GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
İhsan Özbelge ÖZDURAN
YAZARLAR
12 Şubat 2023 Pazar

Bu büyük acı son olsun!

Binlerce yıllık Anadolu topraklarının derinlerinde uyuyan dev yine büyük bir homurdanma ile uyandı…

6 Şubat 2023 günü… Sabaha karşı 04.17’de 7,7 şiddetindeki bir sarsıntı Güneydoğu Anadolu Bölgesi ile Akdeniz ve Doğu Anadolu bölgelerinde bulunan…

Tarihi ile, kültürü ile ülkemizin kıymetlilerinden… Kahramanmaraş, Adana, Adıyaman, Malatya, Hatay, Şanlıurfa, Osmaniye, Kilis, Diyarbakır ve Gaziantep gibi kadim şehirlerimizin altını üstüne getirirken…

Bu illere bağlı bir çok ilçe ve köylerde gece sabaha kavuşamıyor…

Yüzsekiz bin sekiz yüz on iki kilometre kare alanda… Onüç milyon beşyüz bin insanımız karanlıklara gark oluyordu…


İlk şokun yaşanmasının üzerinden geçen dokuz saat sonra, yine aynı uğultu göklere yükseliyor…

Ve… 13.24’te 7,6 şiddetindeki ikinci bir sarsıntının yarattığı yıkımla, yer /gök arasındaki maddi olan her şey hükmünü yitiriyordu.

Dünyada bir örneği daha görülmemiş bu felaket günü…

Kalplere, zihinlere, literatüre ve tarih sayfalarına asrın felaketi olarak kayda geçiyor…

Ve… Yüzlerce yıldır kadim Anadolu toprakları üzerinde yaşayan Türk milleti…

Dini, etnik ve siyasi ayrımcılığı siyaset dünyasının yüzüne çarparak… Tek yürek olmuş ve birbirine kenetlenmiş bir şekilde

Enkaz altından kurtarılmayı bekleyen her bir kardeşi için, bin bir güçlükle kurtarılan yaralılar için ve kurtarılamayan on binlerce can için gözyaşları içinde dua ederken…

Güzel ülkem Türkiye'de  bir haftalık ulusal yas ilan ediliyor ve bayraklar yarıya indirilerek…

Yıllar boyunca sönmeyecek bir yürek ateşi ülkenin hafızasına kazınıyordu.

***

Ve… Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğu gerçeğinin göz ardı edilmediğini farzederek…

Merak saiki ile dahi olsa…

1999 Gölcük depreminden ve 2020 İzmir Seferihisar depreminden bir sonuç çıkarabildik mi? Sorusuna cevaben…

1999 yılından bu yana geçen 24 senenin muhasebesi yapıldığında…

Bu acı gerçeği unutarak, ilimden ve bilimden uzaklaşarak, beyhude geçen yılların ardından…

Bilim adamlarının açıklamalarına kulaklarını tıkayanlar, ilimin ve bilimin aydınlığına sırtını dönenler…

Bu yaşanan büyük acıların vebalini boyunlarında taşıdıklarından haberdarlar mıdır bilinmez ama…

Türk milleti yine tarifi mümkün olmayan acılarla, elem dolu zor zamanlardan geçiyordu.

Günlerdir… Arama kurtarma ekipleri tarafından büyük fedakarlıklarla yapılan kurtarma çalışmalarında…

Enkaz başında… Yıkıntıların altındaki sevdiklerine salimen kavuşmayı bekleyen…

Gözyaşları içinde… Ölü ya da sağ kayıplarının peşine düşen acılı insanımız… 

Günler sonra gerçekleşen mucizelerle gün ışığına çıkarılan güzeller güzeli yavrularımız…

Günlerce aç susuz bedenleri ile ölüme direnen, bu memlekete yıllarca hizmet etmiş yaşlılarımız…

Türk Silahlı Kuvvetlerinin, Afat, Kızılay vs devlet kurumlarının, yabancı devletlerin , her türlü ekipmanları ile sahada olan belediyelerin, oda ve derneklerin ve de sivil halkın gayretleri ile…

Sıfırın altındaki soğuk havada… Ve yurdun dört bir köşesinden gelen yardımlarla ayakta durmaya çalışan vatandaşlarımız…

Haber kanallarında yürek dayanmaz görüntülerine bakamadığımız, acılarına ortak olamadığımız

Tedavi altına alınan binlerce yaralımız… Ve hayatını kaybeden 20.000’den fazla canımız.

Bunu da mı görecektik dedirten ve insanı derin düşüncelere sevk eden…

Bir kefene sarılıp gömülebilmenin dahi bir şans olduğu minvalinde kurulmuş acı dolu cümleler…

Bu acımasız ve adaletsiz dünya düzeninde birey olmanın  içinde bulunduğu acziyeti…

Ve…

Bireyin hayatının idamesi için şart olan devlet erkini… Devlet aklını ve de Devlet adabını hatırlatıyordu.

***

Enkaz başında acı içinde haykıran, devletini yanında arayan depremzedelerin “Devlet nerede?” haykırışları göklere yükselirken…

Cihan padişahı olarak kırk altı yıl bu topraklara hükmeden, adaleti ile nam salan Kanuni Sultan Süleyman’ın… Muhibbi mahlası ile kaleme aldığı  şu satırlar…

Sanki… Tüm zamanlardan daha fazla anlam kazanıyordu…

“Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi”


Bu iki satırdaki her bir kelimenin anlamı… Bugün yaşanan felaketle tahlil edildiğinde…

Depremin yarattığı acılar içinde binbir zorlukla mücadele eden halkın… Devlet erkine nasıl da her zamandan daha fazla ihtiyaç duyduğuna..

Enkaz altında hayata tutunmaya çalışan her bir kişinin… Bir nefes sıhhat için ölüme direnişine şahitlik ederken..

Devlet / millet kavramlarının birbirinden ayrılmaz bir bütün olduğu gerçeğini de gözler önüne seriyordu.

Yine…

Bir devletin bekası için milletin yaşaması gerektiğine yüzlerce yıl önceden vurgu yapan Şeyh Edebali’nin…

“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” sözlerini günümüz şartlarında tekrar hatırlarken…

Milletimizin ve devletimizin bu kadim topraklar üzerindeki bekası için…

Gelecek nesillerin refahı için… İlimin aydınlığında bir gelecek umut ediyorum…

Bu büyük deprem felaketi ile en kıymetlilerini enkaz altında bırakan kardeşlerimize

Tarifi, tazmini, telafisi ve tesellisi olmayan bu büyük acılara dayanma gücü diliyorum.

Başın sağolsun Türkiyem… Yaşadığın bu büyük acı son olsun!..