GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
3 Ekim 2012 Çarşamba

Gel de ‘Avatar’a dönüşme!

Sorarım size Avatar nedir? Yüzde 99,9’unuzun aklına 2009 Hollywood yapımı destansı bir bilim kurgu filminin geldiğinden eminim.
Yaşadıkları doğanın/hayatın sırrını çözmüş, kuyruklu, mavi renkli insanların ‘değerli’ bir madenin peşindeki ‘conilere’ karşı yaşam alanlarını korumak için verdiği destansı bir mücadeleyi anlatan film. Vahşi kapitalizmin sömürgeci, yok edici zihniyetine karşı verilmiş inanılmaz bir mücadele…
Devasa silahlara karşı ok ve yaylarıyla karşı koyup ancak filmlerde görülse de zafer kazanan, dış görünüşü garip olsa da içinde kocaman ve gerçek bin insan taşıyan mavi bedenlerdir.
Kimilerine göre ‘Beyaz adamla şef oturan boğanın’ kanlı savaşından esinlenilmiş bir senaryodur Avatar. Sam Amca’nın toprağını/doğasını korurken katlettiği Kızılderililerden yüz yıl sonra beyaz perde üzerinden dilediği ‘kurgusal’ bir özürdür yani.
Sözlüklere göreyse Hint mitolojisinde tanrıların yer yüzünde büründükleri surettir Avatar, avatara! Başka bir inanışa göre toprak/hava/su ve ateşin sırrına eren insandır. Dahası hayatın sırrına vakıf olan bir ermiştir, derviştir.
Biz yine de James Cameron’un yazıp yönettiği destansı bilim kurgu filmi üzerinden tanıdık mavi renkli savaşçıları.
*
Bu pencereden bakıldığında ‘Avatar’ı uzaklarda aramaya gerek de yoktur hani.
Çünkü her geçen gün/dakika kendi elimizle yok ettiğimiz dünyamızın her yerinde bir ‘avatar’ hikâyesi gizli. Ve de güzel İzmir’in hatta Ege’nin her köşesi bir ‘avatar’ filminin doğal seti olmaya namzet!
Urla’daki taş ocaklarına, Bergama’da altın madenine karşı yıllarca direnen İzmirli Avatarlar geliyor aklıma ilk olarak. Eğer James Cameron’un yolu hasbel kader 10 yıl önce İzmir’e düşseydi, beyaz perdede rekor kıran Avatar’ın senaryosunu altın madenine karşı direnen Bergamalı köylülerden esinlenerek yazması kaçınılmazdı. Ama hepsi bu değil tabi ki.
Ya da aynı filmdeki gibi değerli bir maden için hala talan edilen Kazdağları’ndan, Efemçukuru’na, Uşak Eşme’den, Manisa Çaldağı’na kadar onlarca benzer hikayeden de beslenebilirdi
*
İzmir’de ‘avatar’ filminin doğal seti olmayı çoktan hak etmiş bir yer daha var. Hatta ünlü yönetmen Cameron, Avatar 2’yi çekmek isterse bugünlerde her türlü koşul hazır.
Karaburun’dan söz ettiğimi kimileriniz anlamıştır.
Evet, Karaburun’dan söz ediyorum. Geçen yıl el değmemiş koylarının içine ‘masa başı bir planlama anlayışıyla’ konuşlandırılan balık çiftliklerine karşı destansı bir mücadele veren Karaburunlulardır İzmir’in son avatarları… Ve bu benzetme bana ait de değildir. Benzetme TBMM Çevre Komisyonu Üyesi, AK Parti İzmir Milletvekili Aydın Şengül’e aittir.
Balık çiftliklerine karşı ayaklanan Karaburun halkının çağrısına kulak verip komisyonun 30 üyesini İzmir’e getiren AK Partili Şengül’e…
