GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
18 Ekim 2012 Perşembe

Çarşı hayli karışık!

Siyasette tansiyonun hızlı attığı şu günlerde gündem de aynı hızla değişiyor.
Tabi ki üzerinde kalem oynatacağımız konular da birikiyor. Genel siyasetten başlamak gerekirse;
Yerel seçimlerin öne alınması için yapılan Anayasa Değişikliği teklifinde yaşanan ‘fire’ skandalı ve sonrasında Cumhurbaşkanı Gül’ün ‘beklenen’ vetoyu yaparak Başbakan Erdoğan’ı CHP’nin kucağına itmesi üzerinde durulması gereken bir konu.
Her ne kadar neredeyse çeyrek asırdır Mart’ta yapılan yerel seçimlerin sonbahara çekilmesi merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun başına gelenler üzerinden ‘iklimsel’ bir talep gibi sunulsa da gerçeğin başka olduğu biliniyor. Asıl nedenin 2014 Ağustos’unda yapılması zaruri olan Köşk seçimleriyle yerel seçimin arasındaki zaman dilimini arttırmak olduğu tabi ki. Her iki seçimin (yerel seçim ve Cumhurbaşkanlığı) birbirini etkilemesi, 50 milyon seçmenin birkaç ay arayla sandık başına götürülecek olması dahası halkın 2014’ün önemli bölümünü seçim psikolojisiyle geçirecek olmasının eksileri ve artıları dikkate alındığında bu tablo Erdoğan’ın Köşk yolculuğunda bir ‘sorunmuş’ gibi duruyor.
Tabi ki demokrasinin olmazsa olmaz koşulu olan ‘çoğulculuk prensibi’ ve ‘uzlaşı kültürü’ atlandığı için olay bu noktalara geldi.
Bir muhalefet partisi olarak CHP’nin ‘erken seçim teklifine’ hayır demesi eşyanın tabiatına aykırıyken MHP’nin 50 sandalyesini dikkate alarak CHP’nin önerdiği tarihi dikkate almayanlar gelinen noktada CHP’yle masaya oturmaktan başka çözümün olmadığını acı bir tecrübeyle de olsa öğrendiler.
Oldular ama yerel seçim teklifinden önce konuşan CHP ile oylama sonrası bulunan CHP aynı CHP değildi. Şartlar değişti diyen CHP daha önce 4 Kasım olarak işaret ettiği tarih konusundaki fikrini değiştirdi.
Fireciler meselesine gelince… AK Parti’deki firecilerin kimler olduğu ya da hangi ekibe/eğilime yakın oldukları önemli bir ayrıntı.
Uzun zamandır saman altından yürüyen ancak yaklaşık bir yıldır su yüzüne çıkan Köşk-Erdoğan çatışmasının bu firelerde etkisinin olmadığını düşünmek mümkün değil.
Erdoğan’ın ‘karizmasının çizildiğini yazan’ gazetelerin ya da gazetecilerin hangi yapılara yakın olduğu da dikkate alınırsa demek istediğim anlaşılacaktır. Netice itibariyle yerel seçimin erkene alınması ‘karizmanın çizilmesinden’ daha önemli olacak ki AK Parti bugün CHP’ye, ‘Siz ne derseniz o’ demek zorunda kaldı.
Aslında en baştan yapılması/söylenmesi gereken de buydu.
Bu krizde dikkat çekilmesi gereken bir başka nokta ise; Başbakan Erdoğan ile Cumhurbaşkanı Gül arasındaki mesafenin giderek arttığına ilişkin satır arası mesajlardır.
367 krizi sonrasında Köşk’ten beklentisi sorulan Erdoğan’ın yorumu özenle seçilmiş cümlelerden kuruluydu. Veto sonrası Gül’ün yorumu da o kadar ilginçti… ‘İçeriği bile olmayan bir düzenlemeyi veto etmeyip de ne yapacaktım’ diyen Gül, kış ortasına denk düşen referandumun getireceği mali külfetten çok yapılan düzenlemenin içerikten yoksunluğuna dikkat çekiyordu. Buradan da rahatlıkla görüleceği üzere Ankara’nın havası hala puslu ve soğuk!
2014 yaklaştıkça bu çatışmanın şiddetlenmesi de olası.

