GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
2 Kasım 2012 Cuma

Bi Ahmet’e sormak lazım!

Samet’ten sonra Ahmet’imiz de oldu.
Hamdolsun!
Sosyal medyayı alt üst eden Alex’in Samet’i istif edip kurtuldu.
Ancak Ahmet’in arkası sağlam…
Başbakan Erdoğan’dan zılgıt yese de Cumhurbaşkanı Gül kapı gibi arkasında.

Bu dönemde tercüman olmak da zor danışman olmak da…
Afyon Valisi Balkanlıoğlu’nun Basın Danışmanı İsa Kuş’un kaderini üzülerek okudum.
25 askerin cayır cayır yandığı malum patlama sonrası Genel Kurmay Başkanı’na makamında lokum/kilim hediye eden Vali, ilk günlerde savunduğu bu hareketinin faturasını Basın Danışmanı’na kesmiş.
Ne olacak canım, ölenle ölünür mü?
Afyon’un kaymağını, lokumunu, kilimini tanıtmak da görevimiz babından gevrek açıklamalarla Türkiye’nin sinirlerini hoplatan Vali Balkanlıoğlu, öyle bir günde verdiği poza değil o pozu ‘onaylı olarak’ Valiliğin sitesine koyan Danışmanı Kuş’a kesti faturayı…
Ve o danışman bugün işsiz…
*
Biz yine dönelim Ahmet’e… Yani Ahmet Sever’e
Temmuz’un sonunda Gazeteci Ruşen Çakır’a röportaj veren Sever, o günden sonra Türkiye’nin en popüler adamlarından biri…
Google’le Ahmet Sever yazdığımda karşıma tam 2 milyon 170 bin sonuç çıktı.
Arama motorundaki sonuçların yüzde 90’ı iki başlıkta toplanıyor.
Sever’in Çakır’a verdiği o röportaj ve Türkiye’yi ‘iki başlılık’ tartışmasının içine sokan Barikat Krizi’ndeki talimat meselesinde Gül’ün gazetecilere ‘Ahmet’e sorun’ şeklindeki yanıtı.
 
Aslında Ruşen Çakır’ın sorularına zehir zemberek yanıtlar veren (Tabi ki Gül adına) Başdanışman Ahmet Sever, Gül’ün Köşk yolculuğunda önüne konulan yasal barikat karşısında ne denli üzgün ve öfkeli hatta kızgın olduğunu tüm çıplaklığıyla anlatıyordu.
Ve yeniden adaylığı noktasında da yeşil ışık yakıyordu.
 ‘Barikat’ krizinde ‘Ulus’taki polis barikatını kim kaldırdı?’ sorusuna yanıt arayan gazeteciler Erodoğan’ın ‘ben yapmadım’ yanıtından sonra döndükleri Gül’den ‘Ahmet’e sorun’ yanıtı alınca Ahmet’in yaptığı açıklamalar Türkiye’yi yeniden bir tartışmanın içine attı.
Tartışmanın adı ‘iki başlılık’tı bu kez.
 
Cumhurbaşkanı Gül kendisini direkt bağlayan açıklamalardan sonra Erdoğan’ın ‘O açıklamalar bir danışmanın haddi de olamaz yetkisi de’ sözlerine rağmen Sever’in yani danışmanının arkasında dimdik durdu.
Durmakla kalmadı Türkiye’nin en netameli, en gergin 29 Ekim’in üzerinden yapılan tartışmalara zemin hazırlayan açıklamayı da önce ona yaptırdı.  
Afyon Valisi gibi topu taca atıp, danışmanına kart göstermedi yani.
Görünen o ki 2014’e giden kritik süreçte Ahmet Sever’in özel bir rolü vardı.
Ve şu ana kadar iki kez çıktığı sahnede rolünü gayet iyi oynuyordu.
Büyük bir ihtimalle hem röportaj hem de son açıklamalar önceden planlanmıştı.
Çünkü Gül gibi düşünerek, planlayarak adım atan bir devlet adamından başka türlüsü beklenmez zaten…
*
Gelelim ‘iki başlılık’ tartışmasındaki son viraja…
Başbakan Erdoğan’ın ‘Barikatı kaldırın talimatını Cumhurbaşkanı vermiş olamaz. Biz bugüne kadar bu ülkeyi iki başlılıkla yönetmedik. Bundan sonra da götüremeyiz’ şeklindeki sözleriyle alevlenen Gül’ün 24 saat sonra yaptığı ‘herkesin görevi ve yetkisi yasa ve anayasada sınırlanmıştır’ sözleriyle gerilen ortam dün itibariyle bir parça yumuşadı.

