GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
1 Ekim 2009 Perşembe

AKP hızla oy kaybedecek

Bunu, ’‘azılı AKP karşıtı bendeniz’’ söylemiyor; 29 Mart (ve öncesindekilerde de) seçim sonuçlarını doğru tahmin eden A&G Araştırma’’nın sahibi Adil Gür söylüyor.’¶
AKP’’nin 29 Mart yerel seçimlerinde aldığı oy oranına bile (yüksek bularak) şaşan bir gavur İzmirli olarak, benim AKP hakkındaki tahminlerimi subjektif bulabilirsiniz; ama söz konusu Adil Gür olunca, durup dinleyin derim.   
 
Adil Gür’’e göre, erken seçim ihtimal değil, neredeyse kesin. Sadece 2010 ilkbaharı mı, yoksa sonbaharı mı olacağını bilmiyor Adil Bey. Ama ’‘baskın seçim’’den ziyade 2010 sonbaharında ’‘erken seçim’’ yapılacağını, daha kuvvetli bir ihtimal olarak görüyor.
 
A&G Araştırma’’nın sahibi Adil Gür, erken veya baskın seçim olacağını, şu dört ana faktöre dayanarak iddia ediyor.
Birincisi: Kürt açılımı oy kaybettirdi.
Hükümet, farkındaysanız, Kürt açılımı meselesini artık ağzına almıyor. Bunun dışında Başbakan’’ın da Anayasa değişikliği düşünmediklerini açıklamış olması da Hükümetin Kürt meselesini seçim sonrasına bırakmayı planladığını gösteriyor. Hükümet açılım tartışmalarının AK Parti’’ye zarar verdiğini ve oylarını düşürdüğünü ve bu konunun riskli bir konu olduğunu gördü. Bu nedenle bu konuyu taze güç toplayacağını umduğu seçim sonrasına bırakmayı planlıyor. Ayrıca, ufak projelerle sonuç alınabilecek bir konu değil bu. Örneğin PKK’’nın dağ kadrosuna af gibi bir şey olmadan teröre karşı etkili sayılabilecek bir sonuç almak mümkün değil. Ve, AK Parti bir seçimle taze kan kazanmadan bu konuda artık ilerlemeyecek. Kürt meselesinde sonuç alıcı radikal bazı adımları seçim olmadan atmayı çok riskli bulduğu için, önce seçimi bekleyecek.
 
İkincisi: Ekonomik göstergeler 2011 ve 2012’’de daha kötü olacak.
Ali Babacan’’ın geçenlerde yaptığı açıklamalardan da görülüyor ki, Hükümet 2011 ve 2012’’deki ekonomik göstergelerin 2010’’dakinden daha iyi olmayacağını, hatta daha kötü olacağını görüyor. İşsizlik buna çok iyi bir örnek. Hükümet, bu durumda, ekonomik tablo daha da kötüleşmeden seçime gitmeyi uygun buluyor
 
Üçüncüsü: Muhalefet seçime hazırlıksız
Şu anda seçime hazır tek parti AK Parti. MHP de biraz olsun hazır seçime ama özellikle ana muhalefet CHP seçime çok hazırlıksız. CHP henüz il kongrelerini ve ancak bundan sonra yapabileceği büyük kongresini yapmadı. AK Parti ise, il kongrelerini tamamladı ve 3 Ekim’’de büyük kongresini yapacak. AK Parti bu kongrede partisini seçim sürecine götürecek ve onu bu süreçte yönetecek kadroyu belirleyecek.
CHP ve MHP dışında kalan diğer partilerin durumu da bundan farksız değil. DP ve ANAVATAN henüz birleşme sürecinde. Abdüllatif Şener’’in Türkiye Partisi ile Mustafa Sarıgül’’ün Türkiye Değişim Hareketi henüz oluşum ve hazırlık aşamasında, henüz parti haline gelmedi bile. Tüm bunlar AK Parti’’nin kendisi açısından avantaj olarak gördüğü durumlar.
 
Dördüncüsü: IMF ile anlaşma.
Hükümet 7-8 Ekim tarihlerindeki toplantıda IMF ile anlaşırsa, bu da başlı başına bir erken seçim göstergesi olacak. Hükümet IMF’’den alacağı 15-20 Milyar Doları iç borç ödemeleri için kullanarak, Hazine’’nin iç borç yükünü azaltacak ve böylelikle piyasada dolaşan sıcak parayı artıracak. Piyasada dolaşan sıcak paranın artması ise, krizin etkilerinin hissedilmesini azaltacak.’”
 
Adil Gür, bu ihtimalleri sıralıyor ve ardından ekliyor: İster erken, ister baskın seçim; sonuçlara etki etmeyecek. AKP’’ye destek, seçim süresinde azalacak. Çünkü seçmen artık AKP’’ye kızgın. Çünkü bıçak kemiğe dayandı.
Seçmenin AK Parti’’ye kızgınlığının sebebi ise şu; seçmen Ocak 2008’’de şikayet etmeye başlamıştı. Bu dönemde daha henüz küresel kriz konuşulmuyordu. Küresel krizin etkileri 2008 Eylül’’ünde konuşulmaya başlandı. Hükümet; seçmenin ekonomiye ilişkin şikayetleri 0cak 2008’’de bariz bir şekilde duyulur hale gelmiş olmasına rağmen, önce Türban yasası, kapatma davası, Anayasa değişiklikleri, ardından da Kürt meselesi gibi konularla uğraştı. Bunlar seçmeni günlük yaşamında ilgilendirmeyen konular. Seçmen AKP’’yi kendi gündemi olan ekonomi gündemi için bir şey yapmak yerine, gündemi bu konularla işgal ettiğini düşündüğü için AK Parti’’ye kızgın. O nedenle seçim ne zaman olursa olsun, bu kızgınlık seçim sonuçlarına yansıyacak. Hatta seçmen sırf bu kızgınlık nedeniyle şu anda oy vermeyi düşünmediği partilere oy verebilir. Bundan dolayı da bir dahaki genel seçimlerde, ortaya beklenmedik sürpriz seçim sonuçları çıkabilir.’”
 
AKP’’ye bir kez bile oy vermemiş ve vermeyecek biri olarak, Adil Gür’’ün sözlerinin altına imzamı atarım dememim, bir kıymeti harbiyesi yok, ey okur!
Ama şunun var: Benim gibi sadece yerel seçimlerde CHP’’li adaylara oy veren bir İzmirli olarak, ’‘İzmirlilerin sadece AKP’’ye değil, CHP’’ye de feci şekilde kızgın olduğunu’’ rahatlıkla iddia edebilirim.
Bunun nedenlerini ve bu kızgınlığın hangi partiye (ya da partilere) kayabileceğini de yarın yumurtlayalım artık. Bekleyin.