GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
8 Kasım 2013 Cuma

30 Mart'ın şifreleri

Ülkemizin can sıkıcı, endişe verici gündemine inat ‘yerel seçim’ demeye devam edelim. Kapıdaki seçimin şifrelerini birlikte çözelim.
Görünen o ki bu seçim öyle bildiğimiz seçimlere benzemeyecek. Yani adayın önemli olduğu, projelerin konuşulduğu, tartışıldığı seçimlere...
Nerde o eski seçimler diyesi geliyor insanın. Elbette ki sandıktan kentin yeni yöneticileri çıkacak. Ama sandığa gidenlerin iknasında o isimlerin rolü hiç olmadığı kadar az olacak.
*
Sandığı ne mi belirleyecek?
Tabi ki ülkenin can sıkıcı gündemi… Ne yazık ki!
Gördüğünüz gibi kaçsak da kovalayan endişe verici gündem yerel seçimin en önemli şifresi.
‘Türkiye İran’a hatta Arabistan’a mı dönecek?’ sorusunu artık ‘endişeli modernler’ yerine muhafazakârlar soruyor. Daha ne olsun!
Başbakan’ın eski Danışmanı Akif Beki’den Nalcı Ilıcak’a, Mehmer Barlas’tan Ertuğrul Yalçınbayır’a kadar herkes korkularını, endişelerini paylaşıyor bugünlerde. Twiter ve facebook’u mesken tutan klavye delikanlıları bile suskun. Evdeki yüzde 50 endişeli…
*
Hal böyleyken yerel seçimde sadece adayların oylanacağını düşünmek biraz değil epey safdillik olur. Zaten kimsenin böyle bir iddiası da yok.
Gezi Parkı isyanından bu yana tanıyamadığım Sayın Başbakan, üniversite öğrencileri üzerinden açtığı ‘ahlak defteriyle’ sadece gençliği töhmet altında bırakmakla kalmadı, gerektiğinde ne kadar ileri gidebileceğine dair de ipuçları verdi.
Yardımcısı Bülent Arınç’ın Cimbomlu Burak Yılmaz’ın rekorunu egale eden ofsayt pozisyonuna alışkındık ama… Gezi sürecinde kaleme aldığı ‘Böyle lider 100 yılda bir gelir. Yedirmeyiz’ yazısıyla olayların gidişatını etkileyen Yalçın Akdoğan’a yazık oldu.
*
Sonuçta Başbakan’ın pimini çekerek giderayak kucağımıza bıraktığı bu bombanın Erzurum’da, Konya’da, Trabzon’da hatta Diyarbakır’da nasıl bir hasara yol açacağını bilemem. Ama o bomba İzmir’de AK Parti sandıklarında patlayacak gibi görünüyor.
Bence hasar şimdiden büyük...
Birileri bu duruma sevinebilir. Hatta CHP’lilerin eksiklerini Başbakan’ın hatalarıyla örtmek, yaratılan korku üzerinden siyaset devşirmek birilerinin işine geliyor da olabilir.
Ama yerel demokrasi açısından bu üzücü bir durum bana göre.
Gönül ister ki İzmir’deki yarışı Başbakan’ın çıkışlarıyla yaratılan suni gündemler değil adayların kente dair projeleri belirlesin. Ve gönül ister ki İzmir’deki siyaset terazisinde kilosuyla tartılsın, herkes ektiğini biçsin, yaptıklarıyla yargılansın.
Lakin kazın ayağı öyle değil. En azından şimdilik...
Türkiye’nin içinden geçtiği sürece en net tepki İzmir’den yükseliyor.
Çözüm sürecindeki taviz görüntülerinden demokrasi paketinden çıkan sürprizlere kadar ortaya atılan Yeni Türkiye fotoğrafına ilişkin her gelişme kentin siyasi fotoğrafına yansıyor.
Zaman zaman azalsa, zaman zaman dağılsa da İzmir’in üzerindeki endişe bulutları son süreçte yoğunlaşmış görünüyor. Akif Beki’nin bile ‘İran’dan beter oluruz’ dediği ortamda İzmir’in ruh halini varın siz düşünün.
*
Cumhuriyet’in 90. yılında meydanlara sığmayan fotoğrafa bu pencereden bakmalıyız. Yerel seçim sandıklarına en net yansıyacak faktör kuşkusuz budur.
*
İzmir’in iktidara uzak hatta karşı duruşu acayip bir ironi yaşatıyor bizlere…
AK Parti’nin üç dönem üst üste iktidarda (hem de oylarını artırarak) kalışının şifrelerini çözerken muhalefetin yetersizliğinden dem vurmadan edemiyoruz ne yazık ki. Hatta Sayın Başbakan grup toplantılarında CHP liderine seslenerek, ‘Sen orada olduğun sürece ben başbakanım’ demekte bile sakınca görmüyor.
