GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
İhsan Özbelge ÖZDURAN
YAZARLAR
18 Şubat 2023 Cumartesi

Çöktük-kapandık… Lakin tutunamadık!

Yüreklerimize kazınan büyük deprem felaketini kayda geçirmek istediğim bir önceki yazımın her satırını…

İlk kelimesinin ilk harfinden son cümlesinin son noktasına kadar büyük bir şaşkınlık ve üzüntü içinde kaleme alırken…

Yaşanan bu  çaresizliğin ardından yapılan bütün açıklamaların, bütün tesellilerin kifayetsiz kaldığını… 

Söylenmiş, söylenen ve söylenecek olan bütün sözlerin boş olduğunu düşünerek…

Söylenecek ne kaldı ki geriye diyerek yazımı zar zor tamamlayabilmiştim.

***

Oysa ki…

Son yıllarda dillere dolanan… “Sözün bittiği yer / Yapacak bir şey yok…

Söz öbeklerinin enjekte ettiği… Kabul edilmiş çaresizliği bir tarafa bırakıp… 

Yaşanan bu acıların ardından, nasıl daha çabuk iyileşiriz sorusuna cevap bulabilmek için

Şimdi…

Enine boyuna düşünmenin, araştırmanın, tartışmanın, istişare etmenin tam zamanıydı…

Depremi takip eden günler içinde… Rakamlarla ifade edilen türlü çeşitli açıklamalarla, sayılabilir canlı cansız bütün varlıklar sürekli sayılıyordu…

Kurtarılamayan can sayısı, kurtarılan yaralı sayısı, çöken bina sayısı, doğan bebek sayısı, annesiz babasız kalan çocuk sayısı, evlatsız / evsiz yurtsuz  kalan vatandaş sayısı…

Yardım kampanyalarındaki toplam bağış sayısı, yardıma koşan yabancı ülke sayısı, yardım malzemesi taşıyan tır sayısı, kurulan çadır sayısı, kusurlu müteahhit sayısı vb diyerek saymaya devam ediledursun…

Ağır kış şartlarında zor durumda kalan milyonlarca depremzede yurttaşımızın geçici barınma ihtiyacına çeşitli çareler aranıyordu. 

***

Buna çare olarak… YÖK tarafından yayımlanan basın duyurusunda…

2022-2023 Bahar döneminin süresiz ertelendiğini ve uzaktan eğitime geçildiği haberinin gündeme düşmesi ile... 

KYK yurtlarında kalan yaklaşık 850.000 öğrencinin odalarını boşaltması ve üniversitelerin tatil edilmesinden söz edilirken…

Cumhuriyet’in kuruluşundan beri bu memlekete rehberlik eden akademik dünyadan…  

Ülke geleceğinin teminatı olan yaklaşık 8.000.000 gencin potansiyel zihin gücünden…

Deneye / ispata dayalı ilim ve bilimden… Ülke genelinde gittikçe uzaklaşılıyordu.  

Yani…

Öğrenci yurtlarındaki takribi sekizyüz elli bin yatak sayısı ile…

Evde otursunlar denilen sekiz milyon öğrenci sayısı karşılaştırıldığında…  

Fayda / maliyet oranı hesap edildiğinde… Sayılar birbirini tutmasa da…

Yüz yüze eğitimden uzak kalınan yıllar… Nedense bir türlü ‘zarardan’ sayılmıyordu.

***

Lakin… Bu ülkenin beyin takımı çalışmalarının ‘uzaktan eğitimle’ rolantiye alınması…

Bilim dünyasına emek vermiş bir çok akademisyen tarafından…

Zifiri karanlığın başlangıcı olarak telakki edilerek… Geriye doğru sayımı haber veren…

Duydunuz zilin sesini mealindeki ikaz edici bir gong sesine benzetiliyordu.

Yaşanan Pandemi süresince üniversite amfilerinden, laboratuvarlardan uzak kalarak…  

Online eğitimin yetersizliğini deneyimlemiş olan… Z kuşağı dediğimiz can damarımız ülke gençliği…

Depremzede vatandaşlarımızın barınmaları için daha başka çözüm yollarının illa ki bulunabileceğini önererek…

Uzaktan eğitim istemiyoruz “Üniversiteme Dokunma” kampanyaları ile seslerini duyurmaya çalışarak…

Bu karardan bir an önce dönülmesi için kamuoyunun dikkatini çekiyorlardı.

***

Tam da bu noktada… 

Bir ülkeyi ayakta tutan en önemli taşıyıcı kolonlardan birinin EĞİTİM olduğunu vurgulayan eski bir anektod…

Ülke kalkınmasını ve gelişmesini  sağlayan temel bir prensibe işaret ediyordu.

İkinci Dünya Savaşı olmuş, Almanya yerle bir, taş taş üstünde kalmamış… 

Amerikalı general Alman generale der ki, 

‘Artık siz bir daha sırtınızı doğrultamazsınız.’

Alman generalin cevabı şu olur… 

‘Taş taş üstünde kalmadı doğru, ama üniversitelerimiz ayakta.‘    

****

Bütün bu olup bitenlerin, elimizden avucumuzdan kayıp gidenlerin ardından geriye dönüp baktığımızda… 

2022 Afet yılı kapsamında Düzce depreminin yıldönümü olan 12 Kasım tarihinde…

Afetlere dirençli bir toplum oluşturma vizyonu ile… Olası bir depreme karşı… 

AFAD tarafından yurt genelinde düzenlenen bir tatbikatta bütün ülke hep birlikte…

Faraza…. Deprem olmuş gibi yaparak ve de Çök-Kapan-Tutun diyerek… 

Çökmüş, kapanmış, bir yerlere tutunmuştuk. 

Ne hazindir ki…

Faraziyat ve hakikat… 6 Şubat 2023 günü saat 04:17 için randevulaşarak…

Üç ay gibi kısa bir süre sonra… Doğu Anadolu fay hattında buluşmuş… 

Ülkemizi derinden sarsan ve büyük bir yıkıma yol açan bu felaketle…

Çök-Kapan-Tutun kelimeleri…

Kendini gerçekleştiren bir kehanet gibi gerçek hayattaki karşılığını  bulmuştu.

***

Son tahlilde…

İzafi kavramların karşısında ilimin ve bilimin gücüne işaret eden ulu önder M.Kemâl Atatürk’ü şu kıymetli sözleri ile bir kez daha minnetle anıyorum. 

“Bir ulusun asker ordusu ne kadar güçlü olursa olsun, kazandığı zafer ne kadar yüce olursa olsun , bir ulus ilim ordusuna sahip değilse , savaş meydanlarında kazanılmış zaferlerin sonu olacaktır…Bu nedenle bir an önce büyük, mükemmel bir ilim ordusuna sahip olma zorunluluğu vardır.”

Yazıma bu minvalde can-ı yürekten yapacağım kişisel bir nihayetlendirme ile…

Bu güzel ülkenin ebediyen var olması için… Mükemmel bir ilim ordusuna ebediyen sahip olmasını diliyorum.