeni patronundan söz etmişken, eski patronunu da anmadan geçmeyelim. MKYK’ya alınmasına karşın MYK’da bu kez dışarıda bırakılan Manisalı Hüseyin Tanrıverdi’nin üçüncü dönemini yaşadığı, siyasete mola vermek yerine Büyükşehir Belediyesi yapılması düşünülen Manisa’nın başkanlığına oynayacağı tahmin ediliyor. Turgutlu Belediye Başkanı Serhat Orhan’ın da aynı göreve hazırlanması ve de Manisa siyasetinin ağır ağabeyi Bülent Arınç’la yaşadığı çelişkiler yüzünden, Şehzadeler kenti Manisa’da siyasi tansiyonun AK Parti cephesinde epey ısınacağı tahmin ediliyor.
 
Erdoğan’ın vitrine aldığı isimler üzerinden ‘liyakat’ kuralının ‘sadakatin’ önüne geçtiği düşünülebilir. Korunan isimler üzerinden de parti içi dengeler konusunun önemsendiği…

Hüseyin Çelik gibi bazı çıkışlarıyla toplumun önemli kesiminden tepki alan bir ismin Kürt Açılımı’nda yeni ve beyaz bir sayfa açma düşüncesiyle korunduğu düşünülüyor. Tansu Çiller ekibinin de ağır toplarından biri olan Çelik’in yeni transfer Soylu ile iyi anlaşacağı yorumlarını da eklemekte yarar var.

Korunan isim denildiğinde akla tabi ki ilk gelen siyasetçi Prof. Dr. Nükhet Hotar…
Son genel seçimde aktif siyasete ‘mola’ vermek zorunda kalsa da ‘genel başkan yardımcısı’ olarak 4 kongrede aynı koltuğa oturan tek isim olarak dikkat çekiyor Prof. Hotar…
Sosyal İşler’in patronu Hotar aynı zamanda 4 dönemdir MYK’nın da tek kadın üyesi…

İzmir’in siyasi dengelerinde Erdoğan ekibini temsil eden ve Gül’ün eniştesi Milletvekili Mehmet Tekelioğlu ile yıllar yılı mücadele ederek yorulan Hotar, ‘maçı kaybetti’ yorumlarının aksine koltuğunu koruyarak kongrenin gerçek sürprizini yaptı.
Vekil adayı yapılmayınca İzmir’den göreceli olarak uzaklaşan Hotar, artık kent siyasetinin gözle görülür denge unsurlarından biri olacak kuşkusuz.
Her ne kadar ‘iki bakanın özellikle de Binali Yıldırım gibi siyasi ağabeyin’ olduğu yerde hükmü olmaz yorumları hala yapılıyor olsa da ‘İzmir’e artık daha sık geleceğim’ diyen Hotar’ın da kent siyasetinde söz sahibi olması kaçınılmaz.
Ancak Hotar’ın Tekelioğlu’yla yaşadığı çelişkiyi Bakan Yıldırım’la yaşaması beklenmiyor. Sonuçta her iki ismin de Erdoğan’a yakın ekipten olması İzmir’in siyasi dengelerinde ‘uyumlu’ bir geleceğin habercisi…

Liste dışı kalan Siyasi Hukuk İşler Başkanı Abdul Kadir Aksu’nun ilerleyen yaşı ve sağlık sorunlarının bu tercihte belirleyici olduğu konuşuluyor. Merhum Özal’ın kabinesinden bu yana aktif siyasetin vitrininde yer alan Aksu’nun yorulduğu ve tecrübesinden yararlanmak adına da MKYK’ya alındığı düşünülüyor.

Genel Merkez’de odası olan İzmirlilere gelince…
Milletvekili İlknur Denizli, Halkla İlişkiler Başkanı Salih Kapusuz’la çalışmaya devam edecek. Ancak Tanrıverdi’nin yardımcısı Ali Aşlık’ın da Seçim İşleri’nin yeni patronu Şentop’la yakın olduğu, görevine devam etmesinin mümkün olduğu yorumları yapılıyor. Ancak Aksu’nun yardımcısı Erdal Kalkan’ın Siyasi Hukuk İşler Başkanı Mehmet Ali Şahin’le çalışıp çalışmayacağı şimdilik soru işareti…

Öte yandan yeni A Takımı’nın şekillenmesinin ardından gözler sinyalleri bir süre önce verilen kabine değişikliğine çevrildi. Kabine’de de belirli oranda revizyona gitmeyi düşündüğü vurgulanan Erdoğan’ın üçüncü dönemini yaşayan ve yorulan bazı simaları dinlendirerek, parti içindeki teknokrat yapıdan yeni isimlerle kabineyi takviye edeceği kaydediliyor.
Bu itibarla İzmir’den de kabine beklentisi olan 2-3 isim var tabi ki.

Yeni dengeler ışığında yerel seçim perspektifinde hangi bakanların ‘aday’ olarak değerlendirileceği de merak konusu… Her ne kadar çeşitli çevrelerce Bakan Yıldırım’ın İzmir adayı olacağına dair senaryo sık sık gündeme getirilse de Yıldırım’ın gönlünün başkan adaylığından çok görev süresinin sonuna kadar kabinede kalmak olduğu yorumları ağır basıyor şu sıralar…