Gerçi yaptığımız röportajda ‘İzmir’i çantada keklik olarak görmüyoruz’ dese de Kılıçdaroğlu da Erdoğan’a rahatlıkla, ‘Sen bu üslubu koruduğun, aynı yolu yürüdüğün sürece İzmir’i unut’ diyebilir. Bir genel seçim havasında geçmesine kesin gözüyle baktığım, başkan adaylarından ziyade parti liderlerinin yarışacağı hatta Yeni Türkiye-Eski Türkiye oylamasına dönüşmesini beklediğim ve birkaç ay sonraki Köşk yarışının kaderini etkileyecek 30 Mart 2014 sandığının şifrelerini çözmek önemli.
*
Cumhurbaşkanı Gül bile kararını 30 Mart’tan sonra açıklayacak bana göre.
*
Yeni Türkiye-Eski Türkiye maçına dönersek… Kılıçdaroğlu yerel seçimden söz ederken bir noktanın altını çizmiş ve “Bu seçim Cumhuriyet’e karşı olanlarla Cumhuriyet’i savunanların seçimi olacak” demişti.  
Yani alıştığımız ve beklediğimiz üzere iki kutuplu geçecek.
Son dönemde hangi konuda iki kutba ayrılmadık ki!
Basit bir Fenerbahçe Kongresi’ne bile taraf olmadık mı?
Ya da Beşiktaşlı olalım-olmayalım Çarşı grubu üzerinden bölünmedik mi? Aziz Yıldırım’dan nefret etmesine rağmen kongrede Erdoğan’ın adayının kaybetmesine hangi muhalif CHP’li sevinmedi? Cimbomlu olsun Trabzonlu olsun.
Yahut bir yerde İzmir’in başkanı Aziz Kocaoğlu’nu işi gücü bırakıp onca tepkiyi göze alarak Fener Kongresi’ne götüren neydi?
Kendi tweteyle konuşalım. “Onca yıldır üye olmasına rağmen” ilk kez oy kullandıran…
Adaşıyla yaşadığı yargı kaderdaşlığı mı yoksa Yeni Türkiye-Eski Türkiye maçı öncesi safların belirlenmesi miydi mesele?
Kararı siz verin. Bürokratlarıyla gerçekleştirdiği çok önemli, kritik Çeşme zirvesinden çıkıp sırf bir oyu sandığa atmak için İstanbul’a gidip-gelmeyi göze almanın başka bir açıklaması olamaz. Mesele bir oyu sandığa atmak mıdır yoksa cephe savaşında rengini belli etmek midir?
İşte yaklaşan yerel seçimlerin en kritik şifresi de budur.
Bu seçimde oy kullanma oranının hiç olmadığı kadar yüksek olmasını bekliyorum.
Çünkü herkesin oy kullanmak için bir gerekçesi olacak. Yani Yeni Türkiye-Eski Türkiye maçının sonucunu sahadaki oyuncular değil tribündekiler belirleyecek.
Bana göre yerel seçimin üçüncü önemli şifresi ise ‘yedirmeyiz’ sloganıdır.
Adaylık noktasında belirsiz duruşunu korusa da Başkan Aziz Kocaoğlu, yerel seçim startını andıran ‘Sümerbank’ çıkışıyla İzmir’i ham yapma listesine ilişkin ipucu veriyordu.
Ağaçlıyol, Mavişehir, hastaneler, okullar, İnciraltı derken Kocaoğlu’nun yedirmeyiz çıkışı yerel seçimin en önemli hatta belki de tek yerel başlığı olmaya şimdiden aday.
*
Tabi ki Gezi’de otaya çıkan‘Yedirmeyiz’ başlığı yerel olduğu kadar genel de…
Başbakan’ı yedirmeyiz!
Hakan Fidan’ı yedirmeyiz!
Özel idarenin mallarını yedirmeyiz!
Ağaçlıyol’u yedirmeyiz!
*
Ve son noktayı Çeşme Belediye Başkanı Faik Tütüncüoğlu ile koyalım.
Dedim ki canlı yayında: “Sizinle birlikte 13 aday adayı var Çeşme’de… Ne iş?”
Yanıt oldukça netti: “İlçemizir rantı arttı böyle oldu. İstanbul’dan Samsun’dan gelen var. Askerliğini yapan mı ararsın, eski kaymakam mı? Hele bir kadın var. Ben dahil kimse tanımıyor”
-Yani… Çeşme’nin rantını yedirmeyiz mi diyorsunuz?
-Evet, yedirmeyiz. Çeşme’nin rantını Çeşmeliler yer ancak.
*
Buyurun buradan yakın…