Almanya dönüşü Köşk’e çıkan ve bir saatlik ‘haftalık olağan’ görüşmenin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, faturayı medyaya çıkardı.
’Bizi karşı karşıya getiremezsiniz, boşuna yorulmayın’ diyen Başbakan Erdoğan, satır aralarında Gül’e de mesaj gönderiyordu.
Birileri bizi karşı karşıya getirmeye çalışıyor mesajı…
*
Her ne kadar Erdoğan (bir kısım) medyayı suçlasa da olayların bu noktaya gelişinde medyanın katkısı yok denecek kadar azdı. Medyanın bir bölümün yaptığı tek şey olan biteni biraz daha büyütmek ya da yangına körükle gitmekti.
Yangını çıkaran onlardı bu kez çünkü…
Cumhurbaşkanının görev süresiyle ilgili yasal boşluğu medya bırakmadı sonuçta.
O boşluğu doldururken ‘Bir daha aday olamaz’ maddesini de medya koydurmadı.
TBMM açılışındaki zehir zemberek konuşmayı da işaret edilen medya temsilcilerinin kaleme aldığını sanmıyorum.
Kılıçdaroğlu ve Erdoğan’ın cephelere ayrılıp kılıçları çektiği ortamda Ankara Valisi Alaaddin Yüksel’e ‘esnek olun’ talimatını da medya vermedi. Vali’ye talimat verirken Başbakan’a bilgi bile vermeme kararını da medya almadı.

Elbette ki Sayın Başbakan’ın ‘iki başlılık’ tartışmasını sürdürmesini beklemiyoruz.
Ve de netameli konularda faturayı medyaya kesme alışkanlığını da biliyoruz Erdoğan’ın…
Ama ‘iki başlılık’ ve Erdoğan-Gül çatışması Türk siyasetinin en büyük gerçeğidir.
Oturup anlaşırlar…
Biri Köşk’e çıkar öbürü partiye döner.
Tüm bunlar olası…
Lakin çatışma da gerçek!
Bana göre Erdoğan da artık bu gerçeğin farkında…
İnceden önlem almaya başlayacaktır. Bugün başlayan Kızılcahamam Kampı’nın ana gündem maddesi bu olacaktır hatta.
 
Birilerine göre Gül ve Erdoğandanışıklı dövüş’ içindeler.
Bu görüşe katılmıyorum. Ama hazır tartışma büyümüşken TBMM Başkanı Çiçek’in ‘başkanlık sistemi’ hamlesini de manidar buluyorum.
Gül-Erdoğan çatışmasına en ilginç yorum Anayasa Profesörü Burhan Kuzu’dan geldi.
Canlı yayında ‘çatışma ve iki başlılık’ sorularını yanıtlayan Kuzu, kehanette bulunarak,
”Bu işten ekmek çıkmaz. Medyanın ve muhalefetin çabası boşuna… Cumhurbaşkanı adayımız Erdoğan’dır. Anketlerde Gül yüzde 80 Erdoğan yüzde 20 çıksa bile bu gerçek değişmez. Gül aday olmaz çünkü…’ diyen Burhan Kuzu’ya hatırlatmak lazım. 
Hocam yine de 'Bi Ahmet'e sormak lazım'  
Malum, kritik sorulara o yanıt veriyor. 
Ahkam kesmeden, kehanette bulunmadan önce Ahmet'in yanıtını da görmek lazım. 
O bakımdan…