GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
23 Temmuz 2016 Cumartesi

2 bin 500 yıllık ezber…

15 Temmuz pek çok açıdan ezberlerimizi bozan bir darbe girişimi oldu.

Hatta sorgudaki paşaların ifadesinden ortaya çıktığı kadarıyla, 2 bin 500 yıllık ezberleri bozan bir darbe girişimi olduğunu söyleyebilirim. 
2. Ordu Komutanı Orgeneral Âdem Huduti diyor ki; Benden emir alması gereken generaller, emirleri altındaki albaydan emir alıyorlardı.
Benzer bir durum İzmir Çiğli’den Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tatil yaptığı Marmaris’teki oteli basmak için giden ekipte de söz konusu…
Firarı astsubayın lakabı paşa…
Cemaatin hava imamı…
Generaller astsubaydan emir alıyor yani.

Patenti bir ‘Türk Hakanı’na ait en eski icatlardan biridir düzenli ordu. Hun İmparatoru Mete tarafından M.Ö 209 yılında hayata geçirilmiştir. Mete’nin ordusu 10’luk sisteme göre ‘onbaşı, yüzbaşı, binbaşı, general’ gibi sınıflara ayrılıyordu ve ast-üst ilişkisiyle yönetiliyordu.
Hatta bu tarih Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın kuruluşu olarak kabul edilmektedir.
Ve sistem binlerce yıldır ve de bugün tüm dünyada uygulanmaktadır.
En azından biz öyle biliyorduk.
Darbe girişiminden sonra öğrendik ki, TSK hariçmiş…
Generalin Albay’dan emir aldığı, lakabı paşa olan astsubayın gerçek paşaları yönettiği ‘cemaat düzeni’ 2 bin 500 yıllık düzenli ordu pratiğimizi tersyüz etmeye yetti. ‘Allah’tan bu orduyla savaşa falan girmemişiz’ derken biraz da bu tabloyu kast ediyordum.
Düşünsenize! Kimin kimden emir aldığı, kimin kime emir verdiği belli değil.

Bu kadar sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Daha da ötesi var! Hatta Genel Kurmay Başkanı’nın yaverinin ifadesi hangi noktaya gelindiğini daha net gözler önüne serdi.
Cemaatte gizliliğin hakim olduğunu, cemaat mensubu her askerin kendisinden sorumlu bir abiden emir ve talimat aldığını, diğerlerini tanımadığını, kendisinin de Türk Telekom’da çalışan sivil bir abinin talimatıyla, yine aynı abinin verdiği dinleme cihazını (böceği) Genelkurmay Başkanı’nın odasına yerleştirdiğini anlatıyor.
Generalin emri altındaki alt rütbeli askerden emir almasından daha büyük bir şoku işte burada yaşıyoruz. Ve 15 Temmuz girişimcilerini ‘silahlı bir terör örgütü’ yapan da bu tablo esasında…
*
Hamdolsun!.
27 Mayıs’tan itibaren çok sayıda darbe, muhtıra ve darbe girişimine tanık olmuş bir ülkeyiz.
Anlayacağınız, darbenin her türlüsü gördük.
Emir komuta zincirinde olanını da olmayanını da…
Post modernini de e-muhtıra düzeyinde kalanını da…

15 Temmuz’a bu açıdan bir isim bulmak gerekirse en uygunu yine de ‘Dost modern darbe’ olacaktır.
AK Parti iktidarının ‘dost’ zannederek beslediği, büyüttüğü, devletin tüm kademelerine tıka basa doldurduğu ve gelinen noktada adeta bir canavara dönüştürdüğü gücün elinden kıl payı kurtulduğu tarihtir 15 Temmuz.
Kim ne derse desin, kolay kolay unutulacak bir tarih de değildir.
Kim mi kurtarmıştır?
Tabi ki kelle koltukta tankın önüne yatan sivil halk en büyük kahramandır.
Ama TSK’nın asli unsurlarını da unutmamak lazım. Böylesine sinsi bir kalkışmaya TSK’nın sağlıklı yapısı onay verse, bugün muhtemelen çok başka şeyler konuşuyor olurduk. Yahut konuşamıyor…
Tankın, topun önüne dikilip demokrasi şehidi olan vatandaşların da darbecilere kurşun sıkıp oracıkta şehit olan gerçek askerlerin de ruhları şad olsun.
Ve de ilerleyen saatlerde olayların seyrini değiştiren ve çok sayıda şehit veren polis teşkilatımız.

En kötü sınavı MİT vermiştir. Enişte kadar olamayarak, başbakanın, cumhurbaşkanının telefonlarına çıkmayarak… Muhtemeldir ki kalkışmanın başarılı olmasından ürkmüşlerdir.
Böylesine ürkütücü bir girişimin ardından insanın aklına her şey geliyor. Her darbenin bir hazırlık evresi olduğunu pratiklerimizden biliyoruz.
27 Mayıs öncesi CHP lideri İnönü’nün yurt gezilerinde saldırıya uğraması, üniversitelerdeki olaylar vs…
12 Eylül öncesi sağ-sol çatışmaları, Maraş, Çorum olayları vs…
Peki 15 Temmuz’un hazırlık evresi var mıydı?
Bu darbenin hazırlık evresi ‘Ergenekon, Balyoz’ davalarıdır.
Gerçek paşalar, gerçek subaylar iftiraların en büyükleri atılarak, akıldan, izandan ve de vicdandan uzak ithamlarla tasfiye edilerek örgüt askerlerinin yolu açılmıştır.
Sadece bu kadarla sınırlı değildir bana göre hazırlık evresi…
Yoksa 17-25 Aralık soruşturmalarından başlayarak MİT TIR’ları soruşturmalarına kadar pek çok adımı vardır.

Düşünsenize bu kalkışmanın 17-25 Aralık sürecinde yaşandığını…
Ya da aynı kalkışmanın 3-5 yıl sonra yapıldığını…
An itibariyle 125 general tutuklandı.
Bu girişim 2 yıl sonra yapılsa bugün ‘tuğ, tüm, kor’ rütbesi taşıyanların bir kısmı ‘kuvvet komutanı’ olabilir ve darbe emir-komuta zincirinde gerçekleşebilirdi.
İşte o zaman sonuçları çok ama çok ağır olurdu.

Pek çok şeyin anlamını yitirdiği günlerden geçiyoruz.
Ki bazı şeylerin anlamını yitirmesi iyi geliyor.
CHP’nin Taksim Mitingi’ne AK Parti’nin katılım çağrısı yapması ve de AK Parti Büyükşehir Belediyesi’nin mitinge katılacakların ulaşımını ücretsiz yapması gibi mesela…
Günübirlik siyasi kavgaların, rekabetin anlamını yitirdiği şu günlerde demokrasi şemsiyesi altında toplanabilmek son 5-6 yılda toplumun üzerine karabasan gibi çöken siyasal ve toplumsal kutuplaşma bulutlarının dipçik zoruyla da olsa dağıldığını görmek sevindirici.

Umarım geçici bir durum değildir, yaşadıklarımız.