Her ne kadar komisyon üyesi vekilleri balık çiftliklerinin iflah olmaz savunucusu Selçuk Yaşar’ın teknesine bindirip, Yaşar’ın çiftliklerini gezdirip, dönüş yolunda çiftlik çipurasının tanıda bakmış olsa da… 
Bu anlamlı benzetmeyi Yaşar’ın Çeşme’deki otelinde kabul ettiği Karaburunluların yüzüne karşı yapmıştır Şengül. Gezdiğinin, gördüğünün hatta yediğinin etkisinde kalmadan…
Bugüne kadar yolundaki 300’e yakın keskin viraj sayesinde vahşi kapitalizmin yok edici baskısından ‘uzak kalmayı’ başaran Karaburun, bugünlerde her koldan talanla karşı karşıya.. Sadece balık çiftlikleriyle değil, gelişi güzel izin verilen taş ocakları ve gelişi güzel yerleştirilen rüzgâr santralleriyle de boğuşuyor.
Yani Karaburunluları avatarlaştıran nedenlere her geçen gün bir yenisi ekleniyor.
Geçtiğimiz hafta Karaburun’un en büyük köyü Kösedere’nin böğrüne açılan/saplanan taş ocağına karşı ayaklandılar. Bir nevi geçtiğimiz aylarda Ambarseki’nin, Saip’in koyuna yerleştirilmek istenen balık çiftliğine karşı verdikleri amansız mücadeleyi tekrarladılar.
Tek yürek, tek ses oldular.
13 köy birlik oldular. Tıpkı Avatar’ın final sahnesindeki gibi. İzmir’in nüfusu en yaşlı ama en temiz, en doğal ilçesinde 90’lık nineler, teyzelerdi görkemli eylemin başkahramanları…
‘Biz gördük göreceğimizi, bu yaştan sonra bize ne, bana ne’ demediler.
Çocukları, torunları dahası bizler için yarınlar için yürüdüler. Bu anlamlı gösteriden etkilenmemek için ‘taş kalpli’ olmak tek seçenekti.  
*
Balık çiftliklerine karşı verilen mücadelede AK Parti İzmir Milletvekili İlknur Denizli’nin büyük desteğini gördüler geçen yıl. Denizli, Avatarların haklı mücadelesine omuz atıp Yunanlı firmanın devasa çiftliğini geçici süreyle de olsa durdurmayı başardı. Ve Akdeniz fokunun ürediği, cennet mavisi koylara zaman kazandırdı.
Bu arada ‘güzel haber’ Çevre-Şehircilik Bakanlığı’ndan geldi. İl Müdürü Ata Erpolat da çağrıyı duymuş, Karaburun’u ‘özel koruma çevre alanı’ ilan etmek için kolları sıvamıştı.
Bürokratik sürece göre 1 yıl içinde Karaburun’u özel koruma alanı ilan etmek mümkün…
Lakin iş bununla da bitmiyor.
Değerli madenlerin peşindeki Coni’ler, Kültür-Turizm Bakanı Günay’a göre, ‘Türkiye’de eşi benzeri olmayan güzelliği’ tarumar etmek için bir dakika boş durmuyor.
*
Dünyaya ‘zeytini’ dahası zeytinin yenebilecek bir meyve olduğunu öğreten ‘hurma türü’ ağaçların geleceğini taş ocakları tehdit ediyor şimdilerde. Hiçbir işlem yapmadan dalından koparılıp yenilebilen Hurma ağaçlarına taş yağacak, toz yağacak artık.
Ve bin yıllık yaşam ağaçları 3-5 kamyon mıcır/taş için yok edilecek! (Tıpkı filmdeki gibi)
Yasa, yönetmelik dinlemeden masa başından verilmiş bir izinle tabi ki.
Defalarca Ege Tv ekranlarından, bu sütunlardan, radyolardan da seslendim.
Lütfen o iznin altında imzası olan Özel İdare Genel Sekreteri İrfan İçöz, Avatarları ayaklandıran taş ocağının yerini dünya gözüyle bir görsün, incelesin…
Gönlü razı geliyorsa, içi kaldırıyorsa, vicdanı el veriyorsa tüm söylediklerimi ve yazdıklarımı geri alacağım.

