GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
17 Haziran 2016 Cuma

CHP nereye…

Kimse kusura bakmasın… Bu ülkenin son dönemde en büyük sorunu muhalefettir.
Bunu derken her olumsuzluğu muhalefete fatura eden hatta işi şehit cenazesinde muhalefet liderine boş kovan göstermeye kadar götüren anlayışı tasdik ettiğim düşünülmesin. 
Haşa!
Ülkedeki her olumsuzluğu muhalefete fatura eden anlayış en hafif tabirle ‘topu taca atıyor’ demektir. Lakin olan biten her olumsuzlukta muhalefetin de payı vardır. Doğrudan değilse de dolaylı vardır.
Lafı eğip bükmeden söylemek gerekirse; iktidarı titreten adam gibi muhalefete en az 15 senedir hasretiz.
Nerede o eski muhalefet liderleri…
Süleyman Demirel mesela…
Şapkasını kapıp 3-5 kenti dolaşsa iktidarın etekleri zil çalar, zangır zangır titrerdi Ankara…
Erbakan, Ecevit… Türkeş hatta…
Seçim ister, hodri meydan çeker…
Kendilerine has üsluplarıyla kitleleri arkalarına takıp sürükleyebilirlerdi.
Onlara kulak kabartmış hatırı sayılır bir kitle vardı arkalarında.
Bugünse tablo içler acısı…
Bırakın kitleleri kendi tabanını hatta teşkilatını/örgütünü bile arkasına takamayan liderlere kalmış durumda er meydanı.
Oy alıyorlar ama nasıl alıyorlar?
Bu soruyu herkes kendisine sorsun…
En son hangi seçimde liderinden etkilenerek oy verdiniz?
Yoksa siz de benim gibi ‘korkularının esiri’ olan seçmenlerden misiniz?
Falancı gelmesin, fişmancı kazanmasıncılardan yani…
Ülkeyi yönetenlerce körüklenen toplumsal/siyasal kutuplaşma, derinleşen cepheleşme kimseye başka bir seçenek bırakmıyor ki zaten.
Hangimiz, hanginiz bir siyasi partinin programından, tüzüğünden, liderin söylemlerinden etkilenerek oy veriyorsunuz ki? Ya da en son hangi seçimde bunu yapabildiniz?
Tezgah kurulmuş…
AK Parti yüzde 30’un üzerinde bir kitleyi bloke etmiş…
İstikrar bozulmasıncılarla bu rakam 40’a dayanıyor. Adaylardı, vaatlerdi derken 45’i buluyor. Rakibin hatalarıyla birlikte bu rakam 50’yi buluyor. 7 Haziran ile 1 Kasım arasındaki farka biraz da bu pencereden bakmak lazımdır.
AK Parti’nin 50 alması karşı cepheyi 25’e kilitliyor.
CHP’nin kaç seçimdir ‘çeyrek parti’ kalmasının sebebi bu…
Kalanı da Türk ve Kürt partileri aralarında pay ediyorlar.
Sistem bu minvalde işliyor.
İktidarın yüzde 50’yi alması kendileri açısından tüm sorunları çözdüğü için bu denklemin bozulmasını da haliyle istemiyorlar. Hoş, arada iki partili yapı arzulanmıyor da değil!
ABD tipi iki partili sistem… En azından MHP ve HDP’nin baraj altı kaldığı 376 sayısının yürüyerek geçildiği bir meclis aritmetiği… Ama olmuyor!
Ne kadar arzulanmasa da Bahçeli’nin koltuğu sallanıyor mesela... 
Hatta Bahçeli sonrası bazı senaryolarda MHP’nin 25’leri zorlayacağı 30’lara dayanacağı öngörülüyor.
İşte bunlar uykularını kaçırıyor birilerinin…

Ve CHP… 25’lerde kalırsa sorun değil…
Bir ülkenin ana muhalefeti iktidarının ancak yarısı kadar oy alırsa o ülkede normal ve demokratik yollardan bir iktidar değişikliği beklenebilir mi?
Bazı CHP’liler kızıyor ama durum böyle…
İktidarın alternatifi değil ‘sigortası’ olan bir ana muhalefetimiz var ne yazık ki!
Kılıçdaroğlucular hemen darılmayın, kızmayın…
Kılıçdaroğlu’ndan önce de tablo çok farklı değildi. 
Sorun şu ki büyük umutlarla o koltuğa oturtulan, değişim/dönüşüm iddiası ve ‘Yeni CHP’ teziyle dümene geçen Kılıçdaroğlu, olanca gayretiyle savaşsa da gücü bu kadarına yetti. Ve gelinen noktada bırakın toplumun önemli bir kesimini, kendi tabanını bile sürüklemekte zorlanıyor.
Doğrusu son İzmir ziyareti bile bu konuda referans vermeye yetiyor. 
Şehit cenazesinde boş kovan gösterilen bir genel başkan önseçimden çıkıp vekil seçildiği, başkenti kabul edilen kente geliyor. Havalimanında 1-2 bin kişi…
Normal şartlar altında o havalimanının yıkılması gerekirdi.
-Efendim biz şovu sevmiyoruz. Zaten paramız da yok. Adam da taşımıyoruz. Falan, filan…
Geçiniz bunları…
Ben taşımaktan, bindirilmiş kıtalardan bahsetmedim ki!
Normal şartlar altında İzmirlilerin o havalimanını yıkması gerekirdi dedim. ‘Kılıçdaroğlu’na sahip çıkması lazımdı’ dedim. Her ne kadar Galatasaray Başkanı Dursun Özbek 24 numaralı forma yaptırıp Erzincanlı ilan etse de bizim de sahiplendiğimiz ‘İzmirli Başbakan’ Binali Yıldırım’ın kente ayak basmasından daha büyük bir kalabalık olması lazımdı dedim.
Her neyse…
Mesele zaten havalimanında karşılamadan çok daha büyük ve de derin…
Neden olmuyor, insanlar ‘mafyavari’ bir tehdide rağmen neden sahip çıkma refleksi göstermiyor?
Açıkçası üzüldüm.
Ana muhalefetin haline…
Kılıçdaroğlu’nun eksiklerine rağmen kendisine yapılan bu muameleleri hak etmediğine inanıyorum. Bence Kemal Bey iyi niyetli ve de çalışkan bir siyasetçi…
Dürüstlüğünden de kuşku duymuyorum.
Ama görünen o ki tüm bunlar yetmiyor. Bir yerlerde bir şeyler eksik…  
Eksik olan ne mi?
Böyle şeyler ahkâm kesmeye gelmez. Araştırmak lazım… Bildiğim kadarıyla Kemal Bey’in çok yakınlarında ünlü araştırmacılar var. Araştırıp baksınlar…