GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
7 Ağustos 2022 Pazar

Düzgün insan!

Düzgünlük, muktedirlerin insanlık alemine hükmetmek için oluşturduğu normlarla ortaya çıkmış olup insanın değerini kitle vasatlığına indirgeyen bir üniformaya tekabül eder. 

Sahiciliği yitik insan, düzgün insandır. Ve düzgün insanlar genellikle okumuşlar arasından çıkıyor. Böylesine mükemmel bozulma ancak eğitimle gerçekleşebiliyor.

Mükemmellik ve bilgi piyasasında ayrıcalıklı konum, endüstri çağında, aydınlanma ve modernitenin getirdikleriyle eni konu pekişti. Aydınlar ve entelektüeller bu piyasanın en itibarlı müşterileri oldular.

Dindarlar bu tür işleri tanrılara havale etmek suretiyle kendilerine görece konforlu bir alan açabilmişler.

Modern toplumlar ise seküler alanı inşa edebilmek için epey bir zahmete katlanmışlar.

Nihayetinde, dayanakları farklı olmakla birlikte, yaratılan iktidar alanları, kitleleri biat kültürüyle buluşturuyor. Bilimin, rasyonel aklın veya tanrıların huzurunda; mutlak itaat…

Din (metafizik) ile bilim çatışarak birbirini yeniden üretiyor. Birincisi manevi alanı talan ediyor, ikincisi yeryüzünü talan ediyor.

Modern zamanların dini, bilim olurken din uleması da akademisyenlere karşılık geliyor. Tapınak haliyle okuldur.

Neden böyle? Çünkü bilgi metalaştırıldı. Ve metalaşan bilginin dogmatik dönüşümü kaçınılmaz oldu.

Medeniyet dediğin 12 bin yıllık kültür hengamesinden zuhur eden muasırlık, düzgün insan ve metalaşan bilginin hizaya soktuğu toplumsal yaşamla mütecanistir.

Takım elbiseli, kravatlı -sivil üniformalı- erkekler ve kadın versiyonları, ciddiyet adına asık suratlarıyla düzgün düzgün duruyorlar; sistem tarafından konuldukları yerde ve öngörülen düzen içinde sivil otoriteyi temsil ediyorlar, tam da olması gerektiği gibi…

İnsan, başlangıçta, ölçülere sığdırılmış bilinebilirliğin sınırlarında zapt edilecek gibi değildi. Bu yüzden de eğitilmesi gerekiyordu.

Soyutlama yeteneği gelişip düşünmeyi öğrenen insandan yönetilmenin zaruretine inanan “düzgün insan”a eğitimle varıldı.  

Fakat hakkını teslim etmek gerekir, genç kuşaklar düzgün olmayı veya görünmeyi pek dert etmiyorlar. Gösterişsiz, sade ve rahatlar. Eğitimle düzgün hale gelmeye de niyetleri yok gibi… Yatay toplum gerçeğine dikkatle bakmak gerekiyor.

Nihayetinde, öyle ya da böyle, düzgün insan olmayı kalite olarak benimseyen insanlık, toplumsallaşma sonucu, yeryüzü yaşamını yok edecek silaha dönüştü.

Ne ki, düzgün insan, suçu cehalete yükleyerek sorumluluktan kaçıyor.

Ve gerçek yürüyor, Dünya ahvali, durumun sürdürülebilir olmadığını söylüyor.

Düzgün insana kuşkuyla bakan, sorgusuz sualsiz itaate itiraz eden anti otoriter genç kuşakların başkaldırısı elan biricik umudumuzdur.