Ve sıkı durun…
Avatar 2’nin doğal setine dönüşen Karaburun’a bir kötü haber daha…
Bu kez balık çiftliği, taş ocağı ya da rüzgar santrali değil…
Yeni bir mesele… Kireç ocağı!
Hem de ilçenin en büyük köylerinden Eğlenhoca’nın dibine…
Sen misin taş ocağına isyan eden…
Üstüne bir de kireç ocağı izni vermiş İzmir Valiliği iyi mi…
Kösedere’deki binlerce köylünün taş ocağı isyanından bir gün sonra Karaburun kaymakamlığının resmi internet sitesine düşmüş kötü haber.
Gel de avatarlaşma dedirten o ilanı aynen yayınlıyorum.
Takdir sizlerin…

İLAN:
YAPI TAŞI VE KİREÇTAŞI OCAĞI (01/10/2012)
Karaburun İlçesi Mordoğan Beldesi Eğlenhoca Köyü sınırları içinde, İR:2005027 ruhsat nolu sahada II.Grup (Doğaltaş-Mermer) işletme ruhsatlı 99,52 hektarlık sahanın, 15,33 hektarlık kısmında Basri SAKA tarafından işletilmesi planlanan “Yapı Taşı ve Kireçtaşı Ocağı” Projesine İlişkin Valiliğimize sunulan Proje Tanıtım Dosyası incelenmiş ve değerlendirilmiştir.
ÇED Yönetmeliğinin 17. Maddesi gereğince “Yapı Taşı ve Kireçtaşı Ocağı” Projesine Valiliğimizce “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararı verilmiştir.
...
Söz konusu faaliyete ilişkin Proje Tanıtım Dosyası ve eklerinde belirtilen hususlar ile 2872 sayılı Çevre Kanunu ve bu Kanuna istinaden yürürlüğe giren ilgili yönetmeliklere uyulması, mer’i mevzuat uyarınca ilgili kurum/kuruluşlardan gerekli izinlerin alınması ve ÇED Yönetmeliğinin 18. Maddesi gereğince alınan izin ve ruhsatlar ile yatırımın başlangıç, işletme ve işletme sonrası dönemlere ilişkin raporların ve ayrıca projede yapılması planlanan değişikliklerin Valiliğimize (Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü) bildirilmesi gerekmektedir.
17/07/2008 tarih ve 26939 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ÇED Yönetmeliği’nin 17. Maddesi gereğince; söz konusu Valilik Kararının uygun araçlarla gerekli görülen yerlerde, yöre halkına duyurulması ve ilan tutanaklarının Valililiğimize (Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü) gönderilmesi istenilmektedir.
İlanen yöre halkımıza duyurulur.01/10/2012

*
Ben de ilanen gücümün yettiği her yere duyuruyorum.
Ve buradan Karaburunluları Avatar’a benzeten Çevre Komisyonu Üyesi İzmir Milletvekili Aydın Şengül’e, balık çiftlikleri konusunda yöre halkının yanında duran Milletvekili İlknur Denizli’ye, bölgeyi ‘özel çevre koruma alanı’ ilan etmek için harekete geçen Çevre Şehircilik İl Müdürü Ata Erpolat’a sesleniyorum…
Hatta seçim sonrasında Karaburun’a ‘korunmuş cennet’ diyen Turizm Bakanı İzmir Milletvekili Ertuğrul Günay’a…
Lütfen acilen, hemen şimdi bir şeyler yapın!
Yarın, korumak için yasa da çıkarsanız hatta yeni Anayasa’ya bir madde de ekleseniz geç kalacaksınız. Bu gidişle bu hızla ve bu mantıkla bölgede korunacak, yarınlara aktarılacak bir şey kalmayacak…
Ve buradan ulaştığı tüm Avatar yüreklilere de sesleniyorum.
Karaburun’u bu mücadelesinde yalnız bırakmayın! Cameron gelmese de biz Karaburun’da Avatar 2’yi çekecek, bu hikayeyi mutlu sonla bitireceğiz.
Bundan kimsenin kuşkusu olmasın…