*
Ve fire skandalının geldiği son nokta… CHP kurmayları ellerine geçirdikleri fırsatı değerlendirerek iktidar partisini pin-pon topu gibi oynatmaya başladı.
Dün CHP’nin 2 nolu ismi 4 günlük bir tur için İzmir’e ayak bastı.
AK Parti’nin seçim tarihi konusunda CHP’nin dediği tarihe uyacağız’ açıklaması hatırlatılan Adnan Keskin, parti olarak 3 ya da 17 Kasım’ı düşündüklerini söylerken bugün AK Parti kurmaylarıyla bir araya gelen CHP’liler net bir tarih vermediler.
Muharrem İnce partisi adına kısa bir açıklamayla yetindi.
’Bütünşehir yasasıyla işler değişti’ diyen İnce, CHP’nin ‘tarih çarkının’ nedenini açıklıyordu.
*
Sonuçta CHP bugün ya da yarın bir tarih verebilir.
Ama AK Parti’yi hazır eline geçirmişken tadını çıkarmaya çalıştıkları aşikar.
Başbakan Erdoğan’ın ittifak ettiği MHP’ye güvenerek yerel seçim için gereken anayasa değişikliğini TBMM’ye getirme ihtimali hala var.
Ama ortada ciddi bir güven sorunu da var.
Karizmanın ikinci kez çizilmesi gibi bir tehlike de var.
Hatta karizmayı çizmek için daha fazla ismin ‘gizli oylamada’ yan çizme ihtimali de…  
Görüldüğü üzere Ankara’da her anlamda çarşı karışık...
CHP tarih vermemekte direnirse yerel seçimlerin zamanında yapılma ihtimali güçlenebilir.

Attığı imzanın mezara kadar arkasında durduğunu milletvekillerinin yüzüne söyleyen Başbakan ise bir taraftan gizli oylamada yan çizenleri teşhis etmeye çalışırken diğer yandan yerel seçimle cumhurbaşkanlığı seçimlerini birbirinden uzaklaştırmanın yollarını arıyor.
Ama kesin olan şu ki; Erdoğan’ın parti grubuna olan güveni giderek azalıyor.
Pek çoğu bakan olmak üzere 70’in üzerinde vekilin siyaseten ‘dinlenmek zorunda kalacağı’ bir sürecin içinden geçen AK Parti, giderek kendi içinden verdiği fireler nedeniyle köşeye sıkışmaya başladı.
Gerek giderek alevlenen Köşk-Erdoğan çatışması, gerekse yeniden vekil olmak için Erdoğan’a ihtiyacı kalmayan ‘üçüncü dönemciler’ yani siyasi nadas adayları gibi potansiyel tehlikelerle yüzleşmek zorunda kalan AK Parti’de işler her an kontrolden bile çıkabilir.
Zaten bir eğilimler koalisyonu olan iktidar partisinde her renkten her siyasi altyapıdan ismin olması iktidarın dayanılmaz çekim gücüne rağmen eski günlerden giderek uzaklaşıldığının göstergesi…
Şu anki muhalefetin iktidara alternatif olması uzak bir ihtimal…
Ama gelişmelere bakarak iktidarın alternatifini kendi içinden doğuracağı tezi giderek güçleniyor.
 
*
MHP’de kurultay için geri sayım devam ederken genel beklenti Bahçeli’nin işi ilk turda bitireceği yönünde.
İzmir’in adayı Müsavat Dervişoğlu’nun uzun yıllar omuz verdiği Bahçeli için biçtiği ‘Köşk adaylığı’ yerinde bir öneri.
Siyasi konjonktüre ayak uydurmakta zorlanan ve Başbakan olma ihtimali oldukça zayıf görünen Bahçeli’nin bugüne kadar izlediği politika nedeniyle toplumun farklı kesimlerinden oy alması muhtemel. Başta ulusalcı CHP’liler olmak üzere AK Parti’nin milliyetçi kanadını da sandığa çekebilir Bahçeli…
Aslında önemli bölümünü AK Parti’ye kaptırdığı tabanını geri almak adına Köşk adaylığı akla fazlasıyla yatıyor. Ama görünen o ki Bahçeli bu fikre şimdilik uzak. En azından MHP’yi kendisinden sonra en güçlü aday kabul edilen Koray Aydın’a bırakmaya niyetli görünmüyor. 
 
*
Ve CHP… En flaş haber Antalya il başkanının Eski Lider Deniz Baykal’ı disipline vereceği iddialarıydı. Haber portallarında, televizyonlarda saatlerce dönen bu iddia karşısında genel merkezin suskunluğu dikkat çekiciydi. Antalya ziyareti sırasında Kılıçdaroğlu’nu karşılamamakla suçlanan Baykal’ın kendisine muhalif il başkanı tarafından disipline verileceği iddialarının doğru olmadığı saatler sonra ortaya çıktı. Ama CHP Genel Merkezi ve Antalya İl Başkanı’nın suskun kaldığı her dakika bu iddiayı güçlendirirken, partinin hafızasına CHP’nin ayıbı olarak kaydedildi.
CHP’yi 1992’de kurarak 18 yıl boyunca taşıyan Baykal’ın siyaseten yoktan var ettiği Kılıçdaroğlu’nun döneminde disipline sevk edilmesinin düşünülmesi bile korkunçtu. Hem ahde vefa boyutuyla hem insani hem de siyasi açıdan…
İsa’nın çarmıha gerilmesi gibi bir şey yani…